3.4

6.3K 735 475
                                    

Seungmin çalan alarmı ile beraber sabah erkenden kalkarken ilk önce Jiwon'un odasına gidip uyuyan bebeğini kontrol etmiş, öpmüş sonra da banyoya geçerek elini yüzünü yıkamıştı.

Dolabını açarak şort sweat çıkararak üstüne giymiş, eğilerek Chan'ı uyandırmıştı. "Chan... Chan..."

Chan tek gözünü açarak ona baktı. "Hım?"

Eşinin uykulu haline gülerek zaten karışık olan saçlarını iyice karıştırmış "Ben çıkacağım kahvaltı edip," demişti. "Jiwon her an uyanabilir, derse geç kalmayayım sen de uyan istersen. Kahve hazırlayayım mı?"

Bu sorusu ile Chan uyanması gerektiğini fark edip başını sallamış, uzandığı yatakta oturur hale gelirken Seungmin'in ona uzattığı tişörtü üstüne geçirmişti. Seungmin aşağı inip kendisine ve Chan'a bir şeyler hazırlarken kenarda ki telefonundan tarihe bakmış sonra da kenara bırakmıştı.

Okula başlayalı üç ay oluyordu ve Jiwon ise bir ay önce bir yaşına girmişti, kendi arkadaşları ve aile arasında küçük sade bir doğum günü yapmışlardı, Seungmin de Chan da gereksiz abartıyı sevmiyorlardı bu yüzden büyük şatafatlı bir doğum gününe gerek yoktu.

İyi hissediyordu, her ne kadar sınıf arkadaşlarının çoğundan iki yaş büyük olsa da aynı yaşta olduğu kişiler de vardı ve okula başlamadan önceki birkaç ay sadece konu tekrarı ve ön hazırlık yapmıştı.

Paslanmamıştı, hamilelik zamanında da Chan evde olmayınca canı sıkılınca notlarını açıp okuduğu için paslanacak bir bilgisi yoktu. Ailesi ile konuşmuyordu, konuşmayı da düşünmüyordu asla.

Babası para verip hapis cezasından kurtulsa bile hallerine acımamıştı, her şeyi hak ediyorlardı bu yüzden kimse onun ailesine dair bir laf açmıyordu. Elbetteki ileride Jiwon'a bu durumu açıklaması gerekti, bazen olur olmadık aklına geliyor daha şimdiden kuracağı cümlelerin provasını yapıyordu. Bir şekilde halledebilirlerdi.

Düşüncelerine dalmış bir şekilde kahve hazırlarken aniden beline sarılan kollar onu sımsıkı sardı, geriye çekilip Chan'ın gövdesine yaslandı. Gülerek ellerini tuttuğu sırada "Günaydın güzelim," deyip onun boynuna bir öpücük bırakmıştı Chan.

Seungmin ona dönerek yanağını öptü. "Günaydın bebeğim. Kahveler hazır, kahvaltı edelim. Sonra da ben çıkarım."

Chan kafasını salladı, beraber masaya oturup bir şeyler yerken Seungmin çıkması gerektiğini fark edince kendi arabasının anahtarını almış, koşarak yukarı çıkıp Jiwon'u öpmüş sonra da aşağı inip Chan'ın uzattığı çantasını omuzuna almıştı.

"Ders bitince koşa koşa şirkete gelip bebeğimi göreceğim sonra birazcık senin odanda çalışırım, sen işlerini halledince de beraber eve geçeriz ne dersin?"

Chan başını salladı. "Olur ama üşüyeceksin bu kıyafetlerle."

"Üşümem." dedi. "Zaten arabayla gideceğim, bir kampüste yürürüm başka yok. Hadi, gidiyorum ben geç kalmadan." Uzanıp kollarını Chan'ın boynuna sararak enerji sarılması almış Chan onu öpünce de gülerek arabasına binmiş, evden ayrılmıştı.

Tüm arkadaş grupları arasında şu an tek okuyan Seungmin'di, en küçükleri Jeongin dahil hepsi işlerine başlamışlardı ama bu canını sıkmıyor aksine eğlenerek hem çocuk, hem kariyer yaptım diyordu.

Chan kapıyı kapatarak yukarıya çıkmıştı ki merdivenin başında duyduğu gülüş sesi ile güldü, yönünü oğlunun odasına çevirip beşiğe tutunarak ayağa kalkmış olan oğluna baktı.

"Günaydın şebek!" deyip anında onu kollarının arasına alıp kaldırmış, kokusunu içine çekip boynuna bir sürü öpücük bırakıp geri çekilmişti. "Hani babaya günaydın, hani, hani, hani?"

cheer up, seungchan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin