Nolur bol bol yorum yapın!!🔫
İyi okumalar🐥
mavi gri- bu kız benim kaderimSevgi neydi, sevgi emekti.
Hayatta bazı anlar olur. Tüm algı yeteceğiniz sıfıra iner. Anlatılanı idrak edemezsiniz. Karşınızdaki kişi konuşur, sizde ona boş bakışlar atmaktan başka bir şey yapamazsınız.
Şu an tamda öyle bir andı. Duanın hayatında biri mi vardı?
"Lan oğlum sakin ol kahveyi niye püskürtüyon?"
Duyduğum cümleyle zorlukla kendime gelip ayağa kalktım ve üstümdeki kahvelenmiş kazağı çıkartıp kirli sepetine attım. Hızlıca gardıroptan siyah bir tişört alıp üzerime geçirdim. Lavaboya girip yüzüme hızlıca soğuk su vurup salona Enes'in yanına gittim. İlgisizce masanın üzerindeki bir kitaba bakıyordu. Geldiğimi farkedince kitabı bırakıp bana döndü.
"İyi misin lan? Yanmadı ağzın inşallah?"
Başımı olmusuzca iki yana salladım. "Yok yok, anlatıyordun sen."
"Evet.. son zamanlarda Dua farklıydı biraz. Leylalaşmıştı. Sesleniyorduk duymuyordu, dalgın dalgın bakıyordu. Bende başta bir ufak şüphelendim. Biliyorsun bu yaşlarda kızlar bu aşk olaylarına filan heves ederler."
Zorlukla başımı salladım. Duanın dalgınlık sebebi olmayı diledim içinden. Çünkü bu bana karşı hisleri olduğunu gösterirdi. Gerçi kimi kandırıyorum ki? Dua da en az benim onu sevdiğim kadar seviyordu beni. Açıkça söylememişti fakat hissediyordum. Hem hareketleri de vardı. Yanındayken çoğu zaman ellerini nereye koyacağını bilmiyordu. Ya da diğer ihtimal şizofrendim ve beynim bana oyun oynuyordu.
Zorlukla konuştum.
"Abi hareketleri tuhaf diye öyle bir şey olacak diye bir şey yok ki.. belki yorgundur biraz.""Bende başta öyle düşündüm. Ta ki son olan şeye kadar."
Kaşlarım çatıldı. Yine kaşla göz arasında ne olmuştu?
"Bugün iş çıkışı yanıma Mert geldi. Bir yerde oturup bir şey konuşmamız gerektiğini söyledi."
Gerilmiştim. Mert ne alakaydı? Gözlerim hafifçe kısıldı. "Sonra?"
Enes sıkıntıyla nefes verdi. "Oğlum böyle şeyleri konuşmak bile sinirlendiriyor insanı. Neyse olur dedim iş çıkışında bir çay bahçesine gidip oturduk. Bu biraz stresli gibiydi."
Devamında ne geleceğini biliyordum fakat kendimi tutmak zorundaydım. Mert'i doğduğuna pişman etmek bir çözüm değildi çünkü. İstese miydim Duayı? Kısa yoldan kapanırdı mevzu. Hemde hiç Mert'i öldürme suçundan hapse girmemiş olurdum.
"Dedi ki bana ben Duayı seviyorum. İznin olursa onunla evlenmek istiyorum.."
Ağzımdan sesli bir şekilde nefes verdim. Kaşlarım çatıldı. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Fazla bir tepki verirsem Enes'in şüphelenmesini de istemezdim. Ya da etkiyi tepkiyi bırakıp ortalığı mı yıksaydım? Çokda sabırlı bir adam değildim.
"Sen ne dedin peki?"
Sesim gereğinden fazla kısık ve tehditkar çıkmıştı. "İşte klasik konuşma gerçekleşti o senin kardeşin gibiydi, hiç mi utanmadın, falan filan."
"Ne yani kızmadın mı?"
"Tabiki hoşuma gitmedi." Yerinde rahatsızca kıpırdandı. "Fakat birbirlerini seviyorlarsa buna engel olmam. Mert de tanıdığımız çocuk Yani. Bir kötülüğü de yok."
Mert'i övmesine dayanamayıp sertçe konuştum.
"Sen ne cevap verdin peki?"
"Oğlum ben ne diyeceğim? Duayla konuşacağımı söyledim. Neyse ben diyorum ki, acaba bu Dua Mert'i mi seviyor? Son zamanlarda ki hali, dalgınlığı bu sebepten mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Gözlü Kuğu
Teen FictionBu sefer balık çöle aşık olmadı. Balık içinde bulunduğu suyun farkına vardı. ondan bir kaçış olmadığını, yüzebileceği en uzak yere de yüzse son durağının bile o olacağını farketti. Zira insan kendinden kaçamazdı. O yüzden varmalıydı insan. Varmalı v...