29.Bölüm | Gözlerini Öpen Oğlan Çocuğu Büyüdü, Sol Gözü Seğiren Adama Dönüştü

1.1K 37 141
                                    

Varsay ki elleri iki yanında,
Seni sıkıca tutuyor.
Desem ki dudakları gözlerine değiyor.
Sana can geliyor,
Varsay ki seni gerçekten seviyor.
Gözlerin titriyor.
Desem ki tüm çaban bunun için,
Bundan çöpün kenarına birikmiş maskelerin,
Ve bundan uykuyla tanışmamış gözlerin,
Varsay kızım varsay
Çaban karşındakinin sol gözü ise,
Sevgi onu seğirten yegâne kuvvettir.

Desem ki sevgin yalan,
Altı boş, sallanıyor,
Korkun ise en az benim kadar gerçek,
Sana gülümsüyor.
Varsay ki gözleri var kan çanağı,
Dudakları var cadınınki kadar kuru
Ve elleri var seni boğmak için,
Hemen yanında hissediyor.
Varsay kızım varsay
Sevgin karşındakinin kabalığıysa,
Korku ona hükmeden yegâne kuvvettir.

***

Eninde sonunda yaşanan bundan farklı bir sonuç doğurmuyordu. Birisi saçlarıma zorla toka esaretini bağlamaya çalıştığında, kaçmaya çalışırken ayaklarım yorulduğunda kendimi bu sıcacık evin pahalı zeminindeki kürkün üstünde buluyordum. Hava kötü anılarıma ev sahipliği yapan ormanın ortasındaki beyaz karları yağdırmıyordu şehrin üstüne ama bulutların yaşı çoktan sırılsıklam etmişti insanları. Sırf Tanrı'nın semâsında özgürce uçabilmek için kanatlarını kesmek zorunda bırakılan bir kuş kadar anlamsız, boyutu kadar küçük bir masalın en can alıcı sahnesinde gözlerim kapanmıştı.

Altımda pijama şort, üstümde ise onun takımı olan rahat gömlek vardı. Batuhan mutfağa geçmeden önce ince omuzlarımın üstüne beyaz bir havlu ve bir kadına ait olduğu anlaşılan tarak bıraktı. Oysa ben, tarağı saçlarımın arasına sokup vücudumda en değer verdiğim tellere bakım yapamayacak kadar kesilmiştim güçten. Hayatım birileri tarafından kasıtlı olarak tepetaklak edilirken ne yaparsam yapayım kuleyi dik tutamıyordum, hep bir yerlerden patlak veriyordu ucuz tuğlalar.

Başımdaki ağrı yemek yemediğim sürece şiddetlenecek gibi duruyordu. Ölü sokağın bütün ısırgan karıncaları şakaklarımın olduğu bölgeyi istila etmiş, ayaklarının baskısıyla orayı ezip duruyordu. İlaç içmek istiyordum ama bunu dışımdan belirtemeyecek kadar yorgun ve gözlerimi hemen önümdeki devasa vahşet tablosundan ayıramayacak kadar odaklıydım. Kaderimi çizen Tanrı bu pahalı tablonun sahibiydi sanki, belki peşimden gelir de beni düşmek üzere olduğum bu bataktan kurtarır diye beklediğim aslan yağmurda yuvasının altına girip güneş çıkınca boynuma yapışıyordu.

Hiç böyle hissettiğimi hatırlamıyordum. Korku dört bir yanımı sarmalayan karanlık bir hayalet gölgesi gibiydi, çarşafımı üstümden çekip rahat nefes almak istediğim her an parlak gözleri yansıyordu karşımdaki kirli aynaya. Bu sefer farklıydı, yaptığım ilk hatada, çiğnediğim ilk kuralda bana o şekilde yabani bakacağını öğrenmiş ve bu bilgi arkama bakmadan kaçmama sebep olmuştu. Onu defalarca kaşlarını çatmış, kara gözlerini kısmış, dudaklarını birbirine mıhlayarak karşısındaki kişiye olan nefretini içindeki kin kazanının altını harlarken gördüm. Bir kere değil, iki kere değil, defalarca gördüm. Ama yine de aynı bakışlara maruz kaldığımda şahit olmak ve olayı yaşamak arasında dağlar kadar fark olduğunu anlamıştım.

Zangır zangır titriyordu vücudum. Havanın soğukluğundan değil ama, aksine pahalı fayansların altındaki ince borulardan geçen sıcacık suların kürkü ısıtmasına bakılırsa bu yerden ısıtma sistemine sahip evde üşümek akıl kârı değildi. Vücudumun titremesi akıl sır erdiremediğim, henüz kendime bile itiraf edemediğim ama ara sıra başını sinsice çıkarıp gözlerini dalgın gözlerimle buluşturan tilkinin ciğeri gibi bildiği bir sebepten çıkageliyordu.

Mutfaktan çıkıp pamuktan üretilmiş sıcacık lacivert terliklerini zeminin üzerinde gezdirerek yanıma geldi. Elinde tuttuğu siyah tepsinin köşeleri altın sarısı kaplamaydı, tepsiye kısaca göz attığımda ismini hatırlamak için büyükşehirde sürdüğüm hayatımı düşünmem gereken yemeklerle karşılaştım. Oturduğum yerden bakılsa bile Batuhan'ın bir tepsiye, içindeki yemeklere bu kadar özen göstermeyeceği anlaşılırdı. Kim bilir geleceğimi anladığında kaç hizmetliyi kapı dışarı etti, kaç anne erken döndü çocuğunun yanına...

Palmira'nın Direnişi (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin