25.Bölüm

5.5K 511 181
                                    

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Refik bey eve sinirli bir şekilde girdi. Karısının bu itibar hırsından artık yorulmuştu. Yıllardır sesini çıkarmamıştı ama ucunun çocuklarına da dokunması, bardağı taşıran son damla olmuştu.

Eve girer girmez karısına seslendi. Öfkesi sesinden bile belli oluyordu. Gülce, babasının öfkeli sesini duyup, annesinden önce geldi salona.

"Baba ne oluyor? Ne bu sinir?" diye sordu babasına. Yüzünde bariz şaşkınlık ifadesi vardı.

"Annen nerede? Onunla konuşmam gereken mühim bir konu var." dedi. Gülce, babasının öfkesine anlam veremiyordu.

"Annem yok. Alışverişe gitti. Ama epey oldu çıkalı. Birazdan gelir." dedi. Refik bey, kafasını salladı sinirle. Telefonunu cebinden çıkarıp, çalışma odasına doğru yürüdü ve sinirle çarptı kapıyı.

Gülce, bu ani hareketle irkildi ve aklına gelen şeyle odasına koştu. Yatağın üstünde duran telefonu aldı ve Asil'i aradı. Babasının, çıkan haberleri gördüğünü ve bu yüzden bu kadar sinirli olduğunu düşünüyordu...

***

Yaklaşık yarım saat sonra, Birgül hanım eve geldi. Eşinin araması üzerine, alışverişini yarım bırakıp gelmişti. Direkt olarak, Refik beyin çalışma odasına geçti. Kapıyı çalmadan, odaya girdi.

"Ne oluyor Refik? Neden çağırdın?" diye sordu merakla. Refik bey, masasından kalktı ve eşine doğru birkaç adım atıp, karşısına dikildi.

"Asil'i bu evden nasıl kovarsın Birgül?!" dedi öfkeyle. Birgül hanım, çok şaşırdı. Çünkü öğreneceğini düşünmüyordu.

"Ben-" diye cevap vermeye çalışırken, Refik bey sözünü kesti eşinin.

"Sakın Birgül! Sakın bana itibar deme! Nereden geldiğini çok iyi biliyorum. Sen de nereden geldiğini unutma!" dedi. Birgül hanımın gözleri öfkeyle parladı.

"Bir gün bunu yüzüme vuracağını biliyordum zaten. Hep fırsat kolladın bunun için." dedi. Refik bey, karısından uzaklaştı ve masasına geçti.

"Ben hiçbir şey vurmadım yüzüne." dedi ve ellerini birleştirip, devam etti sözlerine. "İtibar diye diye çocukları üzmene izin vermeyeceğim anladın mı? Onları kimsenin üzmesine izin vermem. Bu kim olursa olsun! Sayende, Asil eve gelmiyor! Ondan özür dileyeceksin." dedi. Birgül hanım, eşini tanıyamıyordu. Onun bu yanını ilk kez görüyordu.

"Ben yanlış olan bir şey yapmadım. Özür dilenecek bir şey yok." dedi. Refik bey, tekrar kalktı masadan.

"Çocuğu evden sürmüşsün. Bir kez arayıp sordun mu, gittiğinden beri?" dedi. Aramamıştı. Yutkunup, eşine baktı.

"Sebeplerim var. Ailemizi düşündüm ben." dedi. Refik bey, umursamaz bir şekilde salladı elini.

"Bıraksana Birgül. Asil çok kırgın. Ya Asil gelecek. Ya da..." dedi, devamını getirmedi. Ama Birgül hanım çok iyi anlamıştı, cümlenin devamını.

"Anladım ben." dedi ve sinirle çıktı odadan. Kendi odasına çıktı. Kapıyı sertçe çarptı ve dolaptan valizini çıkarıp, eşyalarını valize doldurmaya başladı söylenerek.

"Madem sen beni gözden çıkardın. Madem itibar umurunda değil. Benim de hiçbir şey umurumda değil. Ben neden uğraşıyorum ki?" diyerek, sinirli bir şekilde doldurdu valizini. Valizini sürükleyerek odasından çıkarken, eşiyle karşılaştı. Refik bey önce valize, daha sonra eşine baktı.

"Burnun yere düşse, eğilip almayacaksın kibirinden. İki kelime demek çok mu zor senin için?" dedi. Birgül hanım, bir şey demeden merdivene yöneldi. Daha sonra arkasına dönüp, eşine baktı.

"Babasının oğlu değil mi? Senin aynın işte. Git getir oğlunu." dedi ve eşinin cevabını beklemeden merdivenlerden inmeye başladı valizini sürükleyerek.

Refik bey, yatak odasına girince, yatağa oturdu ve derin bir nefes aldı.

"Nefes alıyorum artık." diye mırıldandı ve kendini yatağa bıraktı.

Yorumlarınızı bekliyorum 🌸

DAVETSİZ MİSAFİR (MPREG BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin