BEDELKonak'tan herkes çıkıp gitmişti. Hükümsüzler giderken Berfin'i de zorla götürmüşlerdi. Efe kollarımı hızla bıraktığında yere düştüm oturdum sakince. Dizlerimi kendime çekip kafamı dizlerimin üstüne koydum.
Murat ağabeyim, Cihan ağabeyimin yanına gidip yakasından tutarak ayağa kaldırıp yumruk yaptığı elini yüzünün ortasına geçirdi."Nasıl yaptın lan bunu ?! Nasıl yaptın lan ?!" Murat abim deliye dönmüş gibiydi. Berzan abimin yanlarına gidip ayıracağını düşünürken, Cihan abimin burnunun dibine gidip yüzüne tükürdü.
"Sikeyim senin yapacağın işi. Senin sevdan yüzünden kız kardeşine göz bebeğimize kıydın lan sen !"Efe kalbini tutan babamın yanına gidip arkadaki sandalyeye oturttu.
Murat abim Cihan abimin yüzüne okkalı bir tokat savurdu. "Sen var ya seni komalık etmediğime dua et! Allah belanı versin senin!"
Murat abim yanıma gelip oturduğum yerden kucağıma alarak odama çıkan merdivenleri çıktığında Berzan abim son kez konuştu. "Kız kardeşini feda ettiğin sevdanla mutluluklar sana Cihan!" dedi ve Mizgin yengemin kolundan tutarak arkamızdan geldiler.
Murat abim beni odama soktuğunda olanları idrak edip ağlamaya başlamıştım. Yatağa oturttu beni abim yanıma gelip oturduğunda kolunun altına alarak sarıldı bana. "A...abi ben korkuyorum."
Abimin beline sarıldığımda odaya giren yengem ve Berzan abimi hissediyordum.
"Ç..çok korkuyorum ben!"
Dedim inlercesine, sarıldığım yerden çıkıp Berzan abime baktım bir umut."Ben evlenmek istemiyorum abi." Berzan abimin dolan gözlerini kaçırmıştı, Mizgin yengeme baktığımda benden farkı yoktu.
"Abi vermeyin beni o adama!"Kimse ağzını açmıyordu. Babam geldi aklıma babam beni vermezdi ki, veremezdi değil mi ?
Ağlayan gözlerimi silip seslice burnumu çektim. Yengem ve abimin arasından hızla geçerek konağın bahçesine indim. Efe ve yanında duran babama gittiğimde Cihan abim gözlerime bakarak ağlıyordu.
Koşarak merdivenlerden indim. Babamın yanına gidip tam karşısında durup sertçe ayaklarımın üstünde diz çöktüm."Ba...babam verme beni o adama!"
Babam kafasını eğdiği yerden kaldıramıyordu.
"Baba kıyma bana!""Baba n...nolur verme baba lütfen!"
Diz çöktüğüm yerde hıçkırarak ağlıyordum. "Baba lütfen baba! Kıyma bana!"
Babam kafasını kaldırıp bana baktığında gözlerinden akan yaşları hızla sildi. Ağladığını kimse bilsin istemiyordu.
"Karar verildi artık!" dedi.Beynimden vurulmuş gibi gözlerine baktığımda "Baba!" diye bağırdım.
Avuç içlerimi mermere bastırdığımda kendimden geçmiş bir şekilde sarsıla sarsıla ağlıyordum.Hayır. Karşı çıkacaktım. Dilem'dim ben. Ben kurban değildim. Olamazdım. Ayağa kalkan babam ile ayağa hızla kalkıp babamın belindeki emektar silahı alıp tetiği çekip namluyu şakağıma dayadım. Berzan abim ve Murat abim koşarak yanıma gelmişler bana bırakmamı söylercesine bağırıyorlardı.
Babam hiç bir şey demeden sadece yüzüme bakıyordu. Kelimlerimi dişlerimle sivriltip babamın yüzüne bakarak bağırdım.
"Eğer beni verirsen kendimi vururum baba!" Babamın titreyen göz bebeğini umursamadım, benim hayatım avuçlarımdan kaymak üzereydi. Buradaki herkes biliyordu ki Hükümsüz konağına girdiğimde yaşayan ölüden farkım kalmayacaktı. Mirhan Hükümsüz beni asla karısı olarak görmeyecek beni hor görecek belki bana vuracak belki de üstüne sevdasını kuma olarak getirecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖNÜL ŞİFASI
General FictionMirhan ağa kaşlarını kaldırarak karısının saçını okşayarak kulak arkasına aldı. Karısının öpmekten şişen dudaklarına alayla sırıtıp burnunu çenesinin hizasından boynuna getirdi, karısını soludu uzun uzun. Ve dudaklarını pürüzsüz boyna bastırdığında...