3.1

7K 814 560
                                    

Hamileliğin sekizinci ayı herkes için beklenmedikti çünkü sanki o tanıdıkları Seungmin gitmiş yerine hormonlar yüzünden sürekli ağlayıp, bağıran bir Seungmin gelmişti. Chan aniden onu artık ağlıyor bir şekilde görünce endişelenmiyordu çünkü genellikle çok boş sebeplere ağlıyordu.

En değişiği neden insanlar çikolatalı pastayı çok seviyor da muzlu pastayı dışlıyor konusuydu.

Şaşkınca ağzını açıp beş dakika boyunca sadece hayranlıkla eşini izlemişti, gerçekten hayret ediyordu.

Şimdi ise evlerinde çocuklar varken kendisi mutfakta kardeşi ile konuşuyor, diğerleri içerideydi. "Annem geldi özür diledi bizden işte," deyip kahvesini içti Jeongin. "Kafalarına taş mı düştü bilmiyorum önce sen sonra ben, özür diledi aynı şekilde Minho'dan da. Bilmiyorum Minho daha sert onlara karşı ama ben dayanamadım affettim."

"Ne konuşuyorsunuz bakayım?" deyip mutfağa girdi Minho, ilerleyip sevgilisinin omuzuna kolunu atmış dudaklarını sertçe yanağına bastırıp bir öpücük bırakmıştı. Jeongin ona baktı. "Annemlerin özür meselesini anlatıyordum."

"Taş yağmış kafalarına."

Chan güldü. "Gerçekten. Babamın benden özür dilediği gerçeğini hala aşamıyorum, her neyse. Geçti gitti."

Jeongin yanına oturan Minho'nun beline sarılıp göğsüne yaslanırken susma kararı almış, Minho onu sararken "Bizi boşver de," demişti. "Seungmin nasıl? Şirkete ne dedi?"

"Başta onu kandırarak imza aldığımız için Hyunjin ile ben biraz dayak yedik ama sonra bir şey demedi, onlara karşı bir şeyler hissetmeyi bırakalı çok oldu. Şu an hayallerinde o şirketi Jiwon'un üstüne yapmak var."

"Ay küçük bebek demeyeceğim kıskanacağım." dedi Jeongin. "Daha doğmadan dedemin mirasına kondu, şirket sahibi oldu. İleride büyük miras kavgası yapacağım, şaşırmayın."

Chan ve Minho ona gülerken Chan uzanıp kardeşinin burnunu sıkmış sonra da üçü ayaklanıp salona ilerlemeye başlamışlardı ki gördükleri şeyle durdular. Hyunjin ayakta, Seungmin ise koltukta duruyor ve kucağındaki - Chan'ın zar zor yine bulduğu -  bu sefer aşermeden bağımsız mandalinalardan yiyordu.

"Ya ne dedim, dürüst bir şey söyledim, kilo almışsın dedim!"

Seungmin tabaktan aldığı mandalinayı hiç acımadan arkadaşının üstüne fırlattığında Hyunjin çığlık atarak kaçmış "Sensin kilolu!" demişti. "Bana benden başka kimse kilolu diyemez çakma sarışın!"

"Bebeğim!" diye atıldı Chan hızla ama bu sefer de diğer mandalinanın hedefi oydu. Ona doğru uçan mandalinadan şokla kendini kenara alıp kurtarırken Seungmin "Savunsuna beni be!" diye bağırdı.

Chan eğilip mandalinayı aldı. "Ya ben yeni geldim, benim ne suçum var?"

"Bang Chan ve Hwang Hyunjin, bana mandalinalarımı getirin!"

Hyunjin ve Chan ona mandalinaları getirirken Seungmin Hyunjin'i saçından yakalayıp çekmiş, onu bağırtmıştı. Chan'ı da onun aksine öperken Hyunjin inleyerek geri çekildi. "Onu neden öptün!"

"Kocamı öperken sana mı soracağım çakma sarışın! Yürü git be, kilolu!"

Jisung kalkarak aralarına girdi. "Sevgilime bulaşma yolarım seni!"

Hyunjin, Jisung'un arkasına saklanırken Seungmin arkadaşına dil çıkarıp "Kes sesini cüce," demiş, Jisung onun saçını çekerken Seungmin çığlık atmıştı.

Chan hızla onları ayırdı. "Hey, hey, hey! Sevgilim, sen kilolu falan değilsin tamam mı? Hyunjin sadece seninle eğleniyor, sal onları hadi bebeğim, hadi güzelim."

cheer up, seungchan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin