⭐ Şehzadeler Yılı / Sarayda Kutlama ⭐

276 11 45
                                    

1612 Yılı Sonu

Şahzaman'ın kızlarıyla birlikte sürgün edilmesinin ardından ilkin Mahpeyker akabinde de Fatma Ferahşad ile bizim Çerkes Haseki - Mahfiruz - birer şehzade dünyaya getirmişlerdi.

Oğulları Orhan ile Selim'in vefatıyla haseki sultanlık makamından yeniden hasekiliğe düşen Mahpeyker bir temmuz ayında doğurduğu şehzadesiyle nihayet muradına ermişti. Öyle ki sultan olan bu hatuna nice nimetlerin kapısı açılmış, büyük bir mevkiye erişmişti.

Fatma ise evlat acısıyla geçen senelerin ardından yeniden anne olmanın verdiği neşe içerisindeydi. Hünkarı tarafından Hasan ismi verilen oğluyla ve dahi incisi Gevherhan'ıyla günlerini geçiriyor böyle huzur buluyordu.

Mahfiruz da her iki rakibesi denli mutlu olup o da bir kez daha analık duygusunu tatmasıyla tatlı bir asudelikteydi. Henüz lohusaydı. Yirmi gün kadar evvel Bayezid'ını doğurmuş ve bu doğumla da kocası Sultan Ahmed tarafından türlü hediyelere boğulmuştu.

Evvela altın işlemeli kaftanlar, sağlam kunduralar, elmaslarla zümrütlerle işlenmiş hotozlar vermişti karısına hünkar. Bunun yanısıra Prens Alkas da kızı adına asil ırktan atlar, sandıklar dolusu armağanlar ve dahi Çerkes topraklarından kendi soyundan gelme insanlar göndermişti. Bunlar ise hep Sultan Ahmed'in müsaadesiyle olmuştu. Hep onun rızasıyla...

...

***

" Müsaade buyurun ablacığım, elinizi öpeyim. "

Allar içindeydi Şahincan. Öyle ki gelin oluyordu o. Ablası Mahfiruz'un doğum yapması münasebetiyle Çerkes diyarından ta saraya dek gelen akrabalarının da burada olmasıyla Abaza Mehmed Paşa ile evlilikleri vuku bulmuştu. İşte şimdi de şükranlarına sunmak için yatağında kurulmuş gülümseyerek ona bakmakta olan ablasının elini öpmek adına müsaade istemişti.

" Şahincan'ım... Çok güzel olmuşsun. Tıpkı periler misali... "

" Her şey sizin sayenizde sultan ablam. Siz bana bunca lütufta bulunmasaydınız hiç buralarda olabilir miydim ben ? "

Şendi Şahincan. Ablasının misk kokulu elini öpmüş ve saygı gereği karşısında eğilmişti.

" Sen benim canımsın, kardeşimsin. Senin saadetin benim saadetimdir. Gayrı seni hep böyle mesut görmek isterim Şahincan.  "

O an yatağının ayakucunda ellerini karnı hizasında birleştirerek durmakta olan nedimesi Mürgüşah'a bir kaş göz işareti yapmıştı, Mahfiruz. Evvelden anlaştıkları belliydi ki, Mürgüşah başıyla sultanını onaylayıp az ötede bir küçük sandık içinde duran yakut kolye ile küpeleri getirmiş ve Şahincan Hatun'a saygıyla uzatmıştı.

" Sana düğün hediyemdir kardeşim. Dilerim hep iyi günlerde kullanmak nasip olur. "

" Ablacığım. "

Gidip bir kez daha ablasına sarılmıştı, Şahincan. Akabinde de odada bulunan yoldaşları Mürgüşah ve İnci Hatunlarla helalleşip taşlıktaki eğlenceye katılmak için aşağıya inmişti.

Doğrusu hüzünlenmişti Mahfiruz Haseki. Kardeşini böylesi uğurlamak, onun gelini oluşunu görmek bir abla hassasiyetiyle onu duygusal alemde farklı bir tesir altına almıştı.

Lakin sevinmeliydi. Neticede Şahincan evlenmiş olsa bile payitahttan uzak bir yere gitmeyecekti. Öyle ki zevcisi Mehmed Paşa, Kaptanı Derya Halil Paşa'nın emri altında bulunan derya beylerinden biriydi. Hal böyle iken Şahincan sıklıkla hareme gelebilir ve dahi nasıl ki Osman'a ve Hanzade'ye dayelik ettiyse pekala Bayezid'a da bakabilirdi.

ÇERKES SULTAN : MAHFİRUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin