⭐ Hasekilerin Kavgası ⭐

290 12 30
                                    

1607

Bir bayram sabahıydı. Haremin sahibesi Mahfiruz gücünü temsilen al bir kaftan giymiş ve bu kaftanı türlü mücevherlerle süslemişti.

Işıl ışıldı. Süründüğü karanfil kokusu ortalığı mest ediyor, başına oturttuğu hotozu da göz alıyordu. Çok güzeldi Çerkes Haseki. Irmaklar denli hırçın lakin bir çiçek denli de narindi.

" Çok güzel oldun abla. Rabbim seni nazarlardan saklasın inşallah. "

Şahincan'a bakıp içtenlikle gülümsemişti, Mahfiruz. Sonra da geçtiği ayna önünden ayrılıp nedimesi Mürgüşah'ın kucağında duran oğlu Osman'a doğru ilerlemişti.

" Mürgüşah, İnci de Mehmed'i hazır ettiyse gayrı taşlığa inelim. "

İnci de Mahfiruz'a babası tarafından Çerkes diyarından hediye edilen nedimelerinden biriydi. Kendisi Mahfiruz'un emriyle Şehzade Mehmed'in bakımını devralmış, hizmetini görmek üzere vazifelendirilmişti.

" Şehzademiz hazır sultanım.  "

İç odadan gelmişti, İnci Hatun. Kucağına aldığı Mehmed'e sarı bir kaftan giydirmiş ve beline de gümüşten küçük bir kemer takmıştı.

" Ala. Gidelim o vakit. "

Dairesinden şehzadeleriyle birlikte salınarak çıkmıştı Mahfiruz Haseki. Ondan geriye ise ciğerleri dolduran muazzam bir karanfil kokusu kalmıştı. Misk kokusu...

...

***

Sultanlarıyla bayramlaşmak için taşlığın ortasında toplanan cariyeler baş hasekileri adına hazırladıkları baş köşede hiç beklemedikleri birini bulmuşlardı: Mahpeyker'i.

Oysa hem Mahfiruz hem de Fatma Ferahşad ondan nüfuz ve mevki bakımından önde olan hasekiler olup Mahpeyker'in onlarla kıyaslandığında pek de bir değeri olmayacağı aşikardı.
Ancak şöyle bir gerçek vardı ki, Sultan Ahmed ona iki kız doğuran bu kadınına fazlasıyla kıymet veriyor ve hatta bazı vakitler onu baş kadını olan Mahfiruz'la denk tutuyordu.

" Bayramınız mübarek olsun Mahpeyker Hatun. "

" Hayırlı bayramlar. "

" İyi bayramlar. "

" Bayramınız mübarek olsun. "

Her ne kadar şaşkın olsalar da bu kadın önünde selama durup bayram dileklerini iletmişti kızlar. Zira padişahın gözdesi, en değerlisi onlar için çekinilesi biri olup çıkmaktaydı şüphesiz.

" Destur, Baş Haseki Hatice Mahfiruz Sultan Hazretleri !  "

Verilen desturla birlikte taşlıktaki kızlar, kalfa ve ağalar eğilip selama durmuştu. Mahfiruz ise al kaftanının içinde gururla yürüyor ve etrafındakilere gülümsüyordu.

Fakat bu... Bu da neydi böyle ?  Kendi için hazırlanmış olan köşede can düşmanı olan rakibesi Mahpeyker oturmaktaydı. Üstelik de onun gelişi üzerine ayağa kalkmamış ve dahi selama durmamıştı bu hatun.

" Bu ne cüret !  Pis köle kalk çabuk yerimden ! "

Çıldırmıştı Çerkes Haseki. Öyle ki zaten nicedir kinini bilediği bu kadına karşı dolmuş ve nihayetinde de patlamıştı.

Mahpeyker ise Mahfiruz'un aksine gayet sakin, hiçbir şey yokmuşcasına önünde duran dilimlenmiş meyvelerden yemekteydi. Bu söz üzerineyse yalnızca başını kaldırıp gülümsemiş ve kendinden gayet emin bir tavır takınmıştı.

" Hala farkında değilsin değil mi ?  Buranın başı benim, sen değilsin ! Yakındır bunu herkes görecek. Zira unutulup gitmen pek yakın. Öyle ki hünkarımız senin yüzüne dahi bakmıyor. Sahi halvet yüzü görmeyeli nice oldu ? "

ÇERKES SULTAN : MAHFİRUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin