Beraber kendi evlerinde üç kişi olarak ilk gecelerini geçirirlerken uzun bir savaştan sonra ağlayan Jiwon sonunda uyuyakalmıştı, yatak odasının kırmızıya dönük loş ışığının altında Chan ve Seungmin yatakta oturmuş, hemen yanlarındaki beşikte yatan bebeğe bakarlarken yorgun bir şekilde gülüyorlardı.
"Jiwon o kadar güzel ki..." dedi Seungmin gözlerini çocuğundan alıp yanında oturan eşine çevirirken. "Uykum var ama saatlerce izlesem şikayet etmem."
Chan kıkırdadı, cidden öyleydi. Gece boyu onun yüzünden uyumamışlardı, uykuları vardı ama şikayet etmiyorlardı. Kenardan Seungmin'in çıkardığı düğmeli geceliği alıp eşine doğru yaklaştı ve yavaşça ona giydirip üstten birkaç düğmesini açık bırakacak şekilde ilikledi.
Seungmin ona gülümsemiş, tek koluyla boynuna sarılıp oraya bir öpücük bırakmıştı. Chan alıştığı boyun öpücükleri ile sırıtıp Jiwon'a baktı. "Uyanmaz bu saatten sonra, uyu istersen."
"Beraber uyuyalım, seni sevmek istiyorum."
Seungmin dikkatlice Chan'ın üstüne uzanıp ellerini yanaklarına atarak okşamış, sevip öpücüklerini bırakmıştı. Sıra dudaklarına geldiğinde Chan da onu öpüp dikişleri olduğu için eşini yanına bırakıp başını onun boynuna yerleştirdi.
Üç günün ardından Seungmin'e sarılıp, onun kokusu ile uyuyakalmak tarif edemeyeceği bir güzellikti. Jiwon da onlara acımış olmalı ki uyanmazken iki babası da güzel bir uyku çekmiş, Seungmin sabah gözlerini açan ilk kişi olmuştu.
Kendi beşiğinde durup sesler çıkartan bebeğine gitti gözleri, Chan'ın kolları arasından çıkıp beşiğe eğilmiş "Şebek," deyip oğlunu kucağına almıştı. "Uyandın mı sen? Babalarına uyusunlar diye izin mi verdin? Hı, hı, seveyim mi seni?"
Gülerek sıkıca oğlunu öpmüş tam da bu sözlerin üstüne Jiwon ağlamaya başlarken "Babayı uyandırmayalım aşkım!" deyip hızlı adımlarla odadan çıkıp ilerideki Jiwon'un odasına girmiş, yatağına oturmuştu.
Onu emzirip susmasını sağladıktan sonra geri uyuyakalan bebeği Chan'ın yanına yatırdı, Chan'ın elini kavrayarak Jiwon'u tutsun diye üstüne atarken görüntünün güzelliğine gülmüş, fotoğrafını çekip oğlunun etrafını sarıp telsizi de açarak aşağı inmişti.
Kendilerine kahvaltı hazırlayıp Jiwon'un da suyunu onun için özel olan biberona koyup hazırlamış, o mutfakta vakit geçirirken de saatin nasıl geçtiğini anlamamıştı. Kahvaltıyı hazırlama işinden gelen seslerle sıyrılıp arkasını döndüğünde kucağında Jiwon ile inen Chan'ı gördü.
"Ne oldu?" diye merakla sorduğunda Chan karşısına geldi ve iç çekti, kendisini Seungmin sanıp göğsünden süt içmeye çalışan bebeği eşine gösterdi. "Durum bu."
Seungmin bu görüntü ile keyifli bir kahkaha atmıştı, Jiwon şimdilik garip bulur diye hamilelik boyunca lenslerini takıp kendini alıştırmaya çalışmıştı ama dayanamamış gözlüklerini takmıştı. Gözlükleri saçlarına geçirdikten sonra "Hatlar karışmış galiba," deyip oğlunu Chan'dan aldı.
"Uyumadan önce süt içti, susamış olabilir. Suyunu uzatır mısın sevgilim?"
"Vereyim. Lenslerini de getireyim mi ama yerlerini hatırlamıyorum."
Seungmin ona kıkırdadı. "Çok iyi olur, banyoda, soldaki dolapta."
Jiwon'u koltuktaki battaniyenin üzerine yatırıp suyunu içirmeye başladığında Chan da üst kattan lensleri alıp gelmişti.
Seungmin ellerini yıkayıp lenslerini taktı, üçü beraber kahvaltı edip Jiwon ile ilgilenmişler sonra çocuklar gelince Jiwon'u ağlatmışlar, Seungmin de onları kovmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cheer up, seungchan ✓
Fanfictionöyle kolay aşık olmam ama senin ayrı bi' havan var. | mpreg!