"Adını bir ilacı içer gibi söyledim. Sabah öğle akşam."
"Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza istiyorum... yok yok bu çok klişe oldu.. gençler birbirini sevmiş beğenmiş, bu da elli yaşında gibi.."
Bazı kararları almak için çok düşünmemeliydi insan. Zira bazı şeyler düşünüldükçe içinden çıkılması zor bir labirente dönüşebiliyordu.
Yeşil gözlü Duanın yeşil renkli evinin önündeydim Ahmet hoca Ve Alp'le beraber. Ahmet hoca hala beni ikna etmeye çalışıyordu. Fakat bu saatten sonra geri adım atmak yoktu. Ne olacaksa olsun artık.
Duygularını gizleyerek yaşayan bir adamın halini kim anlardı ki?Şimdi ise isteme provası yapıyordu. Ve birazda beni vazgeçirmeye çalışıyordu.
"Bakın hala ümit var, buradan dönebiliriz. Yahu Dua kaçmıyor ya, niye baskın yapar gibi istiyoruz kızı?"
Ellerimi montumun cebine soktum. Hava bayağı soğuktu. Kar geleceğini bile söylüyordu meteoroloji uzmanları.
"Abi adam demedi mi kızın eski arkadaşı bunlara geldi diye, kıskanıyor İşte anlasana."
Avukatım olmaya meraklı olan Alp'e yandan bir bakış attım. Pardon da neyi kıskanacağım acaba? O salak Selim'i mi? Komik.
"Yav tamam anladık oturmaya gelmişler de eski bir aile dostu olarak. Tanıyorum Hem ben bu insanları. Oturmaya geldi diye soluğu nikah dairesinde alacak değiller ya!"
Fesabrün Cemil! Nikah dairesi diyorlar ya!
"Ben dondum Hocam, çalıyım mı kapıyı?"
Ağzından Estağfirullah diye mırıldandığını duyduğumda sırıttım. Resmen şaka maka istemeye gelmiştik.
Elimdeki beyaz güllerle dolu bukete ve Beyoğlu çikolatasına baktım. Heyecandan elimi nereye koyacağımı şaşırmıştım. Terliyor muydu ellerim?
"Hay sana da.. donmana da.. çal kapıyı, çal! Ama bu saatte böyle çat kapı geldik diye bir araba dayak yersek sizden soracağım!"
Alp'le birlikte sırıttık. Bu adamın sinirlenmesi bile sempatikti.
Zili çalmamla ayak sesleri duyulmaya başlamıştı. Kapıyı açmak için yaklaşan ayakların Duaya ait olabileceğini düşününce içim ısınmıştı sanki.
Belki bir gün her eve geldiğimde de kapıyı sen açarsın Dua?Kapının açılmasıyla suratıma sıcak hava dolmuştu. Kapıyı açan kişiye baktığımda ise Dua yerine Hasan'la karşılamıştım. Çok güzel! Biz yeşil gözlü minik bir kedi hayal edelim kapıyı İki metre boyunda Hasan açsın! Valla çok güzel.
"Pars abi.. Ahmet hocam. Buyurun içeri geçin de.. o çiçekler ne?"
Hasanın suratındaki şaşkınlık daha hiçbir şeydi. Birazdan oluşacaktı asıl şaşkınlık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Gözlü Kuğu
Teen FictionBu sefer balık çöle aşık olmadı. Balık içinde bulunduğu suyun farkına vardı. ondan bir kaçış olmadığını, yüzebileceği en uzak yere de yüzse son durağının bile o olacağını farketti. Zira insan kendinden kaçamazdı. O yüzden varmalıydı insan. Varmalı v...