Sertçe kapanan kapının sesi evin içinde yankılanırken Chan rahatladığını hissetmişti, karşısındaki kişilerin ondan büyük olması hiç umurunda değildi, sonuna kadar hak ettiklerini düşünüyordu.
Bir eli Seungmin'in belini tutmuş, onun kapıya arkasının dönük olmasını sağlarken Seungmin tüm güçsüzlüğü ile kafasını Chan'ın omuzuna bırakıp dakikalardır duyduğu konuşmalar yüzünden tuttuğu hıçkırığını serbest bıraktı.
Chan bu sesle beraber kendini boşverip ona döndü hızla, Seungmin avuçlarının arasına Chan'ın tişörtünü hapsetmiş, var gücü ile yumruklarını sıkarken "Bu hayattan nefret ediyorum," diye mırıldandı zorlukla.
Sesi titredi, kelimeler boğazına dizildi o an. Ayakta, Chan'a tutunmuş, birbirlerine sarılırken "Zamanında," dedi yutkunarak. Gözleri boşluğa daldı, dişlerini sıktı. "Arkadaşlarım beni çağırdığında gelemiyorum demek yerine onlara yalan söylemekten, akşam yemeklerinin boğazıma dizilmesinden, iki mutluysam beni hemen derse oturtmalarından nefret ediyorum."
Hıçkırdı. "Onlar yüzünden yıllardır her gece çenemin ağrısına uyanıyor, saatlerce uyuyamıyorum ben. Çalışırken bir anda burnumun kanamasından, bazen çok çalışmaktan beynimin durma noktasına gelmesinden, insanlar bana adın ne diye sorduğu o anlarda bile adımın Seungmin oluşu aklıma gelmiyor, cevap veremediğim o anlardan, okuldan, ailemden, kurallardan, insanlardan, nefret ediyorum."
Chan'ın boynuna sarıldı elleri, daha yüksek sesli ağlamaya başladığında "Chan ben sadece seninle kalmak istiyorum," dedi içindeki acıyla. "Beni, her şeyiyle anlayan bir tek sen varsın, Chan ben sadece seninle kalmak istiyorum."
O, uzun zaman sonra ilk defa bu kadar içli ağlayıp evi kendi hıçkırıkları ile doldururken Chan zorlukla yutkundu, Seungmin ağlarken içi gidiyordu ve bir şeyler yapamamak, berbattı o an. "Seungmin... "dedi ama devamında ne diyeceğini bulamamıştı, tek eli saçlarını okşarken "Gitmeyeceksin," demişti. "Bırakmayacağım seni, tamam mı? Sadece benimle kalacaksın, kimse de seni benden alamayacak."
Ekledi. "Bir daha da onlarla görüşmeyeceksin, telefonun nerede?"
"Mutfakta," diyen çocukla beraber Chan onun elini tutup mutfağa ilerlemiş, Seungmin'in telefonunu alıp arkadan Seungmin'in hatırlattığı şifreyi girdikten sonra anne ve babasını bulup her yerden engellemişti.
"O salak kuzenlerini de engelliyorum." dedi ve Seungmin bir şey demezken onları da engelleyip rehberinden sildi herkesi ardından da telefonu geri tezgahın üstüne bırakıp elini yüzüne uzatmış, "Bir daha rahatsız edemeyecekler seni." demişti.
"Ben boşum artık, seni okula bırakırım, ben alırım, beraber gezeriz, istersen oyun salonlarına gideriz tekrar. Ne bileyim, ben buradayım, istediğin her şeyi yaparız. Ağlama artık."
Seungmin'in yüzünü kurulayıp "Artık evimiz bize kaldı," diyerek gülümsemiş, gözlerine bakmıştı. "Hayatında başkalarının kuralları diye bir şey olmayacak artık, sen kendi kurallarını kendin koy."
"Sarılalım mı?"
Aniden gelen soru onu seslice güldürdü, yanıt olarak kollarını açtığında Seungmin birkaç adımda dibinde bitip kollarını gövdesine sarmış, Chan'a sıkıca sarılmıştı. Chan da onu sarmalarken yatak odasına çıkıp üzerlerini değiştirerek yatağa girip oturdular.
"Dur," dedi Chan aniden hatırladığı şeyle. "Aklıma bir şey geldi, geliyorum, bekle."
Terliklerini giyip hızlıca aşağı inmiş, kendi fikrine gülerek dolaptaki orta boyutlu pastayı çıkarmıştı. Atmak yerine kenara koyduğu mum gülmesini sağladı, mumu pastaya diktikten sonra çakmak alıp üst kata çıkmış yatak odasının girişinde mumu yakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cheer up, seungchan ✓
Fanfictionöyle kolay aşık olmam ama senin ayrı bi' havan var. | mpreg!