Maran Marangöz- aşık oldum ben sana
Yeşil kalın!💚💞İnsanın bedenindeki acılar bir yerden sonra iyileşirdi. Fakat ruh? Ruhtaki acılar iyileşir miydi hiç?
Hiç ailesi olmamış bir adamın ruhundaki acı nasıl giderdi mesela?
Soğuk bir Kasım Pazar'ı olmasına rağmen dışarı çıkarken gözüme güneş gözlüğü takmıştım.
Ruhumdakileri gizleyemesem de bedenimdekileri gizlemeye çalışıyordum. Aslında gizlemek istediğim tek kişi Duaydı. Endişelenmesini istemiyordum.
Pazar Pazar dışarı çıkmamın tek sebebi kendime part time bir iş aramaktı. Evet köşede yeterli bir param vardı ama hazıra dağ dayanmazdı.
Garsonluk kasiyerlik ne varsa kabul edecektim. Zaten mezun olmama az kalmıştı. Bir süre idare etsem yeterliydi.Çalışmaya başlamamın bir diğer sebebi ise yakın zamanda Duanın ailesine bazı şeyleri açıklamak istememdi.
En azından bir yerde çalışıyor olmam iyi bir intiba olabilirdi.Evden çıkarken üzerime kahverengi kabanımı giyip çıkmıştım. Yağmur beklenmiyordu o yüzden şemsiyeye gerek yoktu.
Kapıyı kitleyip boş yolda yürümeye başlamıştım ki peşim sıra yürüyen bedeni farkettim. Dua da dışarı çıkmıştı.
Elimden geldiğince büyük adımlarla yürüyordum ki bana ulaşamasın Ve yüzümün halini görmesin.
Fakat ne kadar hızlı yürüsem de durağa gelmemin üstünden birkaç dakika geçtikten sonra nefes nefese kalmış bir şekilde durağa gelen duayla yakalandığımı anlamıştım.
Kendini boş olan yerlerden birine attı. Çok mu koçmuştu ki peşimden? Neyse ilerde çocuklarımız olursa anneniz peşimden az koşmadı derdim en azından.
Çantasından çıkardığı suyu içtikten sonra düzelen nefesiyle konuştu. "Sen niye öyle hızlı hızlı yürüdün? Pars baksana bir huu?"
Başka tarafa çevirdiğim yüzümü son lafıyla birlikten çaresizce ona çevirdim.
"Sen niye gözlük takıyorsun ki? Çıkarsana bir gözlüğü."
Tane tane anlatmaya çalıştım. "Bir sebebi yok ya içimden geldi-"
"Pars! Çıkar şu gözlüğü."
Yakalandığımın resmiydi bu. Çaresizce yavaşça gözlüğü yüzümden ayırmamla suratımdaki morluklar ortaya çıkmıştı.
Şokla irileşmiş yeşilleri ve ağzının üzerine koyduğu eli gizlemeye çalışmakla çok iyi bir karar verdiğimi göstermişti."Ne- ne oldu sana? Pars Yüzüne ne oldu!"
"Önemsiz bir şey Dua sakin ol."
Yumuşak tavrıma rağmen aniden parladı. "Sen dalga mı geçiyorsun yüzün mosmor resmen nasıl oldu bu!"
En kolaya geleni yapıp yalan söyledim. Ama kötü bir yalan sayılmazdı bu bence.
"Birkaç yan kesici. Dedim ya önemli değil diye geçti."
Yandan attığı sinirli bir bakış buna inanmadığını ama sonra konuşacağımızı belirten bir bakıştı.
Durağa gelen bir Pendik otobüsüyle ayağa kalktı. "Yürü! Gidiyoruz!"
"Benim otobüsüm değil bu. Bir sonrakine bineceğim ben."
Sıktığı dişlerinin arasından konuştu. "Pars. Delirtme beni bin arabaya. Hastaneye gidiyoruz pansumana."
Tehditkar cümlesiyle yutkunup ayağa kalktım. Bu kız dışardan ne kadar ufak, minyon naif gözükse de içinde dişi bir kaplan yatıyordu. Ve bu kaplan hep sinirlendiğinde ortaya çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Gözlü Kuğu
Teen FictionBu sefer balık çöle aşık olmadı. Balık içinde bulunduğu suyun farkına vardı. ondan bir kaçış olmadığını, yüzebileceği en uzak yere de yüzse son durağının bile o olacağını farketti. Zira insan kendinden kaçamazdı. O yüzden varmalıydı insan. Varmalı v...