***
Chan sürebildiği en yüksek hızda arabayı eve sürerken o an gerçekten ne alacağı cezalar ne de kendini tehlikeye atması önemliydi onun için, tek düşündüğü Seungmin ve bebeğiydi. Onun ağlarken duyduğu sesi, sesi kesilmeden önce gelen o tok vuruş kalbine saplanmıştı sanki.
Elinin tersi ile gözünü silerken hızla direksiyonu kırıp kendi evlerinin bulunduğu sokağa girmiş tam da karşısından gelen ambulans ile durup kendini arabadan ettiği gibi bahçe kapısını açmış ve içeri koşmuştu.
"Seungmin!" diyerek evin kapısını da açtığında tam karşısında merdivenlerin önünde yatan, etrafı kan olmuş eşi onu bir an duraklattı. "Se-Seungmin," dedi zorlukla ve yanına çökerek ellerini yüzüne koydu. "Seungmin? Seungmin?"
Merdivenlerden mi yuvarlanmıştı, ne olmuştu, o yokken cidden Seungmin'i bu hale ne getirmişti o an tüm sebeplerden nefret ederken evin açık kapısından giren görevliler de yanlarına çöktü hızla, Chan yolda onlara haber vermişti.
"Merdivenden mi düştü?" deyip Seungmin'in nabzını kontrol eden görevli ile Chan başını salladı. "Bi-bilmiyorum, beni aradı sonra sesi kesildi, bilmiyorum, bilmiyorum, yardım edin." Nefesi tıkandı. "Bebek," dedi can havliyle. "Bebeğe bir şey olmasın."
Görevliler Seungmin'i ambulansa bindirirken biri "Bizi takip edin," diyerek kapıyı kapatmış, Chan başını sallayıp arabaya koşmuştu. Zaten çalışan araba ile gaza yüklenirken hıçkırarak elini ağzına bastırdı.
Gözünün önünden gitmeyen o görüntü belki de hayatında unutamayacağı sayılı anlardan biriydi.
"Lütfen," diye konuştu. "Lütfen onlara bir şey olmasın Tanrım, lütfen."
Zar zor Minho'yu aradı, kelimeleri toparlayamıyor sadece çaresizce bağırarak bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Hastaneye geldikleri gibi Seungmin acil ameliyata alınırken Chan yüzüne kapanan kapı ile duraksadı. Adımları geriye gitmiş, sırtını duvara yaslayıp yere çökmüştü.
"Onsuz yapamam, onsuz yapamam, onsuz yapamam bir şey olmasın ona. Onsuz olmaz."
"Seungmin!"
Felix ve Changbin hastaneye ilk gelen kişiler olurken Felix bağırarak ameliyathane kapısına bakmıştı, Changbin'in gözleri yere çökmüş ağlayan ve onlara tepki bile vermeyen Chan'ı bulurken "Sevgilim," deyip elini Felix'in beline sardı ve onu kendine çekti.
"Changbin..." Felix hıçkırdı. "Bir şey olmasın, lütfen bir şey olmasın benim arkadaşım daha baba olacak, bebeğini büyütecek, biz onunla beraber bebek bakacağız Changbin lütfen, lütfen, lütfen!"
Changbin dolu gözlerini kırpıştırdı. "Kötü düşünme, kötü düşünme, Seungmin de bebek de iyi olacak, kötü düşünme."
Chan'a ilk sarılan kişi Jeongin'di. Ellerini abisinin yanaklarına koymuş, silip aklına ne gelirse onu söylerken Jisunglar ve Chan'ın ailesi de gelmişti. Doktorlar girip çıkıyor, hemşireler koşuyor kimse bir şey demiyordu.
Chan, Minho'ya tutunup sadece olduğu yerde sessizce yalvarıyordu. Seungmin olmadan olmazdı, bebek olmadan olmazdı, düşünceleri bile kalbini acıtıyor, bağırarak ağlamasını sağlıyorken sadece gözyaşları kurumuş, dizini sallıyordu.
Seungmin onu bu hayatta en çok anlayan insandı, Minho veya Jeongin ile bazen rahatça konuşamazken Seungmin'in yanında çekinmeden konuşup ağlıyor sonra da onun öpücükleri ve sevgi sözleri ile iyileşiyordu.
Zihninin içinde dönüp duran yerde yatan görüntüsü onu delirtirken saçlarını çekerek başını önüne eğdi ve derin bir nefes almaya çalıştı. İmkansızdı. Beş dakika bile bir şey tutamayan aklı o görüntüyü unutmuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cheer up, seungchan ✓
Fanfictionöyle kolay aşık olmam ama senin ayrı bi' havan var. | mpreg!