Selam
***
"Başın bağlanmış."
Chan gözlerini devirdi. "Evet biliyorum, bizzat ben bağladım. Bir daha başın bağlı dersen şu bilgisayarı kafana geçiririm."
Minho hiç onu takmadan odada dolanmaya devam ederken "Evleniyorsun şimdi?" demişti. Bugün kaç kez bunu sorduğunu artık Chan yüzüncüden sonra saymayı bırakmıştı bile.
"Evet lan evet!" deyip bilgisayarını kapatıp ayağa kalkmış ve ardından da telefonunu cebine atmıştı. "Gidiyorum ben."
"Nereye oğlum? Jeongin geliyor, beni onunla baş başa mı bırakacaksın? Bak beni öldürür. Kulaklarım yaşamayı seviyor tamam mı? Bilim adamları bile sizin geninizi çözememişken ben niye çekiyorum ya?"
Göz devirdi. "Abartma. O kadar da büyük tepki vermedi."
"Aynen abartıyorum." Minho göz devirdi. "Evleneceğini öğrendiğinde attığı çığlık yüzünden telefonu fırlattın, ben mi abartıyorum? Haklısın, ben abartıyorum. Döverim oğlum seni."
Chan bir an önce arkadaşını atlatma peşinde iken "Seungmin'in yanına gitmem lazım," dedi durumu açıklayarak. "Annemler tutturdu ev bakın ev bakın, sanırsın hamile de bu kadar hızlı yapıyorlar şu evliliği. Ev bakacağız."
"İki katlı olsun."
Göz devirdi. "Ya bir yürü git ya, evimi bile sana göre seçiyorum. Gözüm görmesin seni, Jeongin'e açıklayabildiğin en uygun şekilde açıkla, akşam geldiğimde kaos çıkarsa patlatırım o kaosu bir yerlerinde."
Minho bu lafla oflarken "Tamam be," demiş sonra da Chan'ı evden kovmuştu. Chan onun arkasından kafasını sallayıp arabasına doğru ilerledi, bir tane arkadaşı vardı o da aklının yarısını kullanmamayı tercih ediyordu.
Çok şanslıydı ama.
Yaklaşık bir hafta önce Seungmin ile kafede ayrılırlarken numaralarını almışlar, bu günlerde de sadece gerekli şeyler dışında da konuşmamışlardı.
Seungmin'in attığı konuma giderken geçen sefer geldikleri kafeye yakın olduğunu anlayınca oradaki üniversitenin, tıp fakültesinin önünde durmuştu. Kapıyı açarak arabadan indikten sonra telefonu kulağına götürdü.
"Al-"
"Gördüm seni." dedi Seungmin gördüğü beden ile. Chan yine lafının yarım kalması ile sakinleşmek için derin bir nefes almış ve "Tamam," demişti sabırla.
Normalde lafının ağzına tıkanmasından hiç hoşlanmazdı ama Seungmin onu gördüğü andan beri sanki bilerek yapıyordu bunu. Kapattığı telefonu cebine atarken gözleri ileride ona doğru gelen çocuğu bulmuştu.
Seungmin çantasını omuzuna attı. "Selam."
"Selam," dedi Chan bekletmeden. Saatine baktı. "Saat epeyce geç oldu ama en azından üç dört tanesine bakabiliriz diye düşünüyorum, ne diyorsun?"
Seungmin'in bugün dersi geç bitiyordu oldukça yorgun olmasını da hesaba katarsa iki üç eve dayanabilirdi. "Olur," deyip arabaya bindiğinde Chan da yerleşerek ilk konuma doğru sürmeye başlamıştı.
Fakat yolun yarısında durmuş, arabayı park ederken "Geleceğim beş dakikaya," diyerek arabadan inmişti. Seungmin sessizce kafa sallayıp şakaklarını ovuşturdu, en kritik senelerinden birinde evlilik işine bulaşmak hata mıydı değil miydi hiç emin olamıyordu.
Pekala, aslında hayatında pek bir değişiklik olmayacaktı.
Yani biraz.
Sadece gece gündüz daha pek tanımadığı bir adamla aynı evde olacak ve onun soyadını taşıyacaktı. Sabredebilirim diyordu çünkü Chan'ın da bu evliliği istemediğini biliyordu, ikisi sadece birkaç ay boyunca birbirleri ile aynı evde kalıp evli rolü kesecek sonra da aniden boşanıp bitireceklerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cheer up, seungchan ✓
Fanfictionöyle kolay aşık olmam ama senin ayrı bi' havan var. | mpreg!