+18 uyarısı yapalım ve şu dip notu da geçeyim: cinsellik doğanın kanunudur!
bu yüzden yorumlarda iğrenç işte bunları nasıl yazıyorsunuz çocuklar da okuyor... gibi saçmalıkları kurmazsanız sevinirim.Zaten pata küte yazdığımız bir şey değil okumak istemeyen sayfa atlasın, ne diyelim ;)
Bu arada nasıl gidiyor?
Beğeniyor musunuz ?
Bu arada bu +18 sahnelerini nasıl yazmamı istersiniz :
1) açık açık mı yani detay vererek mi ?
2) üstünkörü mü ?
ZEHRİN ŞİFASI
Yatıyordum ama uyumuyordum. Gitmişti hiç bir şey söylemeden gitmişti. Söylediklerim pişmanlık olup çığ gibi üstüme düşmüştü. Sabah olmak üzereydi. Gelmemesine açıkçası sevinmiştim çünkü gelse yüzüne asla bakamazdım. Umudum yoktu fakat kalkıp savaşmadan vazgeçmek istemiyordum. Pişmanlık en korktuğum duyguydu ve zamanında aklıma gelince pişman olmak keşke yapsaydım demek istemiyordum. Gider gitmez üstüme bulduğum eşofmanlardan bir tanesini giymiştim. Üstümde beyaz kısa kolluya umursamadan terleyen avuç içlerimi sildim. Ayağıma çorap giydim ve beyaz spor ayakkabılarımı giydim. Kulağıma kulaklıklarımı takıp en sevdiğim playliste basıp dinlemeye başladım. Elime romanımı alıp terasa çıktım. Üşüyeceğimi düşünerek hırka giymiştim. Saat sabahın 5.00'i olduğu için hala herkes uyuyordu ve ses çıkarmamaya çok özen gösteriyordum. Terasa çıkıp divana oturup dizlerimi kendime çekip bir süre şarkı dinleyerek Midyat manzarasını izledim. Kulağımda Model - Sen ona aşıksın. Çalıyordu. Saçlarımı sertçe karıştırdım.
Mirhan Narin'e aşıktı. Ve ben fazlalıktım. Bu savaşta kazanan ben olmayacaktım bunu biliyordum. Karar verdim ikisinin arasına girmeyecektim. Eğer çok istiyorsa kuma getirebilirdi üstüme. İkisinin mutlu evliliğini izlerdim, çocuklarına bakardım. Ama asla ve asla çabalamayacaktım karar verdim. Çünkü kötü kadın olmak istemiyordum. Zaten Mirhan'ı da sevmiyordum bu yüzden aklına giremezdim. Kalbine hiç bahsetmiyordum.
Belki beni boşardı zamanla.
Acırlar mıydı bana ? Kesin acırlardı.Sevmeyi denedim, afalladım!
Bende bıraktım.
Onlar birbirlerini sevsinler. Aldığım nefes canımı acıtmıştı. Canıma kıyar mıydım ?
Bilmiyordum. Buna kesin bir cevabım yoktu. Belki her şeyi göze alırsam, mutlulukları canımı acıtırsa yapabilirdim. Ama kimsenin canını acıtmadan kimseye vicdan azabı yüklemeden yapardım. Akan göz yaşlarımı umursamadım ve şarkının sesini arttırdım.Ben hiç bir zaman vazgeçilmeyen olmamıştım. Hiç bir zaman kaybedilmekten korkan olmamıştım.
Ayağa kalkıp merdivenlerden inmeye başladım. Kitabı yatağımın üstüne fırlatıp çıkmıştım. Yürümem lazımdı yoksa haykıra haykıra ağlayacaktım. Konak'ta olan korumaları umursamadan kapıdan çıktığım gibi Yıkılmaz konağının yolunu tuttum. Arabama binip hız yapmak istiyordum. Bizim Konak'ta bu saatte korumalar olmazdı. Adam değişimi olduğu için bir on dakikalık boşluk olurdu ve ben o on dakikalık boşlukta hep kaçardım.Tahmin ettiğim gibi olmuştu. Arabamın yanına geldiğinde kimse yoktu kapısı açık olan arabaya binip üstündeki anahtarla çalıştırdım. Sokakta olmama rağmen hıza bastım. Ana yola kısa sürede çıktığımda hıza bastıkça basıyordum. Radyoyu açıp telefonumu bağladım ve playlistimden hareketli bir şarkı açtım. Yoksa ağlamaktan bayılacaktım. Araba emniyet kemerini bağlamadığım için uyarı verip duruyordu. Hızımı azaltıp kemeri taktım. Biraz uzaklaşmam gerekiyordu. Kafam atmıştı yine. En son kafam attığında Efe'nin arabasıyla Ruha'ya kadar gidip geri dönmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖNÜL ŞİFASI
General FictionMirhan ağa kaşlarını kaldırarak karısının saçını okşayarak kulak arkasına aldı. Karısının öpmekten şişen dudaklarına alayla sırıtıp burnunu çenesinin hizasından boynuna getirdi, karısını soludu uzun uzun. Ve dudaklarını pürüzsüz boyna bastırdığında...