Önceki bölümü atlamayın lütfen...
Derman
Gergin bekleyişimiz sürerken, gözümü ameliyathanenin kapısından ayırmıyordum. Onları kaybetmekten çok korkuyordum.Ben orada öylece otururken, Refik Bey geldi ve yanıma oturdu. Henüz ablalarının haberi yoktu. Sadece Refik Bey ve Doktor Aktan haberdardı. Biz gece buradayken, polis ekipleri eve yönlendirilmişti ve inceleme vardı evde.
Sabahın ilk ışıklarıyla, ameliyathanenin kapısı açıldı. İçeriden Doktor Aktan çıktı. Biz hemen yanına gittik.
"Asil ve bebeğin durumu nasıl?" diye sordum beklemeden. Aktan gülümsedi.
"İkisinin de durumu şu an iyi. Tehlikeyi atlattılar. Yalnız, Asil Bey'in doğuma kadar çok dikkatli olması gerek." dedi. Refik Bey, mutlulukla sarıldı doktora. Ben de çok mutluydum. Asil beni bırakmamıştı. Refik Bey, Aktan'dan ayrılırken, Asil'i sedyeyle çıkardılar ameliyathaneden. Uyuyordu ya da baygındı, bilemiyorum.
"Ne zaman gidebiliriz yanına?" diye sordum. Doktor, başındaki boneyi çıkarırken cevap verdi.
"Hemen. Şimdi normal odaya alındı. Bir saate kalmaz uyanır." dedi ve kaçamak bir şekilde Refik Bey'e baktı. "Geçmiş olsun. Ben geleceğim yine kontrol için." dedi ve ayrıldı yanımızdan. Biz de Refik Bey'le birlikte, Asil'in olduğu odaya gittik.
Asil hâlâ uyuyordu. Biz de içeride oturduk Refik Bey'le. Ona da mahcup olmuştum. Adam bana güveniyordu ama ben sahip çıkamamıştım Asil'e.
"Özür dilerim Refik Bey." dedim mahcup bir şekilde. Göz ucuyla Refik Bey'e baktığımda, bana bakıyordu.
"Neden özür diliyorsun ki? Böyle olacağını nereden bilebilirdin? Baksana, eve giren şerefsiz takıntılı belli ki. Bizim adamları bile saf dışı bırakmış." dedi, son cümlesinde sinirle. Aklıma bir kişi geliyordu. Refik Bey'in dediği şeyle, birbirimize baktık. O da aynı kişiyi düşünüyordu belli ki.
"Tabii ya! Neden daha önce aklıma gelmedi ki! O serserinin işi bu!" dedi ve kalktı sandalyeden. "Ben şimdi Gülce'yi arayıp buraya çağıracağım. Onlar burada dursunlar. Biz seninle gidip şu şerefsizi bulalım." dedi ve çıktı odadan.
Refik Bey odadan çıkınca, yerimden kalkıp Asil'in yanına gittim. Yatağın kenarına oturdum ve elini tuttum. Serum takılıydı kolunda. Elini dudaklarıma doğru götürüp, öpücük bıraktım hafifçe. Daha sonra yanağına dokundum. Tenine dokununca, her şey rengarenk oldu sanki.
Bir şey demeden, sessizce yüzünü izledim. Onu evde yerde öylece yatarken gördüğüm anlar geldi aklıma. Anında gözlerim dolarken, fısıldar gibi konuştum.
"Özür dilerim Asil. Çok özür dilerim. Seni koruyamadım." dedim, gözlerimden yaşlar düşerken.
"Derman." diyen sesi duyunca, hızla başımı kaldırıp Asil'e baktım. Uyanmıştı sonunda. Sesi çok halsiz ve yorgundu.
"Asil..." dedim heyecanla ve gözlerimi sildim. "İyi misin? Nasıl hissediyorsun?" diye sordum. Başını salladı hafifçe.
"İyiyim. Neredeyiz?" dedi ve boğazına götürdü elini. "Su var mı?" dedi. Hemen yanındaki sudan doldurup, kendi ellerimle içirdim. "Teşekkür ederim." dedi yorgun bir şekilde gülümseyerek. Tam ben bir şey diyeceğim sırada, Aktan girdi içeri.
"Uyanmışsınız." dedi gülümseyerek ve Asil'e yaklaştı. "Nasıl hissediyorsunuz?" diye sordu. Ona da iyi olduğunu söyledi Asil ve bana baktı.
"Sen iyi misin Derman? Kötü görünüyorsun." dedi. Başımla onayladım ve gülümsedim.
"Sen iyiysen, ben de iyiyim. Beni merak etme." diye cevap verdim. Sadece gülümseyerek karşılık verdi. Ardından eli başına gitti.
"Biz neden buradayız?" diye sordu. Aktan'la ben birbirimize baktık. Benden önce Aktan konuştu.
"Dün gece neler olduğunu hatırlıyor musunuz Asil Bey? Derman Bey sizi baygın bir şekilde bulmuş evde." dedi. Asil, birkaç dakika düşündü ve yutkundu. Hatırlamıştı. Başıyla onayladı.
"Hatırlıyorum." dedi ve bana baktı. Yatağın yanına oturup, elini tuttum. O sırada Refik bey geldi. Asil'in uyandığını görünce, hemen gülümsedi ve Asil'e doğru geldi hızla.
"Oğlum! İyi misin?" diye sordu. Asil, babasına gülümseyerek cevap verdi. Ben akşam neler olduğunu çok merak ediyordum. Gerçekten o şerefsiz mi gelmişti bunu öğrenmem gerekiyordu.
"Asil, akşam neler oldu? Anlatmak ister misin?" diye sordum. Asil başıyla onayladı ve anlatmaya başladı.
"Sen gece evden çıkınca, ben koltuğa uzandım. Bir süre sonra kapıdan sesler geldi. Ama senin olmadığını biliyordum çünkü daha aşağı yukarı on dakika olmuştu sen gideli. Ben de kalktım ve kendimi savunmak için bıçak aldım mutfaktan. Ama sonra gelen kişinin İsmet olduğunu gördüm." deyince, sinirden çenem kasıldı. O piçe bunun hesabını soracaktım. Yumruğumu sıkıp dinlemeye devam ettim. "Kovdum ama gitmedi. Hamile olduğumu gördü. Çocuğun ondan olmadığını söyleyince çok sevindi." dedi alayla gülerek. "Sonra üstüme saldırdı..." deyince devamını dinlememe gerek kalmadan odadan çıktım. O şerefsizi bulacaktım. Nereye bakacaktım bilmiyordum ama gerekirse şehrin altını üstüne getirecektim ve bulacaktım.
Ben sinirle koridorda ilerlerken, Refik Bey seslendi arkamdan. Bir yandan da koşar adımlarla yanıma geliyordu.
"Derman! Dur bekle." dedi ve yanıma geldi. Bir şey demeden sessizce onu bekledim. "Nereye?" diye sordu. Daha ben bir şey demeden tekrar konuştu. "Nerede arayacağını biliyor musun o şerefsizi?" diye sordu. Bilmiyordum. Başımı salladım olumsuz bir şekilde.
"Bilmiyorum..." dedim ve Refik Bey'e baktım. "Ama bunun hesabını verecek. Elini kolunu sallayarak gezmesine izin vermeyeceğim. Kemiklerini kırıp, eline vereceğim itin!" dedim sinirle.
"Tamam. Ben de o itin cezasını biz verelim istiyorum. Ama nerede arayacağını bile bilmiyorsun. Ben biliyorum. Birlikte gideceğiz. O şerefsizin cezasını önce biz vereceğiz. Sonra da, adalete teslim edeceğiz." dedi ve kolumu tuttu. "Önce Asil'in yanına gidelim. Birden çıkınca endişelendi." diye ekledi ve odaya geri döndük.
Odaya girer girmez Asil bana baktı. Yüzünde bir rahatlama ifadesi vardı. Yanına gidip, yatağın kenarına oturdum ve elini tuttum. O da elimi sıktı.
"Öyle birden çıkınca korktum başını belaya sokacaksın diye." dedi. Sesi yorgun çıkıyordu. Elimi yüzüne götürüp yanağını okşadım.
"Korkma. Bana bir şey olmayacak. Ama o iti de öylece bırakmayacağım." dedim.
"Tabi ya! Cezasını keseceğiz." diyen sesle irkilip, arkama doğru çevirdim başımı. Refik Bey ve Aktan, az önceki anlara şahit olmuşlardı. Ama hiç tepki vermemişlerdi. Aktan zaten beni bebeğin babası sanıyordu. Refik Bey'de sanki bunu bekliyor gibi, tepki bile vermemişti.
"Baba bari sen yapma. Ya bir şey olursa? Ya o şerefsizin yüzünden, size bir şey olursa?" dedi Asil. Refik Bey, Asil'in yanına yaklaşıp cevap verdi.
"O şerefsiz, yapmaması gereken bir şey yaptı. Bu dünyada en çok değer verdiğim kişilerden birine zarar verdi. Bunu elbette yanına bırakmayacağım. Bize bir şey olmaz. Sen merak etme." dedi ve o sırada, Gülce ve Birce geldi odaya. Onlar gelince ben yatağın yanından kalktım. İkisi de hemen Asil'in boynuna sarıldı.
"Çok korktum sana bir şey oldu diye. Yol bitmek bilmedi." dedi Gülce.
"Kızlar, kardeşinizi rahat bırakın. Yeni kendine geldi ve yorgun. Daha sonra bol bol hasret giderirsiniz." dedi ve bana baktı. Ben kapıya yöneldim ve Refik Bey tekrar konuştu. "Asil size emanet. Bizim ufak bir işimiz var. Halledip geleceğiz." dedi ve birlikte çıktık odadan.
Hastane binasından da çıktıktan sonra, Refik Bey'in arabasına bindik. Refik Bey direksiyona geçti. Ben de yanına oturdum. Aramızda derin bir sessizlik vardı ama kafamın içindeki gürültüler yetiyordu o an...
Uzun bir bölümle geldim. Bol bol yorum bekliyorum artık 🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAVETSİZ MİSAFİR (MPREG BXB)
RomantikAsil, büyümeye başlayan karnını okşuyordu ayna karşısında. Yüzünde tatlı bir tebessüm vardı. 'Umarım bana benzersin. Dokuz ay karnımda taşıyorum sonuçta. Eğer bana benzemezsen, külahları değişiriz ufaklık.' ... 'Seni her şeyinle kabul ediyorum.' ded...