Ertesi günün akşamında Seungmin uyanırken Chan gördüğü açık gözler ile hızla doktora haber verdi, doktor odaya girdiğinde Seungmin ilk önce birkaç saniye susmuş sonra ise ağzından çıkan ilk şey "Bebeğim nasıl?" sorusu olmuştu.
Doktor onun gözlerini kontrol ettikten sonra gülümsedi. "Sağlıklı. İkiniz de dışarıdaki adamı çok ağlattınız ama değdi sanırım."
Bu laflar ilk olarak Seungmin'i rahatlattı, eli karnının üzerine gidip o şişliği okşarken gözleri odanın camına kaydı ve merakla onları izleyen Chan'ı buldu. "Onu görebilir miyim?"
"Genel kontrollerden sonra elbette."
Başını salladı bir şey demeden, gözlerini kapatıp sadece bebeğini hissetmeye çalıştı, şükür ki o iyiydi, o iyiydi ki kendisi de iyi olabiliyordu. Genel kontrolleri yapılıp ikisinin de iyi olduğuna kanaat getirilirken neredeyse bir saat sonra kapı açılmış, odaya Chan girmişti.
Göz göze geldikleri anda ikisinin de gözleri dolarken Chan kapıyı kapattı ve yatakta uzanan eşine doğru ilerledi. "İyisin değil mi?"
Seungmin bu soruya cevap veremedi, Chan'a bakarken alt dudağı gözle görülür bir şekilde titremeye başladı en sonunda da zorlukla "Çok korktum," diye konuştu çatallaşan sesiyle. Ağlamaya başladı. "Çok korktum Chan onu kaybettim diye."
"Şş." Chan yanına çöküp elini tuttu hızla, diğer eliyle de Seungmin'in gözyaşlarını silmeye başladı. "Bebeğimiz iyi tamam mı, o sağlıklı, büyümeye devam ediyor, ağlama. Lütfen ağlama, bir şey yapamamak canımı çok yakıyor."
Seungmin, Chan'ın son cümlesi ile zar zor kafasını sağladığında başını çevirip yanağında duran avuca dudaklarını bastırmış, elini kaldırıp tutmuştu. "Biz gerçekten iyiyiz değil mi?"
"Yemin ederim ki iyisiniz, hiçbir şey saklamıyorum, hamile olduğun için ameliyat riskliydi ama iyisiniz şimdi, ikiniz de."
"Sen peki?" dedi Seungmin. Ona baktı. "Sen iyi misin?"
Dünden bugüne yaşadığı her şeyi sineye çekip kafasını salladı Chan, gülümsedi. "İyiyim."
"Sana sarılmak istiyorum."
Chan'ın gözleri oldukça kısık, yüzü iyice solmuştu. İki günde çöktüğü belli oluyordu, Seungmin onun bu haline kıyamazken "Kalk," deyip dizlerinin üzerine çökmüş Chan'a kollarını açtı.
Chan ayağa kalkıp onun kolları arasına girdi, kendisi kablolardan dolayı sarılamazken Seungmin sıkıca onun boynuna sarıldı, saçlarını okşadı. "Yapma," dedi Chan. "Eve gitmedim, kirli her yerim."
"Bu umurumda değil."
Seungmin sımsıkı sarılıp dudaklarını boynuna bastırdı ve bir öpücük bıraktı. "Biz iyiyiz," dedi. "Dinlen sen de."
"Dinlenirim," deyip başını salladı Chan ve istemese bile geri çekildi, Seungmin'in yanına oturup elini tuttu. "Başımın arkasında bir şey mi var?" diye sordu merakla Seungmin.
Chan bununla beraber kafa sallayıp yanıtlamıştı. "Başında yara var, merdivene vurduğun için."
Seungmin o anları hatırlayınca iç çekmişti, düşünmek istemiyordu, gerçekten zerre hatırlamak istemiyordu. Bir eli Chan'ın avucuna hapisken diğer elini karnına koydu. "Bebeğim? Babayı çok korkutmuşuz değil mi? Bak, gözleri nasıl küçücük kalmış ağlamaktan." Karnını dinler gibi yaptı. "Diyormuş ki babası hiç yemek yememiş, neden yememiş hı? Eğer beni ve bebeğini kaldırmak istiyorsan o kaslarını korumalı ve yemek yemelisin." Gülümsedi. "Yani bebeğimiz öyle diyor, kesinlikle ben değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cheer up, seungchan ✓
Fanfictionöyle kolay aşık olmam ama senin ayrı bi' havan var. | mpreg!