2.Bölüm | Palmira Kızı

5.5K 213 34
                                    

Tanrının yarattığı sonsuzlukta,
Çoktan sonu gelmiş bir şehirdesin.
Bu şehrin kızı, bu şehre ait olansın.
Yüzüne kederi yerleştirmiş,
Asiliği bir kaban gibi üzerine geçirmişsin.
Kaçmışsın, kaçan olmuşsun.
Kurtulduğunu sanıp daha da tutulmuşsun.

***

Zihnimde altı yılın ağırlığı, kalbimin altında pabucunu dama fırlattığım yalnızlığım vardı. Hiç hissedemediğim huzur parmaklarının arasındaki tozpembe tüyü tenimde dolandırıyor, beni güzel bir rüyanın kurtulamayacağım etkisinde terk ediyordu. Dudaklarımda çarpık bir gülümseme vardı, uzun saçlarım gece esintisinin etkisiyle ağır ağır etrafa uçuşuyordu. Gözümün önüne gelen kahverengi tutamlar bakış açımı daralttığında kendimi bir fotoğraf kamerasından etrafı izleyen bir kameraman gibi hissettim; her şeyin kaydedilmeye değer olduğunu düşünüp kayda alıyordum.

Sabah şen şakrak olan sokağın inşaat temeli çocuklar olurdu; onların ince sesleri havada, ufak ayakları sokakların taşlarında gezinirdi. Valeria Gölünün suyunun gezdiği kuytu sokaklarda oynayan çocukların topları bazen hiç olmaması gereken yerlere düşse de bu çocuklar alışkındı, hiç çekinmeden suya inip toplarını kurtarırlardı. Şimdi ise ayın kuyruğunun bağlı olduğu ipi çekiştiren yaratıcı geceyi sunmuş, çocuklar evlerine kaçışmış ve geriye sessizliğin getirdiği sakinlik kalmıştı. Palmira, aynı bir baykuş gibi gündüz uyuyarak alması gereken enerjiyi almış, hava karardığında gözlerini açmıştı.

En az herkes kadar aynı dertlere sahip olup en az onlar kadar normal olduğumu bilsem de bu şehirde benliğime daha başka bir anlam yüklüyordum. Bana verilen ismin yaratıcısı bile Palmira'nın zarif parmaklarıydı sanki. Kubbesindeki hava ciğerlerim, dokunduğum toprak ayaklarım için yaratılmış gibi hissediyordum. Aitlik ve duyduğum tarifsiz güven tanımadığım insanların bile bana yabancı gelmemesine neden oluyordu. Normalde dolanmaktan korkacağım sokakları, elim Baran'ın eli tarafından kelepçeliyken rahatça dolanıyordum.

Rüzgâr, ellerini saçlarımdan geçirir ve soğuk, tenimde kızarıklıklar bırakırken yanımdan geçen her insanı derin bir anlamla inceliyordum. Bazıları arkadaşlarıyla toplanmış mutlu, bazıları fiziken yalnız fakat zihinlerinde taşıyamadıkları sorunlar kalabalık, belli. Bildiğim tek şey bu insanların sorunlarının sınavlar ya da aileleriyle ettikleri kavga olmadığıydı. Kafaları farklı çalışırdı bu insanların, gözleri farklı bakardı. Benimkisi de öylesine bir bakma ya da eleştirme değildi, bu bizzat benim, henüz on dört yaşındaki genç bir kızın şehirdeki insanları tanıma çabasıydı. Bir zamanlar yabancı hiçbir yüz bulamadığı bu memlekette artık bütün yüzler ondan öteye dönmüştü. Bu, bir kızın boğulacağı okyanusta onu kurtarmasını istediği yunuslarla arkadaşlık etmesine benziyordu. Onların yüzlerine arındırılmış masumiyetimle bakıyor ve onlardan merhamet dileniyordum sanki. İstediğim merhamet bilmediklerimi öğrenmek için sunduğum bir çabanın getirisiydi.

Sokağın köşesinde elindeki beyaz mendili terli ve yer yer siyahlıklar olan alnına dokunduran yetişkin bir erkekle göz göze geldim o an. Biraz sonra, başımı diğer yana çevirdiğim anda onu unutacağımı bilmeme rağmen bu görüntünün kalbime dokunduğunu hissettim. Yetişkinler işten döndüklerini belli eden sabırsız tavırlarla evlerine doğru giderken sırtlarında kendilerinin iki katı araba taşıyan kağıt toplayıcı çocuklar ise hiçbir yere ait değilmiş gibi çöplerin yanından ilerlemeye devam ediyorlardı. İleriden gelen gruba gözlerimi çevirdiğimde hepsinin cinsiyetinin erkek olduğunu anlamış ve kalın sesleriyle ettikleri küfürler eşliğinde yanımızdan geçip gitmişlerdi. Bu normal bir durum olsa bile yanımda Baran varken sebepsizce utandım, gözlerim onun tarafından kelepçelenmiş elime düştü. Ben insanlara öyle çok anlam yükleyip gözümde büyütmeyi bilmezdim, insanları basite indirgeyip hepsinin aynı dertleri olduğunu düşünür, herkesin ortak paydada birleşebileceğine inanırdım. Fakat bu insanları merak ettiğim, onların yüzüne bakarak buzlarını çözmek istediğim bir gerçekti; yine de tüm bu derin bakışlar benim gibi bir insanı yormuştu.

Palmira'nın Direnişi (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin