"Bizimkiler sahile çağırıyor."
Seungmin yatak odasındaki kanepede oturmuş, yatakta ayılmayı bekleyen Chan'a bakarak konuştuğunda Chan bu fikri mantıklı buldu, hem arkadaşları ile olmak onlara kafa dağıttırırdı.
"Olur," deyip gözlerini ovuşturmuş, ayağa kalkmıştı. Yatak odasındaki banyoya girip yüzünü yıkadığı sırada Seungmin de onun uyku mahmuru haline gülüp açık yatağın üstünü örtmüş, dolabın kapağını açmıştı.
Madem sahile gideceklerdi, yaz havasına uygun bir şeyler giymeliydi. Kendine şort ve tişört çıkarıp üzerine giymiş, o giyinirken de Chan gelmişti. O da Seungmin'e benzer şeyler giyerken yanlarına hırka almışlar, evden çıkmışlardı.
İlk önce yemek yemek için bir dükkanın önünde durduklarında Chan güldü. "Ben hamburger yiyeceğim, sen?"
"Olabilir aslında," dedi reddetmeden. Kafasını salladı. Telefonunu kenara bırakıp sipariş ettikleri yiyeceklerin hazırlanmasını beklerlerken sıkıntısı geçsin diye masanın üstündeki Chan'ın eli ile oynuyordu.
"Ben uyurken sen ne yaptın?" diye sordu Chan. "Çok uyumuşum, yalnız kaldın."
Omuz silkti. "Sıkıntı değil, ayrıca uyuman güzeldi baksana canlanmış gibisin. Kendime pek bir şey yapmadım, televizyonun başında pinekledim. Gözlerim ağrıyor."
Kıkırdayıp gözlüklerini çıkararak gözlerini ovuşturmuş, Chan da onun haline gülüp elini uzatarak Seungmin'in saçlarını okşamıştı.
Yemeklerini yedikten sonra arkadaşlarının yanına sahile geçerlerken Seungmin elindeki kutuyu sırayla gezdirip hepsine dondurmaları dağıttı, Jeongin koşup Chan'ın dizine oturmuş, boynuna sarılmıştı. "Seni özledim!"
"Ben de seni özledim bebeğim," dedi Chan, kardeşine sıkıca sarılıp boynundan öptüğü zaman Jeongin gözlerini kapatıp ona daha sıkı sarılmış, özlemini gidermeye çalışmıştı. Önceden evde Chan olunca biraz daha çekilebilir oluyordu fakat şimdi o yoktu, sıkıldığı anlar fazlaydı. Neyseki Minho vardı da sürekli yanına geliyor, onun kafasını dağıtıyordu.
Minho sırıtarak oturduğu yerde yayıldı. "İstifanı vermişsin lan, sonunda."
Chan güldü. "Sen nereden duydun bunu?"
"Canım şirkette senin odanda pineklerken aldım haberi, ortalık vahşet, kaos. Sen gidince elleri ayakları bağlandı."
"İyi oldu onlara," dedi Seungmin, kaşları çatıldı. "Chan'ı gece gündüz çalıştırıp üstüne üstlük eziyorlardı birde, sürünsünler hiç umurumda değil."
Chan'a kayıp dondurmasını uzatınca Chan reddetmeden başını eğip bir ısırık almış, diğerleri onların bu haline gülmüştü. Hyunjin güldü. "Siz bayağı bayağı gerçekten evli gibisiniz."
"Gerçekten evliyiz zaten," dedi Seungmin dondurmasını yiyip. "Bir itirazın mı vardı canım?"
Chan'ın gözleri yanında konuşan çocuğa gittiğinde Seungmin ona bakmadan dondurmasının çikolataları ile ilgileniyordu, bir eli onun beline sarıldığında Seungmin çikolataları ile uğraşırken sırıtmış, Hyunjin "Yoo," deyip kafasını sallamıştı.
Jisung koşarak çöpünü atıp gelmiş, çardakta oturan arkadaşlarının yanına oturmuştu. "Hadi voleybol oynayalım."
"Ne?" dedi Changbin, "O nereden çıktı oğlum? Topumuz mu var?"
"Sen varsın."
Changbin bu lafla yanındaki su şişesini Jisung'a fırlattığında Jisung çığlık atarak ellerini yüzüne siper etmiş, Hyunjin ona çarpmadan şişeyi yakalamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cheer up, seungchan ✓
Fanfictionöyle kolay aşık olmam ama senin ayrı bi' havan var. | mpreg!