Onur Can Özcan- Çilingir
İyi okumalar oy yorum yapın bir şeyler nolur😘
Belki de sessizliğimiz konuşacak kimsemiz olmadığındandı?Annem öldüğünde yokluğu o kadar etkilemişti ki beni uzun bir süre konuşmamıştım. Babam en ünlü doktorlara, pedagoglara götürmüştü fakat hepsi aynı şeyi söylüyordu. Annemin gitmesinin oluşturduğu travmanın üzerimde bulunan etkisi. Birkaç sene sonra konuşabilmiştim fakat hiçbir zaman etkisi tamamen gitmemişti. Hiç uzun cümleler kuran biri olmamıştım.
Şu anda öyle bir andı. Karşımda ateşimi elindeki ateş ölçer ile ölçen kız ciddiyetle işini hallederlerken yaptığım tek şey susmaktı. Kız elindeki ateş ölçere dikkatle baktı ve sessizce mırıldandı. "Dün gece havale eşiğine gelmişsiniz. Ateşiniz şu an daha iyi ama birkaç gün iyice dinlenmeniz lazım."
Kapıya doğru gidip babasına hitaben konuştu. "Baba bu arada kahvaltı hazır. Enes'in kıyafetlerinden veririm ben şimdi. Misafire verirsiniz."
Benimle konuşurken yere diktiği gözleri, sesindeki vakar, babasına dönünce kaybolmuştu. Bu arada bu Enes'le ilişkileri neydi? Evli miydi bu küçücük kız?
Enes ayağa kalkıp kızın burnunu sıktı. "Abi desene kızım bana. Hala öğrenemedin gitti."
Kız kendini geri çekti ve abisine uyaran bir bakış attı.
"Tamam kızım geliyoruz sofraya."
Kız seri adımlarla odadan çıktı. Abisiymiş. Enes denen çocuk elinde birkaç parça kıyafetle geldiğinde silkinip kendime gelmiştim. "Bunlara gerek yok. Ben çıkarım zaten şimdi. Size de zahmet verdim."
"Duymamış olayım. Ne zahmeti hem? Annem sırf senin için kahvaltı ya iki kat özendi bırakacağını hiç sanmıyorum."
İçim özlemle doldu bir an. Anne kahvaltısı, aile ortamı, samimiyet, sıcaklık. Bunlar uzun zamandır tatmadığım şeylerdi. İçimi kısa bir an yoklayınca bunu pekde istemediğimi fark ettim. Enes'in uzattığı kıyafetleri giyindim.
Geceleyin epeyce terlemiştim o yüzden yeşilin- yani meleğin bu kıyafetleri getirmesi çok iyi olmuştu. Hala bu yaşanan şeyin etkisinden çıkamamıştım. Film gibiydi resmen. İnanasım gelmiyordu ama gerçekti galiba.
Birkaç dakika sonra üzerimde lacivert desenli beyaz bir kazak, kumaş bir pantolon vardı. Hayatımda hiç giyinmediğim tarzda kıyafetlerdi ama kendimi iyi hissetmiştim. Nedeni yoktu.
Kapının tıklamasıyla birlikte kapıyı açtım. Enes gelmişti. "Kardeşim kahvaltı hazır, haber vereyim dedim." Başımı sallayıp odadan çıktım ve arkasından yürüyüp yemek odasına girdim.
Girdiğimiz oda ferah, temiz bir odaydı. Duvarlarda arapça yazılar yazıyordu. Bir tane tablo vardı ki üzerinde Arapça bir söz ve anlamı yazıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Gözlü Kuğu
Genç KurguBu sefer balık çöle aşık olmadı. Balık içinde bulunduğu suyun farkına vardı. ondan bir kaçış olmadığını, yüzebileceği en uzak yere de yüzse son durağının bile o olacağını farketti. Zira insan kendinden kaçamazdı. O yüzden varmalıydı insan. Varmalı v...