Selam
Kitabı şimdilik ilk bölüm olarak atacağım, hyunin kitabı bitince de güncel olarak bölüm gelecek
Ayrıca hikayenin adı ile konusu bağdaşmıyor, sadece twice dinliyordum ve bu fic konusu geldi aklıma🥺🥳
Şimdilik iki okumalar, yakın zamanda görüşürüz ❣️
***
"Günaydın Chan, başın bağlanıyor haberin olsun."
Chan duyduğu sözlerle kaşlarını kaldırırken onlarla orantılı olarak başını da eğdiği yerden kaldırıp odasına aniden giren arkadaşına bakmış, o ise hiç keyfini bozmadan kendini deri koltuğa atmıştı.
"Ne diyorsun?" diye sordu şaşkınca.
Cidden yine ne saçmalıyordu bu Minho?
"Başın diyorum," dedi sırıtarak. Cebinden çıkardığı telefonunu masanın üzerine bıraktı. "Bağlanıyor. Hayırlı olsun."
Oflayıp arkasına yaslandı, bu sırada Minho da hiç yanından ayırmadığı sakızlardan birini ağzına atmış, sözde kibarlık olsun diye ona doğru uzatmıştı. Chan kafasını sallayıp reddederken iç çekti.
"Bazen seni anlamak için Korecem yetmiyor, biliyor musun?"
Omuz silkti. "Senin genel olarak Korecen yetmiyor."
Kırıcı diye geçirdi içinden.
Yarı Avustralyalı olmasını her seferinde Minho yüzüne vuruyordu ama haksız da değildi çoğu zaman Korecesi yetmiyordu çünkü. Özellikle Minho gibi has Koreli biriye hiç yetmiyordu.
"Neyse," dedi boğazını temizleyerek. Daha onu bekleyen bir sürü anlaşma vardı onları okuması sonra da babasına göndermesi gerekliydi. "Şu baş bağlama meselesi ne, yine ne saçmalıyorsun?"
"Sen gerçekten salaksın." Ayağa kalktı Minho. "Meali; evleniyorsun diyorum! Annenler seni evlendiriyor, gelin oldun gidiyorsun diyorum. Gelirken kapılarını dinledim, annen sana ideal bir koca adayı bulmuş. Birazdan damlar bak."
O daha Minho'nun dediklerini idrak edemeden odanın kapısı açılmış, içeriye Bay ve Bayan Bang girmişti. Minho ben demiştim der gibi sırıtırken "Hoş geldiniz yarı Koreliler," deyip dalga geçince Bayan Bang onun ensesine patlattı.
"Ah, acıdı şimdi teyzecim. Neden böyle yaptın ki sen?"
"Kameralar var bu şirkette biliyor musun Minho," dedi babası. "Benim odama bağlı. Görüyorum falan."
"Etik olarak gizli bir şey dinlemedim, dinlediğimi de yetiştirmedim. Yetiştirdim mi Chan?"
Chan annesine doğru döndü Minho'yu umursamadan. "Beni neden evlendiriyorsunuz?"
"Ya Chan ben senin a-ah! Teyze acıyor ya."
"Bir gün elimde kalacaksın Minho," dedi Bayan Bang, Minho ona şirin bir şekilde gülümseyip Chan'ın yanına kaçmış sonra da arkasından beline vurduktan sonra gözlerini karşısındaki büyüklere dikmişti.
Chan "Evet," deyip sorusunu tekrarladı. "Beni neden evlendiriyorsunuz?"
Daha doğrusu aslında soruyu şöyle sorabilirdi: Ben Kore'ye evlenmek için mi geldim?
Yaklaşık on üç, on dört yaşında kadar Avustralya'da yaşamış, liseyi Kore'de okuduktan sonra üniversite için geri Avustralya'ya dönmüş ve eğitimine orada devam etmişti. Üniversite bitince de geri gelmiş, babasının şirketinde işe başlamıştı.
Bir yandan asıl mesleğini yaparken babasının şirketinde anlamadığı o aptal mimarlık şeyleri ile uğraşmak canını sıkıyordu ama sabretmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cheer up, seungchan ✓
Fanfictionöyle kolay aşık olmam ama senin ayrı bi' havan var. | mpreg!