Seungmin yerinde zıplayarak kendi etrafında döndü ve kahkaha attı. "Bu lafı gerçeğe dönüştüreceğim hiç aklıma gelmezdi."
Chan'ın elini tutup onunla beraber ilerlerken Chan kıkırdadı. "Sana demiştim okumasan bile sana bakarım diye."
Seungmin bugün okul kaydını tamamen kendi isteği ile dondurmuştu, dinlenmek istiyordu, hayatını en azından bir süre de olsa sadece arkadaşlarına ve Chan'a ayırmak istiyordu.
Bugün ise okula gelip işlemleri halletmiştiler şimdi de çıkmışlardı.
Chan arabanın kapısını açtı. "Seni yemeğe çıkarayım bunun şerefine. Bin."
Seungmin hızla arabaya binip ona baktı. "Nereye gidiyoruz?"
"Geçen sefer annenle beraber gittiğimiz mekan, orayı çok beğendiğini söylemiştin."
Araba çalışırken Seungmin fark ettiği ayrıntı ile beraber gülüşünü tutmaya çalışarak "Unutmamışsın," demiş, Chan ise gülümsemişti. "Sana dair şeylerin çoğu aklımda, bu nasıl oluyor bilmiyorum ama alıklığım sana gelince son buluyor."
"Şımardım."
Arabanın içinde ikisi de kahkaha atarken Seungmin klimayı açıp "Oh," demiş arkasına yaslanmıştı. "Rahat hissediyorum sanki böyle sırtımdan koca bir yük kalkmış gibi. Zihnimin tamamen boşalıp toparlanmasını istiyorum."
"Bence en mantıklı olan fikir buydu." dedi Chan. Zamanında şakasını yapsalar bile gerçeğe dönmesi gerçekten Seungmin için şimdilik en iyisiydi. Kafasını toparlaması, yılların yükünü atması gerekiyordu.
Arabayı kafenin önüne park ettiği zaman Seungmin inip koşarak yanına gelmiş, elini tutmuştu. Kendini tutamadan Chan gülerken beraber içeri girip geçen sefer geldikleri yer boş olduğu için oraya geçtiler.
Akşam vakti olduğu için mekan loş ışıklarla aydınlanıyordu, ortak bir kararla makarna söylerlerken Chan, Seungmin'in kolunu tutup kendi omuzuna atmış parmakları ile oynuyordu.
Seungmin onun bu yaptığına gülerek parmaklarını hareket ettirip yanağına dokunmuş, Chan'ın kendisine bakmasını sağlamıştı. "İki işsiz başbaşa kaldık desene."
Chan kıkırdadı. "Aslında şu anlık diyelim, Minho parayı halletti bense kendi paramı kendi hesabıma geçirdim. Şimdilik boş beleş seninle durmayı düşünüyorum ama çok yakında kendi şirketimi kuracağım."
Onun sonunda sevdiği işi yapabilmesi Seungmin'i gerçekten sevindirmişti. "Tanrım..." diye mırıldanıp gülümsedi. "Chan senin adına çok sevindim, cidden çok sevindim ve mutluyum, Jisunglara kocamın şirketi var diye çirkeflik yapabileceğim."
Bu cümleyle beraber Chan kocaman bir kahkaha attığında Seungmin ona gülmüş sonra da gelen makarnalarını yemeye başlamışlardı, canlı müzik arkada çalarken bir süre sonra Chan, makarnasını bitiremeyen Seungmin yüzünden ona da yardım etmiş, Seungmin aklına gelen şeyle sırıtmıştı.
Hızla çatalını Chan'ın makarnasına dolarken onu izliyordu, bir anda gelmeyen makarna ile Chan kafasını çevirdiğinde diğer ucunun Seungmin'in dudakları arasında olduğunu fark ederek güldü, ona yaklaşarak dudaklarını dudaklarına bastırdı ve makarnayı kopararak eşini öptükten sonra geri çekildi.
"Bizimkileri çağıralım mı?" dedi Seungmin memnun bir şekilde. "Onların hepsi ana kuzusu, kendi ayrı evleri yok o yüzden anca bizde buluşabiliriz."
Lafının sonuna doğru gülerken Chan başını sallayıp onaylamış ayağa kalkmıştı. "Benim telefonumdan da Minho'ya haber eder misin bebeğim, ellerimi yıkayıp geleceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cheer up, seungchan ✓
Fanfictionöyle kolay aşık olmam ama senin ayrı bi' havan var. | mpreg!