3.Bölüm | Antika Koltuğa Sinmiş Unutulmayan İsimler

3.7K 166 45
                                    

3.Bölüm | Antika Koltuğa Sinmiş Unutulmayan İsimler

***

"Canın yandı mı?"

Baran beni tutan kollarını geri çekmiş, ilk başta korkan fakat daha sonra korkunun getirdiği o hazza kendini kaptıran yüzüme bakarak endişeyle soruyordu. "Hayır," dedikten sonra kocaman gülümseyerek "Hatta bayıldım!" diye neşelendim. Benim için endişelenmesinden rahatsızlık duyarak, "Bundan sonra favori hobim pencereden atlamak olacak." deyip kıkırdayınca o da bu hâlime hafifçe gülmüştü fakat yine de ciddi ses tonunu kullanarak beni uyarmayı ihmâl etmedi:
"Bunu ben olmadan yapmayacaksın ufaklık."

Elbette yapmayacağım çünkü senden uzun bir tanıdık henüz hayatımda yok inatçı keçi.

Zaten böyle bir şeye o olmadan cesaret edemeyeceğimi bildiğim için başımı olumlu anlamda salladım. Eğer sallamasaydım iki saat söz vermemi isteyeceğinden adım gibi emindim, bir şeyden emin olmadan peşini bırakmama gibi bir huyu vardı. Hele ki konu ben olduğumda her zaman çok titiz davranırdı. Yani... en azından küçükken öyle yapardı.

O önden, ben arkasından bahçeden çıktık. Anneannemin bu bahçeye yazın heyecanla bir şeyler ekip diktiğini hatırlardım. Hatta olan minik domatesleri veya salatalıkları kimse görmeden hemen koparıp yerdim. Baran'ı sinirlendirip peşimde koşturmaktan hoşlandığım için beni her kovalayışında diktiği fidanları yanlışlıkla ezer, yine de anneannem ben küçük olduğum için bana değil de Baran'a kızardı. Zaten Baran da her seferinde ben ezdiğim hâlde kendisinin ezdiğini söylerdi. Anneannem klasik azarını çektikten sonra ise Baran omzunun üstünden bana bakarak göz kırpardı. Nasıl bir kelebeğin kanat çırpışı bazı yerlerde fırtınaya sebep oluyorsa, Baran'ın göz kırpışı da çok hikâye başlatıp çok hikâye bitiriyordu.

Arabaların tek tük geçtiği sokaktan karşıya geçince onun beni tehlikeye atmayacağını bilsem de içimdeki şüpheyi belirtmek istedim: "Eğer annem öğrenirse onun arkasından iş çevirmeme kızar Baran."

"Öğrenmeyecek," dedi Baran kader defteri ellerinin arasına verilmiş gibi bir kendinden eminlikle konuşarak. "Öğrense bile kızmaz, ben hallederim."

Ah, tabii ki hallederdi. Ben de zaten bunu demesini bekliyordum, beni tasdiklediğinde endişem geçiyordu ve ona daha rahat hareket edebiliyordum..

"Bu sabah için kızgın olup olmadığını öğrenmek istiyorum."

Yüzüne bakmaya çalıştığımda soldan geçen arabalara dönük olduğu için amacıma ulaşamadan tekrar önüme döndüm. Kızgınlığımın tek bir davranışa bağlı olduğunu sanıyordu, oysa benimle biraz zaman geçirse kafayı sıyırdığımı düşünüp hayatından şutlardı, aynı altı yıl önce yaptığı gibi.

Kızgındım ancak dilim yalan söylemeye alışıktı, aynı zamanda dün gece ikimiz de bir söz vermiştik. Sahte bir peri masalında yer alan iki yalancı karakterlerdik.

"Değilim," dedim yanımda olmasından memnun bir tavırla. Varlığına hâlâ alışmaya çalışıyordum, ruhumun önceden olduğu yer hâlâ sızlıyordu.

Beni karşı kaldırıma yönlendirince arabaları kontrol etmek yerine hemen yola atıldım. Fakat o sırada araba geçtiği için Baran bir anda olması gerektiğinden daha fazla kuvvet uygulayarak sıkıca bileğimi kavradı ve beni kendisine doğru çekti. Bunu aniden gelişen bir refleksle yaptığını bilsem de canımın acıdığını inkâr edemezdim. "Önüne baksana Vera," dedikten sonra hızla geçen arabaya ters ters baktı. Yine de kelimelerinin oku doğrudan beni gösteriyordu. "Kendi kendine yürüyemez misin sen?"

Palmira'nın Direnişi (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin