Şuraya haftanın ikinci bölümünü fırlatıp kaçıyorum. Gözlerinizden öperim canlarım😘
Bir gün, bir saat, bir dakika, bir an. Ne farkeder ki? Ben onu sanki anne karnından beri tanıyormuş gibi hissediyordum.
Güven bu zamanda en duyulmaması gereken duygulardan biriydi. Yasaktı benim nezdimde. Babana bile güvenme derlerdi ya. Böyle bir söz hiç olmadaydı bile babam bu sözün mimarı olabilirdi.
Oysaki daha tanıyalı iki haftayı geçmeyen insanlar bana evlerini açmışlardı. Kendimi saçma bir denklemin içinde bulmuştum.
Tahsin amca güler yüzlü, heybetli, çok merhametli bir adamdı. Hüseyin amcanın referansıyla evin anahtarlarını gözünü kırpmadan bana vermişti.
"Bak Pars bu eşyalarda önceki kiracıdan. Ama istersen değiştirebilirsin. Bizim bir Faruk var mobilyacı. Yataktır, dolaptır böyle eşyaları ondan iyi bir fiyata hallederiz."
Ciddiyetle başımı salladım. "Eşyalar iyi abi. Sıkıntı yok kalsınlar."
Annem ben doğduğumda adıma banka hesabı açıp içine yüklü miktarda para koymuştu. Bu para babamdan değil annemin babasının mirasından olan paraydı. Yani maddi bir sıkıntım yoktu.
Tahsin abi birkaç şey daha gösterip evi gezdirmişti ardından eve alışmam ve dinlenmem için yalnız bırakmıştı.
Açık kahve koltukların üzerine yabancılıkla oturdum. Kafamı koltuğa yaslayıp beyaz tavana diktim gözlerimi. Bu ev biraz alışılmadıktı benim için kabul, ama kendimi eski odamda olduğumdan bin kat rahat hissediyordum. Bir ev yanımda yeşil gözlü bir meleğin nefes alması bile yetiyordu huzurlu olmama.
Kendi düşünceme şaşırdım. Ne düşünüyordum ben böyle? Daha düne kadar tanımadığım bir kız mıydı bana huzur veren? Kendi düşüncelerimle boğuşurken kendimi karanlık bir boşlukta buldum. Ve hala yeşilin görüntüsü vardı zihnimde.
Kulağımı patlatırcasına çalan zille birlikte ağzımdan ufak bir küfür kaçarak yerimde doğruldum. Boynum, sırtım her yerim tutulmuştu.
Halı olmayan evde hızlı adımlarla hala zili çalmakta olan kapıya doğru yürüdüm. Bu zilin sesini de değiştirmek gerek.
Kapıyı açtığımda karşımdaki kişi Enes'ti. Uykulu gözlerimi kırpıştırarak niye karşımda tebessümle durduğunu sorguluyordum.
"Pars koçum ağaç oldum burada. Duymuyon mu zili?"
Gözlerimi ovuşturarak cevap verdim. "Kusura bakma dalmışım. Buyur bir şey mi vardı?"
"Yok yok, annem yemeğe çağırıyor da. Onu haber verecektim."
"Ben bugün biraz yoruldum da. Bu akşam mazur görsünler beni. Annenlere çok teşekkür ettiğimi söyler misin."
"Oğlum ne teşekkürü? Duymayayım bir daha. Sende bizim ailemizden sayılırsın. Tamam ben söylerim bizimkilere. Eve alışsın biraz falan derim. Hasan'la gönderirim sana yemek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Gözlü Kuğu
Fiksi RemajaBu sefer balık çöle aşık olmadı. Balık içinde bulunduğu suyun farkına vardı. ondan bir kaçış olmadığını, yüzebileceği en uzak yere de yüzse son durağının bile o olacağını farketti. Zira insan kendinden kaçamazdı. O yüzden varmalıydı insan. Varmalı v...