"Anne ciddi misin?"
Seungmin, çatık kaşları ile telefondaki annesine sorusunu yöneltirken aldığı onay ile beraber aramayı kestirip telefonu yatağın üstüne fırlatmış, ellerini başının iki yanına koyarak sinirle çığlık atmıştı.
Annesi az önce onu aramış Chan ile yanlarına bir haftalığına kalmaya geleceğini söylemişti, bunu okul ve evliliklerini gözetlemek için yaptığına o kadar emindi ki sinirden çığlık atmasına engel olamıyordu.
Ayağına terliklerini geçirip attığı her adımda ses çıkara çıkara aşağı inmiş, salonda televizyon izleyen Chan'ın ayaklandığını görmüştü.
Chan merakla ona baktı. "O bağırma senden mi geldi, bir şey mi oldu?"
Başını sallayıp yanına geçti ve kendini koltuğa atıp kollarını göğsünde birleştirdi. Tam da Chan'ın işten geldiği, beraber oyun odasında oyun oynayacakları bir gündü ama aldığı telefonla tüm hevesi kaçmıştı.
"Annem bize gelecekmiş," deyip sinirle dişlerini sıktı. "Bunu sırf ben çalışıyor muyum diye yaptığına o kadar eminim ki! Tanrım, bir de evliliğimizi gözetleyecek, bu kadın beni çıldırtıyor!"
Ops, Chan o kadını zerre sevmiyordu. Hem kendisine dedikleri için hem de bu zamana kadar Seungmin'e hayatı dar ettiği için. Yine de eşine öncelik vererek "Hey, hey, sakin ol," diyerek yanına oturmuş, elini omuzuna koymuştu. "Hallederiz beraber, hem bizi mi izleyecekmiş, izlesin."
"Özür dilerim" dedi Seungmin mahçup bir şekilde. "İtiraz bile etmeme izin vermedi, geleceğim dedi sadece."
Chan omuz silkti. "Sorun değil, ne yalan söyleyeyim daha önceden bekliyordum böyle bir şey yapmasını."
Seungmin de tahmin ediyordu annesinin böyle bir şey yapacağını ama bir o kadar da inanmak istemiyordu bu düşündüğü şeye. Oflayarak koltuğa uzandı. "Ya şimdi deli gibi ders çalıştıracak bana! İstemiyorum ben ya, zaten yeterince gündüz sen yokken çalışıyorum sen gelince de oyun odasında takılmak istiyorum, oyun oynamam lazım benim. Of anne of!"
İç çekti. "Şimdi gözleri sürekli bizim üstümüzde olacak, ben rol mü yapıyorum yoksa gerçekten evli miyiz diye. Kendisi beni kimseyi sevemeyen bir varlık olarak tanımlıyor da."
"Sen sıkma canını," dedi Chan. Uzanarak Seungmin'in saçını okşadı. "Halledebiliriz bence bir şekilde. Hem sen mi kimseyi sevmeyen birisin, annen o yönünü çıkarmana izin vermemiş, laf geveliyor öyle."
Seungmin ona döndü. "Ya Chan, sen işe gidince tek kalacak benimle ben çıldırırım her an ima yaparsa, gitmesen olmaz mı, lütfen, lütfen, lütfen." Chan'ın koluna sarılmış, isteğini art arda dile getirirken Chan iç çekti. "Denerim ama bir hafta kalamam, izin vermezler, özür dilerim."
"Şirketi basıp kocamı salın diye bağıracağım yakında."
Chan bununla beraber kahkaha attı, keyiflendiğini hissederken "Lütfen yap," diyerek Seungmin'in karşısına geçip masanın üstüne oturmuştu. "Annene oda hazırlayalım öyleyse, yarın geliyordu değil mi?"
Başını salladı. "Evdeki tüm odalar dolu, biri benim çalışma odam, diğeri senin çalışma odan, oyun odası, e banyolar, sinema odası, terasta da annem yatmaz zaten, geriye senin odan kalıyor." Chan'a baktı. "Bir hafta benimle uyumak zorundasın Bang Chan."
Bu... Güzel olabilirdi? Chan başını salladı. "Ben eşyalarımı unutmadan toparlayalım mı öyleyse?"
Seungmin onu onaylayıp ayağa kalkmış, ikisi sırayla merdivenleri çıkıp Chan'ın odasına girmişlerdi. Chan kenardaki bilgisayarını ve kulaklığını aldı. "Ben bunları çalışma odasına götürüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cheer up, seungchan ✓
Fanfictionöyle kolay aşık olmam ama senin ayrı bi' havan var. | mpreg!