8. Bölüm: "HUZUR."

15.7K 388 15
                                    


Ağa serisi ikinci kitabım İNTİKAM ilk bölümüyle yayında
Çok farklı bir konusu var, beni çok heyecanladırıyor.

Haftada iki bölüm atmayı düşünüyorum, ve +18 uyarısı yapayım ;))))

Mirhan ve Dilem çifti hakkında ne düşünüyorsunuz ?

Ve Narin sizce onun rolü ne olacak ?

HUZUR


Kıpırdamadan yattığım için tutulan bedenimi hafifçe kıpırdandırdım. Yanımdaki sıcak bedene çıplak tenim değdikçe içim ürperiyor dün gecenin görüntüleri zihnime düşüyordu. Yüzümün kızardığını biliyordum. Kafamı soktuğum boyun girintisinden istemeyerek de olsa çıkardım. Bacak aramdaki malum sızı hareketlerimi sınırlıyordu. Gözlerimi açıp uyuyan adamın yüzünde gezdirdiğimde kaşlarını ilk defa çatık halde görmemiştim. Şaşırdım. Avuç içim uyuştu yüzüne dokunmak için yapamadım. Düzenli soluk alışverişi kendimi cesaretlendirmişti. Karnımı saran elinden kurtulmak için küçük bir savaş verdim. İçimden söyleniyordum.

Kolunu çekip kalktığımda bacak arama giren ağrıya rağmen çarşafa çıplak bedenimi sardım ve jakuzinin tam yanındaki banyoya gittim. Kapıyı açıp içeriye girdiğimde beş numaralı otellerden bile daha lüks olan banyoya şaşırarak baktım. Çok güzeldi. Bu ev tamamen çok güzeldi. Bir iç mimarın elinin değdiği çok belliydi. Dağılan saçlarımı umursamadan kendimi duşa attım. Sıcak suyu açtığımda gevşeyen bedenim ve bacak aramda artan sızıyı umursamadım. Dudaklarımda çarpık bir gülümseme vardı.

Fakat utancım gülümsememin önüne geçti ve onu yendi. Yüzümü buruşturarak kafamı olumsuz anlamda sallayarak kafamdan çıkmalarını istedim. Dün ağzıma hiç bir lokma koymamıştım ve şu an çok açtım.
Duşta onun şampuanını kullandım. Hem saçlarıma hemde vücuduma sürdüğümde okyanus kokusu tenimi delip geçmişti. Kalbim sıkışıyordu. Duştan çıktığımda kafamı olumsuz anlamda salladım benim burda giysim yoktu kahretsin ki. Onun giysilerinden birisini giyecektim. Sessiz adımlarla giyinme odasına girdiğimde rahatlamıştım. Dolabını açıp içinden beyaz gömlek çıkarttım. Altıma iç çamaşırı niyetine onun paketi açılmamış  çamaşırlarından birisini giydim. Mecbur giyecektim. Altıma giymek için eşofman tarzı bir şey arıyordum ama hepsi benim nerdeyse iki katım boyutundaydı. Üstüme bulduğum beyaz kısa kollusunu giydim ve onun üstüne de beyaz gömleği giydim. Yapacak bir şey yoktu odaya bu halde gidip sütyenimi alıp giyemezdim. Üstüme giydiğim beyaz gömleği dizlerimin tam üstünde bitiyordu. Kolları aşırı boldu kollarını kıvırmıştım. Aynadaki aksime baktığımda dudaklarımı ısırdım.
Patronun metresi gibiydim.
Kendi kendime sızlanarak güldüm.
"Cidden farklı birisi şu halimi görse beni metres sanar."
Sonra alnıma sertçe geçirdim. "Ne diyorum ben ya!"

Hala uyanmamış mıydı acaba ? Diyerek odaya geri döndüğümde uyuduğunu görünce dudaklarımı büzdüm. Yerdeki eşyaları toplayıp hemen yok ettim. Gözlerimi kapatarak toplamıştım yoksa baktıkça utançtan yerin dibine girerdim.
Yerden aldığım sütyeni giydiğimde içimdeki beni daraltan beyaz koşa kolluyu çıkartarak aşağı kata indim. Ev oldukla güzel döşenmişti.

L koltuk karşısında duvarı komple kaplayan televizyon ile ağzım beş karış açıldı. Daha önce gördüğüm tüm televizyonları toplasam bir tane bu etmezdi. Amerikan mutfağına girdiğimde buz dolabı bom boştu. Biraz daha bir şeyler yemezsem bayılacaktım. Banyoda bulduğum paketi açılmamış diş fırçasıyla dişlerimi ve dudaklarımı fırçalamak daha çok acıktırmıştı.
Gri mat renkteki dolapları kurcaladım ama hiç bir şey yoktu. Oflayarak kendimi koltuğun üstüne attığımda telefonlarımız orta sehpanın üstünde duruyordu. Telefonumu alıp direk sessize aldım ve internetimi açtım. Arkadaş gruplarımdan bir sürü mesaj gelmişti. İçlerinden en ilgimi çeken ise İtalya'da kaldığım sürede edindiğim arkadaşlarımdan gelen mesajlardı.
Efe ve ben üniversitenin son iki yılını İtalya'da tamamlamıştık ve orada edindiğim bir sürü arkadaşım vardı ve aralarında orada yaşayan Türklerde vardı. Grupa tıkladığımda gülmeden edemedim. 
Efe ve Isabelle bir konu hakkında tartışıyorlardı. Hepimiz İtalyanca bildiğimiz için konuşma dilide öyledeydi. Araya Efe unuttuğu bazı kelimeleri İngilizce şeklinde yazıyordu bu da Isabelle'yi sinirlendirmişti.

GÖNÜL ŞİFASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin