24.Bölüm:"DİLEMMA."

6.3K 229 10
                                    





 İyi okumalar dilerim. Ramazanınız Mübarek olsun. Yorumlarınızı bekliyor olacağım. Serinin ikinci kitabı olan İNTİKAM'I okumayı ihmal etmeyin. İrtibata geçmek için mesaj kutumu ve instagram hesabım olan nasuende kullanabilirsiniz. 


Dilemma: İkilem. 


***




Uyandım. Dümdüz bir şekilde durduk yere açtım gözlerimi. Kolumun üstüne yattığım için uyuşan kolumun ağrısını hisseder hissetmez elimi kafamın altından kurtarıp yana doğru uzattım. Elimin Mirhan'a değmesini beklerken boş çarşafa değmesiyle şaşırarak doğrularak yan tarafıma baktım. Boştu. Yakın bir boşluk değildi. Yattığı taraf soğuktu. Banyoda olduğunu düşünerek su sesi duymak ümidiyle yatağın başlığına sırtımı yaslayıp kafamı banyo tarafına çevirdim. Biraz bekleyip banyodan ses duyamayınca aşağıya inmeye karar verdim. 

Yataktan çıkarak nevresimi ve yorganı düzelterek banyoya girdin kısaca yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçalayarak aşağıya inmek için merdivenlere yöneldim. Merdivenleri inerken banyoda bulduğum tokayla saçlarımı toplayınca ensemde hissettiğim bandajlar dişlerimi sıkmamı sağlamıştı. Sırtımda hafif bir sızı vardı bu yüzden merdivenleri eskisi kadar hızlı inemiyordum. Merdivenleri inmeyi bitirince biraz duraklayarak sırtımı hafifçe esnettim, mutfağa doğru döndüğümde mutfak kapısının eşiğine dayanıp beni seyreden Mihran'ı görünce hafifçe irkilmeden edemedim. Göz göze geldik. Bir süre böyle ikimizde durduk bir şey söylemedik. 

Yanına doğru yavaşça yürümeye başladım zorlanıyordu merdivenler canımı yakmıştı, yüzümü saklayamadan buruşturdum. Sırtını yasladığı yerden ayrılarak yanıma gelerek beni tek bir hamlede kucağına aldı. Çok hızlıydı fakat çok da nazikti. Sırtımın altında kalan kolu canımı hiç yakmıyordu. "Başka bir yere mi taşınsak ?" diye sorduğunda mutfağa çoktan girmiştik beni mutfak sandalyesine oturttu. "Bu evi seviyorum." dedim. Bu evi gerçekten seviyordum. Yanımdan ayrılmadan ayak ucumda diz çökerek ellerimi ellerinin arasına aldı. "Ben de seni seviyorum." 

Göz gözeyken gülümsemeden edemedim. Ellerimi bir süre okşadıktan sonra ayağa kalktı. "Beklediğimden erken uyandın, kahvaltıyı odaya çıkartmayı düşünüyordum." 

İstemsizce güldüm, "Sen mi hazırladın ?"

"Sesinin tınısından inanmadığını seziyorum." belini tezgaha yaslayarak bana döndü. "Fırındaki poğaçalara kadar inanıyordum." gözlerimle fırını işaret ettiğinde gülümseyerek yüzüme baktı. Gülümsediğinde kısılan gözleri çok güzeldi. Üstüne giydiği beyaz kısa kollu tişörtten açıkta kalan pazıları gözüküyordu. 

"Bazı şeyler hariç haklısın ben hazırlamadım." 

"Ne gibi şeyler ?" 

Kısaca düşündü. "Yumurtaları haşladım, salatalık soydum ve Hanım ablayı evinden almaya gittim." 

Hanım abla bu evde kaldığımızda bize yemek yapmaya gelen kadın olmalıydı şahsen tanışma fırsatım hiç olmamıştı. Gülümsedim, "Bunları ne ara yaptın ? Saat kaç ki ?" 

Gri eşofman altının cebindeki telefonunu alarak saate baktı, "12.35" 

Şaşkınlıkla gözlerimi açtım, "Baya uyumuşum." diye mırıldandım kendi kendime. Mirhan gülümserken fırının piştiğini haber veren zil sesi çalmıştı, Mirhan direk eğilerek fırındaki tepsiyi çıkartarak masanın üstüne bıraktı. "Çok güzel olmuş." dedim, gerçekten çok güzel gözüküyor ve çok güzel kokuyorlardı. Masada dikkat etmediğim daha bir sürü kahvaltılık daha vardı. Mirhan bana sallama çay yaparken kendine filtre kahve koyuyordu. Oturur oturmaz sıcak poğaçalardan birisini önümdeki tabağa bıraktı. "Ye hadi." derken kendisi kahve içiyordu.

GÖNÜL ŞİFASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin