44.Bölüm

4.2K 397 101
                                    

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Asil
Dora doğalı bir hafta olmuştu ve bir haftadır uykusuzluktan bayılacaktım. Garip bir şekilde, Dora doğduktan sonra tilki uykusu uyur olmuştum. En ufak bir seste uyanıyordum. Dora'nın beşiği benim odamda duruyordu ve ben binbir zorlukla uyutuyordum ama beyefendi gecenin bir köründe uyanıyordu. Karnını doyurup uyutana kadar benim uykum açılıyor, sabaha kadar oturuyordum. Sonra da gün içinde uyuklayıp duruyordum. Bir haftadır bu şekilde yaşamaya çalışıyordum.

Yine akşam olmuş, Dora'nın uyku saati gelmişti. Beşiğini yavaş yavaş sallıyordum uyusun diye ama hiç uyuyacak gibi durmuyordu. Birce ve Gülce evde değillerdi. Çok yakın bir ortak arkadaşlarının düğününe gitmişlerdi. Babam da arkadaşıyla görüşeceğini söyleyip çıkmıştı evden. Sadece ben ve oğlum vardık. Bir de çalışan birkaç kişi ve kapıdaki korumalar.

Yaklaşık bir saat uğraştım ama uyumadı. Tam pes edecekken, odamın kapısından hafifçe ses geldi. Sessiz olmaya çalışarak kapıya gittim ve açtım odamın kapısını. Derman gelmişti. Onu görür görmez boynuna sarılıp dudağına yapıştım. Çok özlemiştim. Eve geldiğimden beri, eskisi kadar sık birlikte uyuyamıyorduk.

Dudaklarımız ayrılınca yüzüme baktı. Odada loş ışık vardı ama yine de birbirimizi görebiliyorduk.

"Ne oldu gülüm? Yorgun görünüyorsun." dedi. Alnımı omuzuna dayadım.

"Yorgunum." diye mırıldandım. "Uyumuyor. Çok zor uyuyor ve ben uykusuzluktan bayılacağım." dedim. Derman, omuzunda duran başımı tuttu nazikçe ve saçlarımın arasına öpücük bırakıp, Dora'nın yanına gitti. Dora, Derman'ı tanıyor ve seviyordu. Bu yüzden onu görünce hareketlenmişti hemen. Ben de olduğum yerde dikiliyor, ikisini izliyordum.

Derman, bir süre Dora'yı sevdi ve eğilip, alnına küçük bir öpücük bırakıp doğruldu. Bir süre etrafına bakınıp, yatağımın üstünde duran, Dora'nın battaniyesini yatağa serdi. Ben ise gözlerimle onu takip ediyor, ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Ama o ne yaptığını biliyor gibiydi. Battaniyeyi serdikten sonra, Dora'yı alıp battaniyenin üstüne yerleştirdi ve bana baktı.

"Hadi bakalım babası." dedi ve battaniyenin baş kısmındaki kenarlarını, uçlarından kavradı iki eliyle. "Sen diğer ucundan tut bu şekilde." deyince, ikiletmeden yaptım. Sonra yataktan indirdik battaniyeyle birlikte ve Derman'a baktım.

"Ne olacak şimdi?" diye sordum. Derman, gülümseyerek cevapladı.

"Şimdi yavaş yavaş sallayacağız ve uyuyacak." deyince, yavaş yavaş sallamaya başladık. Odanın ortasında dikilmiş, bebeği sallıyorduk battaniyeyle. Bir yandan da 'eee eee' diyorduk. Bir süre salladıktan sonra Derman'a baktım.

"Sen bunu nereden biliyorsun?" dedim ve Derman cevap vermeden aklıma gelen şeyle gülümsedim. "Yeğeninden değil mi?" dedim. Yüzündeki gülümsemeyi silmeden başıyla onayladı.

"O da ilk başlarda çok zor uyurdu. Merak etme, fazla sürmez bu durum." deyince, içim rahatladı biraz da olsa.

Bir süre sessizce o şekilde salladık Dora'yı. Baş tarafı Derman'ın kısmında olduğu için, yüzünü görebiliyordum ve baktığımda uyuduğunu gördüm. Tamamen dalması için bir süre daha salladık ve iyice daldığına kanaat getirince, battaniyeyle birlikte beşiğe yerleştirip üstünü örttük.

Dora'nın hâlâ uyuduğunu görünce, kendimi yatağa bıraktım sırt üstü. O kadar yorgundum ve uykusuzdum ki, gözlerimi kapatsam, anında dalacaktım.

Aklıma gelen şeyle, uyuma işini ertelemeye karar verdim çünkü Derman iki gündür gelmiyordu. Gelince konuşuruz demişti. Bu konuyu konuşacaktık.

Derman'ın yanıma oturunca, bende doğrulup oturur pozisyona geldim.

"Neredeydin iki gündür? Gelince konuşuruz dedin?" diye sordum. Yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı. Canını sıkan bir şey olduğu belliydi.

"Annem..." dedi ve derin bir nefes alıp verdi. "Annem birini bulmuş. Ben de istemedim tabii. Onu halletmeye çalışıyordum." dedi. Kalbimde bir sızı hissettim duyduğum şeyle.

"Birini mi bulmuş?" diye söylendim kısık çıkan sesimle. Derman, elimi tuttu ve devam etti.

"Merak etme. Annemin senden haberi yoktu. Ama artık var." deyince, kalbim heyecanla atmaya başladı.

"N-nasıl yani? A-annene benden mi bahsettin?" diye sordum, heyecandan kekeleyerek. Yüzünde tedirgin bir ifade vardı.

"Özür dilerim sana haber vermem, fikrini almam gerekirdi ama o an öyle gelişti." dedi. Başımı salladım olumsuz bir şekilde.

"Özür dileme. Neden özür diliyorsun?" dedim ve elimi yanağına yerleştirdim. "Söylemene çok sevindim. Asıl, benden bahsetmemis olsaydın çok üzülürdüm." dedim. Yüzünde gülümseme belirdi ve yanağında duran elimi tutup, avucumu öptü.

"Asla seni üzecek bir şey yapmam Asil. Ben hayatımda senin olmanı istiyorum." dedi. Alnımı omuzuna dayadım ve mırıldanır gibi cevap verdim.

"Ben seni hakedecek ne yaptım acaba? Dünyama güneş gibi doğdun." dedim. Gerçekten de öyle olmuştu. Derman, benim kararan dünyama güneş gibi doğmuş, beni karanlıktan çıkarmış ve bu yolda bana yarenlik ederek, yolumu bulmamı sağlamıştı.

"Güneş gökyüzüne aşık Asil. Sen benim gökyüzümsün. Yaşadığın her şey, bizim bir araya gelmemiz için sınandığın bir sınavdı. Biz bu sınavı başarıyla geçeceğiz. Birbirimize rehber olarak bunu başaracağız." dedi, elleri saçlarımda gezerken. Dedikleriyle çok iyi hissediyordum. Bütün yorgunluğum geçmişti sanki. Alnım hâlâ omuzunda dayalı bir şekilde dinliyordum onu. "Oğlumuz da bize pusula gibi olacak o yolda. Biz ne yaparsak, onu düşünerek yapacağız. Çünkü artık hayatımız üç kişilik." diye devam etti. Gözlerim dolmuştu. Hamilelik süreci bitmişti ama duygusallık üstüme yapışıp kalmıştı. Bu yüzden kendimi tutamadım ve gözlerimden damlaların süzülmesine izin verdim.

"Sen çok güzel bir adamsın. Seni çok seviyorum." dedim titrek çıkan sesimle. Eli saçlarımda gezerken, rahatladığımı hissediyordum. Neredeyse uyuyacaktım.

"Ben de seni çok seviyorum bitanem." dedi ve kendimi tamamen uykunun kollarına bıraktım, yüzümde tatlı bir tebessümle.

Dora Ekin bebek biraz zorlayacak gibi taze babaları 🤭

Yorumlarınızı bekliyorum 🌸

DAVETSİZ MİSAFİR (MPREG BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin