Bölüm şarkısı, Roy - Sen Herkesten Güzelsin
Geriye dönüş sahnelerinde Vera 8 yaşında, Baran ise 15.
Bazen aralarında yedi yaş olduğunu unutup yorumlarda sorduğunuz oluyor, onun için belirtmek istedim.♡
***
Uyanışım yüzümdeki damarlarda dolanan kana karışmış hissizlikle gerçekleşir sanıyordum, ta ki arkamdaki dingin nefes seslerini duyana dek. Öfkeli olduğunda onunla tartışmak çok kolay çünkü karşısındaki kişinin zaafını bilir, onu tanımıyor olsa bile birkaç saniye vermeniz fikir üretmesi için yeterlidir, bulduğu açığa bastırır ve zaten kabuk tutmamış yara daha da sızlar. Yalnızca birkaç dakikalık tartışma sonucunda saatlerce uyumaya ihtiyaç duyabilirim, ona başkaldırmanın sonuçlarından yalnızca biridir bu.
Keşke nefesin böylesine tanıdık, böylesine hatıra defterine sinmiş sayfa kokusu gibi olmasa Baran, o zaman elimi tutmayı bıraktığında daha çabuk toparlanabilirim.
Hiç uyanmamış gibi hareketsiz kalarak onu kandırmayı deneyebilirdim fakat ne fayda, en sonunda anlayacağını ya da benim daha fazla dayanamayacağımı biliyordum. Zihnimde ne bir rüyanın izine rastladım ne de herhangi mantıklı bir davranış önerisine. Uyanır uyanmaz gözüme dolmayı beklemiş yaşlar kendi yollarını çizmişlerdi, bana kalan kendimde sorgulama hakkı bile bulamadığım Baran'ın kendi yatağında uyumasına izin vermekti.
Buraya hiç gelmemeliydim. Kendimi tanıdığımı iddia ediyor ama onun ufacık bir davranışında yerle eksan olduğumu unutup duruyordum.
Nefesi sıradağların üstüne dizilmiş solgun çiçekkere can verebilecek kadar ferahtı. Ben dün gece topraktan ayırdığı bir papatyaydım ve şimdi yalnızca nefes almasının bile beni dirilteceğine ikna ediyordu. Baran'ın af dilemediği sanılır oysa hayır, bir elin parmağını geçecek kadar dilemiştir, bunu yalnızca herkesin aksine diliyle yapmaz.
Biliyorum, ben konuşmadığım sürece asla sesini duymayacaktım. Kabul olmayacak duaya amin demek istemediğim için yutkundum, eğer şanslıysam sesim titremezdi.
"Onu seviyor musun?"
"Kahvaltı hazır," dedi, bir saniye bile beklemeden, söylemesi gereken tek şey buymuş gibi.
"Eğer masada bir yabancı oturuyorsa, tokum."
"Bir yabancıyı evimin içine kadar sokmuyorum,"
Bu beni gülümsetti. Güç yine elimdeymiş gibi hissettim, titreyen sesime rağmen. Acaba bir yabancı olduğumu ne zaman anlar? Boynuzlarım battığında mı, sırtıma dokunup kesilmiş kanatlarımı hissettiğinde mi yoksa maskem düştüğünde mi?
Yatakta yüzünü görecek şekilde sağıma döndüm. Gözleri ıslak yanaklarıma, yastığın altına koyduğum güçsüz ellerime kaydı. "Bir daha benimle kavga etme," dediğimde sesim yıkılmak üzere olan bir harabe gibiydi. Başkası olsa acır, o ise anladı. "Çünkü bu ölmekten farksız."
Zorlukla doğrulup iki elimin işaret ve baş parmaklarını şakaklarıma bastırdım. İlk alkol içtiğim gün de bu olmuştu, tek fark bu sefer kafam gayet yerindeydi. Sırtını yatak başlığından ayırıp başıma bakmak için omzumu tutacağı sıra kendimi geri çekip "Lütfen Baran," dedim sesimi yükselterek. "Bana dokunma, iyi hissettirmeyecek."
Havadaki eli eşofmanın örttüğü kalın bacağına düştü fakat gözleri dikkatle yüzümü tarıyordu. Onun için ortada hiçbir şey yoktu, içten içe beni anlamaya çalışmasının nedeni bu. Dünkü kızgınlığımı regle ya da yaşadığım başka bir şeye bağladığına eminim. Dün çıkarmayı akıl etmediğim montumdan şimdi kurtulup üzerimi değiştirmeye zahmet etmeden odadan ayrıldım. Altımda kışlık, kareli etek; üstümde ise sade bir kazak vardı. Saçlarım arasına parmak girdiğini belli eder vaziyetteydi, gözlerim ise yüksek ihtimalle baygın fakat bunların hiçbirini dert etmedim. Salonun kapısının önünde dikilip uysal bir çocuk gibi Begüm'le sohbet eden arkadaşlarıma baktım. Evet arkadaşlarım, artık yalnızca Baran'ın değil, benim de arkadaşlarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Palmira'nın Direnişi (+18)
Novela JuvenilGöğsümün içinde önüne damarlarımda dolanan kanlardan bariyer koymayı beceremediğim devasa bir ağrı yükseliyor. Kanımın kaynadığını hissediyorum, yağmura benzeyen gözlerimin öfkeyle parladığını... Titreyen ellerimde ölüm kokan kan izleri var, mezarlı...