Selam....
iki gün üst üste bölüm mü ? Patron çıldırdı...Güzel bir bölüm oldu umarım beğenirsiniz...
İntikam kitabımı okuyanlar bölümde geçen iki kilit ismi tanıyacaktır, kitabı okumayanlar okusun yoksa oturmaz...
Gecenin sırtında konağa dönüp neredesin sorularını es geçerek odama çıktım. Acıkmıştım ama yemek yemek istemiyordum. Sabahın ayazı çarpmış olmalı ki, burnumu akıyor ve hafiften boğazlarım yanıyordu yere oturduğum için kirlenen üstümü değiştirdim saçlarımı tepemde dağınık topuz yapıp mutfağa indim. Keyfim yoktu keyfi olmadığında kendisini yemeğe vuran tiplerdendim. Ayşe abla ve Hümüş izinliydi, düğün hazırlıkları için köylerine gitmişlerdi. Mutfağa indiğimde Mizgin yengemi dünkü kalan kurabiyeleri yerken görmüştüm. Tuttuğu karnına dişlerimi sıkarak baktım. Buzdolabını açıp ne yemek istiyorsam onu çıkartarak kendime karman çorman bir şey hazırlayıp yemeye başladım.
Mizgin yengem konuşmak ister gibi bakıyordu, gözlerine baktım "Ne oldu yenge ?"
Ağzındaki kurabiyeyi yuttu. "Bir sorun mu var Dilem ?"
Kızarmış ekmeğine çilek reçeli sürüp ısırdım. "Sorun hep var yenge."
Oturduğu yerden kalkarak sandalyesini yakınıma çekti. "Ne oldu ?"Bardağıma koyduğum limonatayı içip yenisini doldurdum. "Narin canımı sıktı." Narin olayını biliyordu anlatmıştım. Mizgin yengem sinirlendi. "Ayşe'nin çağıracağını bilsem engel olurdum bilmiyordum Dilem. Bana da sürpriz oldu."
Ayşe abla bilmesine rağmen olayları anlatmama rağmen çağırmıştı. Kafamı salladım. "Ben insanlar üzülmesin kırılmasın diye kendimi yırtıyorum ama insanların beni taktığı yok. Bundan sonra herkes ayağını denk alsın, kimseye acımayacağım bu saatten sonra." Doldurduğum limonatayı elime alıp odama çıktım.Cebimde titreyen telefonumu merdivenleri çıkarken çıkarttığında Mirhan'ın aradığını görmem sinirlendirmişti. Aramayı meşgule aldım. Konuşmak istemiyordum. Kimseyle.
Odama çıkıp camın yanındaki tekli koltuğa oturup kitap okudum, bu akşam gidecektim. Hükümsüz konağına. Sürem dolmuştu Yaman beni gelip alacaktı mesaj atmıştı. Kitabımı iki saat boyunca okuduktan sonra valizimi hazırladım, akşam yemeğine kalıp masada herkese hesap vermek zorunda kalmak istemiyordum.
Yaman'a mesaj atıp beni hemen alması gerektiğini söyledim. O da yarım saate gelirim demişti. Valizi hazırlayıp üstümü değiştirdim. Üstüme şifon krem rengi bluz altına da siyah kumaş pantolon giymiştim. Saçlarımı sıkıca at kuyruğu şeklinde topladım.Yaman gelince mesaj atmış aşağıya inmiştim. Mizgin yengeme çıkarken ben gidiyorum diyip konağın kapısını çekip çıktım. Kimseyle muhattap olmak istemiyordum. Herkese sinirliydim.
Yaman'ın arabasını konağın yakınlarında görüp bindim. Kısa bir sohbet edip konağa gelmeyi bekledim. Konağa gelince Yaman valizimi alıp ilerledi ben ise kol çantamdan çalan telefonumu aramaya başladım. Çalan telefonumu bulamayınca odaya çıktıktan sonra bakmaya karar verdim. Yaman'ın söylediğine göre Gül Xanım, Afrin, Roza ve Berfin dağ evine gitmişlerdi. Bu yüzden Konak sessizdi. İşime gelirdi.
Yaman'a teşekkür edip merdivenleri çıkarak odaya girdim. Valizdeki tüm giysileri makineye atıp yıkadım. Üstümdeki kıyafetlerden kurutulup daha rahat kıyafetler giyindim. Yorgun hissediyordum bu odaya girer girmez üstüme bir yük binmişti sanki. Yatağa oturup bugün başladığım yarıladığım kitaba devam ettim. Kitabı okudukça yer yer kendimi tutamayarak ağladım yer yer hafif tebessümle okudum. Kitap çok naif bir aşkı ele alıyordu.
Kitap bitince üzülmüştüm çünkü sonu sandığım gibi bitmemiş aklımdaki hiç bir soru işareti kaybolmamıştı. Yorgun hissederek ve gözlerimi dindirmek amacıyla yatağa girip uyumaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖNÜL ŞİFASI
General FictionMirhan ağa kaşlarını kaldırarak karısının saçını okşayarak kulak arkasına aldı. Karısının öpmekten şişen dudaklarına alayla sırıtıp burnunu çenesinin hizasından boynuna getirdi, karısını soludu uzun uzun. Ve dudaklarını pürüzsüz boyna bastırdığında...