9.Bölüm | Manzarası Alçak Çatısı Yüksek İnsanlar

3K 127 116
                                    

9.Bölüm | Manzarası Alçak Çatısı Yüksek İnsanlar

*

Kapaklarımı araladığımda gözüme eziyet eden güneş ışığı yoktu, aksine ortalık karanlığa gömülmüştü, Baran ruhuma hak ettiğini vermek ister gibi perdeleri sonuna kadar örtmüştü. Siyah perdelerin ardını göremediğim için günün hangi evresinde olduğumu anlayamadım. Fakat içimde hislerimin yarattığı bir gece vardı ve ben o geceden bugün kaçamamıştım. Altı yıldır yağmurdan kaçan Vera Aksoy, şimdi doluya tutulmuş, aslanın kucağına düşmüştü.

Yüzüm sol tarafa dönük dururken kahverengi uzun saçlarım beyaz yüzümün üzerine dökülmüştü, bacaklarım ise yüzümün tam tersi yöne kıvrılmıştı. Doğum günümden sonraki sabah uyanmışım gibi hayatımda ilk sarhoşluğu yaşıyordum sanki. Kemiklerim bile ağrıyordu, yine de kemik ağrısını kafamdaki gürültüye yeğlerdim.

Uyandığımı anlamış gibi kapı tıklama nezaketi göstermeden odaya giren Baran, elinde üzerinden dumanlar yükselen bir kupa tutuyordu. Altında ince belini gösterecek kadar iplerini sıktığı basket şortu dururken üstünde spor bir tişört vardı. Karın kısmının tenine yapışma nedeni yüksek ihtimalle biraz önce terlemesiydi. Yüzünde durumuma anlayış gösteren olgun bir ifade, vücudunda ise gücünü sergileyen asillik bulunuyordu. Ben ne kadar çökmüşsem, ne kadar yalnız hissediyorsam Baran o kadar ayakta ve etrafı kalabalık hissediyordu, bana söylememesine rağmen, ki çoğu şeyden bana bahsetmez, bunu anlayabiliyordum.

"Uyuyan güzel, en sonunda kalkman için adak kesecektim."

Dudaklarımda sönük bir kıvrılma peyda olurken "Seni ineğin yanında uyanmamı istediğini fısıldarken hayal ettim de," diye açıklama yaptım. Düşüncemi dile getirmemle daha komik geldi ve kıkırdadım. "Hiç kurban kestin mi Baran?"

"Yalnızca başıma kötü bir şey geldiğinde," diye açıklama yaptı gülümserken. O sırada çoktan yanıma gelmiş, kirli kıyafetlerimle uzandığım yatağın bana yakın olan kısmına oturmuştu.

"O nasıl oluyor?"

Hafifçe omuz silkti. "Din öğretmenimin 'Kurban belaları uzaklaştırmada önemli bir ibadettir.' demesini unutamıyorum." Bunu ciddiye almayacak kadar mantığa düşkün birisi olduğunu bilmeme rağmen dinlemeye devam ettim. "Güzel bir kadındı, sözünü dinlemek için iyi bir neden."

Bunu gözünü kırparak söylediğinde şaştım kaldım. "Cidden Baran!" Bacaklarımı rahatsız olmaması için hafifçe topladım. "Ben de ciddi bir şey söyleyeceğini sanıp dinlemiştim." Yüzüme dökülen saçları gözümü kapatmayacak kadar nazikçe itti. "Dindar bir kadının güzelliğini konuşmaya utanmıyor musun?" Bunu söylerken sesim alay eder gibi çıkmasına rağmen içimde bir yerlerde onun benden sonraki okul hayatını merak ettiğimi biliyordum.

"Öyle deme," deyip alınırmış gibi kaşlarını çattı. "Dindar bir kadının güzelliği olmasa toprağı hiç kurban kesmeden boylayacaktım."

En sonunda dayanamayıp kahkaha attığımda beni düşürdüğü hâlden memnun gibi seyretti. Elimi karnıma bastırıp kahkahalarımın arasında "Kaç kez?" diye sordum. Daha sonra cümlemi toparlayıp onu taklit ederek "Dindar bir kadının güzelliği sayesinde kaç kez kurban kestin?" dedim.

Çenesini kaşıyarak düşündüğünü belli etti. "Bir kez,"

"Aman ne çokmuş!" derken yine kahkaha atmaya başlamıştım. "Başına ne geldi de kurban kesmeye karar verdin?"

"Birini kaybettim," dedi tüm ciddiyetiyle dudaklarımda sönmeye yüz tutmuş gülümsememe bakarken. "Başıma gelen tek kötü şey oydu."

İçim ismini veremediğim kindar bir duyguyla kaplanırken aklıma uyumadan önce anahtar hakkında söyledikleri geldi. Kahkaham son bulmuş, dudaklarım tek çizgi hâline gelmişti. "Çok saçma," dedim onu umursamıyormuş gibi yaparak. "İnançlı biri olduğunu hiç sanmıyorum."

Palmira'nın Direnişi (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin