⭐ Seçilmiş Rakibe ⭐

449 20 64
                                    

2 Hafta Sonra

Osmanlı Sarayı

" Bu gece arslanıma haremin en güzel kızını sunmak isterim. Anladın değil mi Servazad? "

Güçlükle yutkunup başını sallamıştı kalfa kadın. Ahmed'in sıhhatine kavuşmasıyla böyle bir günün geleceğini önceden öngörmüş olsa da aldığı emirle sessizleşip durduğu yerde katılaşıp kalmıştı işte.

Doğrusu harem içerisinde bundan tabi bir durum yoktu. Kaldı ki şimdiye dek padişahın birçok gözdesi olması icap ederken bu geceye nasip olmuştu. Peki ya Mahfiruz...? Allah biliyor ya gebe haliyle bu haberi duysa kahrolurdu.

" Aklımdayken, yarın Safiye Sultan gelecek. Hazırlık yapılsın."

" Emredersiniz. Sultan kalıcı mıdır? "

Gerilmişti Handan. Safiye Sultan ki onun valide sultan olmasına rağmen halen daha en korkulu rakibiyken bu saraya yerleşmesini zinhar müsaade edecek değildi o.

" Allah korusun! Elbet kalmayacak Servazad. İkindiden evvel dönecek Eski Saray'a. "

Aklı az evvelki talebe takılmıştı kalfanın. Doğrusu ne Safiye Sultan'ı ne de Handan Valide'yi düşünecek durumdaydı şimdi. O güzeller güzeli yeğeni adına endişelenmekte, Mahfiruz'un istikbaline engel teşkil edecek olan bir hatunun türemesine korkmaktaydı.

...

Huzurdan ayrılmıştı Servazad. Emir gereği bu geceki halvet için taşlığa cariye seçmeye gidiyor bir yandan da seçeceği kızı zihninde hayal etmeye çalışıyordu. İşin içinde yeğeni olmasa haremin en güzel kızını yollar sabaha da müjdeyi gönderirdi valideye ancak...

" Servazad Hatun... "

Kudret Ağa'nın çatal sesini işitmesiyle birlikte düşüncelerinden sıyrılıp irkilircesine bir adım geriye sıçramıştı kalfa kadın. Siyahi hadım ağasıysa hatunu korkutmanın verdiği mutluluğa dayanarak gülümsemekte ve parlak beyaz dişlerini göstermektedi.

" Git başımdan Kudret. Zaten canım burnumda."

Durulmuştu ağa. Servazad'ı iyi tanıdığından ortada hakikaten de sıkıntılı bir vaziyetin olduğunu anlamıştı.

" Hayırdır, kalfa? Yüzün düşmüş. Ne olduğunu söyle bana. "

" Validemiz bu gece halvet olsun ister. Kız bakılacak. "

" Ne ala. Benim aklımda hünkarımıza münasip bir hatun var bile. İsmi Nefise. Adı gibi pek güzel maşallah."

Nicedir dinlemekte olduğu bu kara hadımın üzerinde öfke dolu bakışlarını gezdirmişti Servazad Kadın. Öyle ki bu had bilmez hem onun işlerine karışıyor hem de yeğenine rakip güzel kızları halvet adına öne sürüyordu.

" Kes sesini Kudret! Bu işe karışayım deme sakın. "

İlkin idrak edememiş olsa da sonradan anlamıştı Kudret Ağa. Doğru ya neticede padişahın nikahlısı Hatice Mahfiruz, kalfanın yeğeni olurdu. Hal böyle olunca da Servazad Hatun yeğeninin yoluna taş koyar mıydı? Hem de kendi eliyle...

" Mahfiruz'adır bu korkun, değil mi? Onun için endişe edersin sen."

Gözlerini kapayıp derince bir iç çekmişti kalfa. Bu bir anlık hareketle rahatlamış ve daha sakin bir halde yüzünü ağaya çevirmişti.

" Sessiz, uysal, pek dikkat çekmeyen bir hatun bulmak gerek. Anladın değil mi ağa? Hatun katiyen Mahfiruz'un kesip attığı bir tırnak kadar bile güzel olmayacak. Var mı aklında? "

" Var. "

Sevinmişti Servazad. Yüreği ağzında kimi seçeceğini düşünürken dostu Kudret ile bir çaresini bulmuşlardı işte. Şimdiyse geriye hatunun yanına varmak ve onu geceye hazırlamak kalmıştı. Tabii Mahfiruz'dan habersiz...

***

" Gebelik bende uyku yaptı. Başımı ne yana yaslasam uyuklar oldum. "

Acemiydi Çerkes kızı. Bu onun ilk gebeliği olduğundan her şeyi yeni yeni bizzat yaşayıp görüyor, tecrübe ediyordu. Nedimesi Mürgüşah ise hanımının bu tatlı sitemli karşısında tebessüm ediyor ve hanımının rahat bir gebelik geçirmesi adına kendinden kıdemli, haremin yaşça büyük kafalarından, ebelerinden gece gündüz bir şeyler öğreniyor, öğrendiklerini de Mahfiruz'a anlatıyordu.

" Bu gebeliğin tabiatında gelen bir durummuş. Uyuklamanız gayet tabi. Dilerseniz yatağınıza geçin. Rahat edersiniz. "

Haklıydı Mürgüşah. Mahfiruz da bunu bildiğinden usuldan oturduğu sedirden doğrulup yatağına doğru ilerlemiş, yatmıştı Çerkes güzeli.

" İçim bir tuhaf Mürgüşah. Sanki canım boğazıma dek gelmiş gibi... Ne ki şimdi bu?  "

" Yapmayın hanımım. Belli ki vesvesedir. Kendinizi sıkıntıya sokmayın sakın. Haydi uyumaya bakın."

...

Uyumaya çalışsa da bir türlü gözlerini kapatamıyordu Mahfiruz. Vesvese diye nitelendirdiği bu ses ona kötü bir haberi fısıldarcasına hisler yayıyor ve onu içten içe huzursuz ediyordu.

" Ah... Sen hayırlara çıkar Rabbim. "

Henüz sebebini bilmiyor olsa da olanı elbet öğrenecekti Çerkes kızı. Öyle ki can yakan gerçekle o da tıpkı mazideki sultanlar gibi yüzleşecek ve dahi kabullenmeye çareler arayacaktı.

...

***

Hazırdı kız. Başına bir gecede talih kuşu konmasından yana sevinçli ve de heyecanlıydı kuşkusuz. Kendisi savaş esiri, bir garip kızcağızdı. Az evvel de Servazad Hatun ve Kudret Ağa tarafından halvet için aday olarak seçilmişti.

" Ne yapacağını iyice anladın değil mi hatun? "

" Anladım ağam."

Hakikaten de sessiz sakin, ağırbaşlı bir kız seçmişti kalfa ve Kudret. Üstelik usule uyan, söz dinleyen, haddini bilen de biriydi. Tam da istedikleri gibi.

...

Gecenin bir vakti altın yoldan has odaya doğru iki kalfa ve bir hadımağanın refakatinde seçilmiş olan hatun al renkli kaftanını savura savura yürümekteydi şimdi. Kalbi delicesine çarpmakta ve dahi kendisine telkin edilen kaideleri bir kez daha hatırlamaya çalışmaktaydı.

" Hazır mısınız hatun? "

" Hazırım."

Ve nihayet çift kanatlı koca kapının önüne gelmişti cariye kız. Dileği hünkarını memnun edip kendisini seçen ağanın yüzünü kara çıkartmamaktı. Fakat bir hata yaparım, diye de ölesiye korkuyordu. Ancak buradan dönüş yoktu gayrı. Olmazdı. O artık bu kapıdan adımını attığı anda hünkarın gözdesi, karısı sayılacak ve bu geceden itibaren yeni bir hayat onun için başlayacaktı.

" Haydi bismillah! "

...

***






ÇERKES SULTAN : MAHFİRUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin