1.3

8.4K 1K 1.7K
                                    

Chan bilgisayarını kapattı.

"Ben bugün erken çıkıyorum," dedi saatine bakarken. Odasındaki koltukta uzanan Minho kaşlarını kaldırken açıklamıştı. "Evde kayınvalide adında bir bela var ve Seungmin onun yüzünden delirmek üzere, Seungmin'i alıp biraz kafasını dağıtacağım."

Minho sırıttı. "Siz birbirinizden hoşlanıyor musunuz?"

Chan kaşlarını kaldırdı. "Olabilir."

Gülerek odadan çıkmış, aşağı inip arabasına binmişti. Seungmin ile aralarında bir şeyler olduğunu biliyordu, bir isim koymuyorlar ya da net konuşmuyor olabilirlerdi ama bir şeyler oluyordu, ikisi de bunu kabul ediyordu.

Arabayı üniversitenin bahçesine çekerken saatine bakıp Seungmin'in çıktığını anlamış, gözlerini kalabalık öğrencilere çevirmişti. Onu müziklerinden tanıyan insanlar gülerek selam verirken aynı şekilde gülümseyip karşılık veriyordu ki duyduğu "Chan?" sesi ile kafasını kaldırarak ileriye baktı.

Seungmin neşeyle gülümseyip ona doğru ilerledi. "Seni beklemiyordum."

Sırıttı. "Şirketten bir hafta boyunca erken çıkmaya karar verdim, yani çıkışlarda benimlesin." Elini uzattı. "Aç mısın?"

Kafasını sallayıp elini tuttu. "Değilim, yedim bir şeyler arada. Merak ettim, nereye gideceğiz?"

Beraber arabaya binmişler, Chan gülmüştü. "Seni oyun salonuna götüreceğim."

"Ya sen bir tanesin!"

Seungmin keyifle çantasını arka koltuğa bıraktı, Chan soğuyan hava yüzünden klimayı açıp içeriye sıcak hava vurmasını sağlamış, arabayı oyun salonuna sürmüştü. Dakikalar sonra geldiği mekana adeta Seungmin koşarken ona gülmemek elde değildi, o ilk zamanlar tanıdığı sert çocuk gitmiş sanki yerine bir başkası gelmiş gibiydi.

Ailesinin ona yaptıkları yüzünden kendi benliğini içinde bastırmaya çalışmıştı hep, bu konuda onu çok yakından anlıyordu çünkü kendisi de yıllarca mimar olmak için belirli bir eğitime zorlanırken kendisini hiç istemediği bir silsilenin içinde bulmuştu.

Seungmin, ona kendisinin birkaç yıl önceki halini hatırlatıyordu. Ağlayarak istemediğini söylemesi, aptal gibi ders çalışmaya zorlamak yerine sadece oturup müzik diye söylenmesi gerçekten o durumdan bu duruma nasıl geldiğini ve hala nasıl aklını kaybetmediği konusunda sabrına hayran kalmasını sağlıyordu.

Yine de o an bunları boşverip sadece Seungmin ile eğlenmeye vermişti kendini. "Chan," diyen neşeli sesle kafasını arkaya çevirdiğinde Seungmin yanında durduğu boks makinesini işaret etti. "Şuna yumruk atsana, çok merak ediyorum skorun kaç gelecek."

Kıkırdadı bu teklife ama reddetmeden de ilerleyip makinenin karşısına geçmişti.

"Evde sürekli kaslarını göstere göstere geziyorsun, yumruk at da görelim."

"Hey."

Omuz silkti Seungmin, kendisi boks maçı yaparmış gibi pozisyon almış, Chan'a yumruğunu savurmuştu. Chan ona gülüp kendini ustaca kenara çekerken Seungmin gülerek ellerini indirdi. "At hadi, merak ettim ya."

"Tamam, tamam," diye konuştu gereksiz uzatmaya lüzum görmeden. "Dört haneli olanlardan mı bu?"

"Hıhım."

Üstündeki ceketi çıkarıp tişörtü ile kalmış, Seungmin onun ceketini alırken Chan da giydiği beyaz tişörtün kollarını düzeltip birkaç adım geri gidip makine ile arasındaki mesafeyi ayarlamıştı.

Seungmin içine para atıp kenarda gerçekten büyük bir merakla kaç yapacağını beklerken Chan bir anda yumruğunu kaldırdığı gibi alete geçirmişti. Yüksek ses çıkarıp tabana çarpan cihaz hızla skoru saymaya başlarken Seungmin çıkan ses sayesinde "Oha," demiş merakla Chan'ın yanına geçip cihaza bakmıştı.

cheer up, seungchan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin