Günaydınn
***
"Salaksın diye yorumladım."
"Bak." Chan ona doğru eğildi. "Gözlerimin içine daha dikkatli bak."
Minho kaşlarını çatarken "Ne diyorsun ya?" deyip Chan'ın gözlerinin içine bakmış Chan ise sözlerini açıklamak için devam etmişti. "Birazdan seni döveceğimi de yorumla it herif."
Sözleri biter bitmez arkadaşının koluna bir tane geçirdiğinde Minho "Ah!" diye bağırıp hızla odaya giren Jeongin'in arkasına kaçmış ardından da "Koru beni Jeongin," deyip boynuna sarılmıştı. "Bu ırz düşmanı abin üstüme atlıyor."
Jeongin göz devirdi. "Bayağı komik bak." Minho'ya baktı. "Çık arkamdan, korumayacağım seni."
"Güzelim, alındım gücendim, bak kırdın kalbimi."
Chan, Minho'nun bu tavırlarına alıştığı için göz devirirken üzerindeki tişörtü düzeltip kenardaki kot ceketi giymiş sonra da Minho ile atışan kardeşine arkasından beline sarıldığı gibi kendine çekmişti.
"Ya!"
Jeongin anında gülüp onun kollarından çıkmaya çalışırken "Ne kadar güzel olmuşsun sen öyle," deyip dişlerini yanağına geçirmiş ve Jeongin çığlık atarken gülerek onu daha sıkı sarmıştı.
"Çok ayıptır sorması," dedi Minho kendini Chan'ın yatağına atarken. "Neden hepimiz kot giyiyoruz anlatsana biraz?"
Chan omuz silkti. "Keyfim canım keyfim." İlerleyerek masanın üzerine bıraktığı yüzük kutusunu alıp ceketinin cebine atmış ve etrafa bakmıştı. "Bir şey unutmadım değil mi ben?"
"Telefonunu aldın mı?" dedi Jeongin. İlerleyip masanın üzerindeki kendi telefonunu de alacaktı ki telefonunu yatakta yatan Minho'nun elinde görmüştü. "Hey!" deyip hızla ona doğru uzandı. "Telefonumu mu karıştırıyorsun sen ya?"
"Yedam kim?"
"Abi şuna bir şey söyler misin telefonumu karıştırıyor!"
"Sabır ya, sabır ya!" diye bağırdı Chan sızlanarak. Kendisi gergin olduğu yetmiyormuş gibi bir de Jeongin ve Minho onu uğraştırıyordu. Minho ağzındaki sakızı çiğnemeyi bırakmadan yatakta yan dönüp Jeongin'in son konuşmalarına bakarken "Beomgyu var bir de," demiş ve sakızı patlatmıştı.
"Beomgyu kim? Jeongin sen ben bilmeden yeni arkadaş mı yaptın!"
"İmdat ya!" Jeongin hızla onun üstüne atlayıp telefonunu Minho'nun elinden aldığı gibi arka cebine sıkıştırdı. "Arkadaşlarıma karışma canım abim." deyip sırıttığında Minho "Vik vik," deyip onun dudaklarını sıkmış, Jeongin bağırırken "Abiye karşı gelinmez!" diye söylenmişti.
Chan onları umursamadan odanın içinde telefonunu ararken Jeongin hızla Minho'nun eline yapıştırdığı gibi üzerinden kalktı ve odadan çıktı.
Koridorda "Hay senin abiliğine," diye söyleniyor bildiği tüm küfürleri Minho'ya ediyordu.
Sevdiği adam tam bir salaktı.
"Ya Minho," dedi Chan şaşkınlıkla. "Ben telefonumu nereye koyduğumu unuttum, çaldırsana bir beni."
Eğilerek masasının altına bakmış, telefonunun neden orada olabileceğini bile sorgulamadan yapmıştı bu hareketi. "Ya biz senle kuzen olamayız," diyerek cebinden telefonunu çıkardı Minho. "Samimi söylüyorum bak, kesin karıştın sen. Anlarım ben."
Göz devirdi. "Gen sorgulama işini sonra yapıp telefonumu çaldırsana!"
"Tamam lan, bekle."
Minho onun telefonunu aramış, yastığın altından gelen sesle de göz devirip yastığı kaldırmış ve telefonu aldığı gibi Chan'a uzatmıştı. "Al balık. Çıkalım hadi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cheer up, seungchan ✓
Fanfictionöyle kolay aşık olmam ama senin ayrı bi' havan var. | mpreg!