.XI.

4.5K 436 36
                                    

Medya: Hasan.
*
*
*

"Günaydın." diyerek sofrayı hazırlayan anamla Hayriye teyze gülümsedim. "Günaydın oğul, sofra hazır geç otur." Anama başımı salladığımda, elinde havluyla uykulu gözlerle yanımza gelen Ufuk gülen yüzümü soldurmuştu.

Süheyla öğretmenle olan durumunu bildiğimden bu hâlde olduğunu anlıyordum lâkin elimden bir şey gelmiyor oluşu dâhâ da üzüyordu beni. Hayriye teyzenin, "Oğlum bu ne hâl?" demesiyle Ufuk da uykulu hâlinden bir nebze olsun sıyrılmaya çalışmıştı.

"Gece uyuyamadım ana, ondan." diyerek yanıma oturduğunda bana kısaca bakıp ağzına bir zeytin attı. "Kaç sabahtır böylesin oğlum. Bir hâller var sende." diyen kadına gülümsedi yanımdaki esmer beden.

"Yok be sultanım. Çok yoruluyoruz ya, ağrıdan uyuyamıyorum şu ara." Ufuk'un dedikleri anamı da üzerken az sonra yanımızdan geçerek kaldığımız odaya girdi. Hayriye teyze gelip Ufuk'un yanına oturduğunda, bu kez onlara döndüm yeniden.

"Ah benim kara kuzum, desen de ovsam ya ağrıyan yerlerini? Neden kendine eziyet ediyorsun oğlum." diyerek gözleri dolan kadınla, Ufuk derin bir iç çekerek anasını göğsüne çekip öptü yazmasının üstünden. "Kız senin etin ne budun ne? Nasıl yetecek gücün benim taş kesilmiş omuzlarıma? Hem benim bir şeyim yok. Üzülme durduk yere." dese de Hayriye teyze pek de dinler gibi değildi.

Kim olsa üzülürdü evladı için. Hayriye teyze Ufuk'un madende çalışmasına da karşıydı. Lâkin Ufuk iş olmadığından el mecbur maden ocağına gidiyor, eline geçen iki kuruşla geçim sağlamaya çalışıyordu. Zordu, ama kimse için kolay olmamıştı ki...

"Ufuk oğlum," Anamın sesi arkadan duyulurken, elindeki merhem kutusuyla geldi yanımıza. Ne olduğunu anladığım kutunun ardından anama gülümseyerek bakarken, anam elindeki kutuyu Ufuk'a uzattı. "El yapımı merhem, köyde çalışırken Hasan'ın da ağrıları olurdu. Dağdaki bitkilerden merhem yapar gece yatmadan sürerdim." dediğinde Ufuk gülerek bakıyordu anama.

"Anacığın sürsün ağrıyan yerlerine. İyi gelir." Anamın dediklerine Hayriye teyze minnetle bakarken, Ufuk da anama doğru eğilerek önce kutuyu aldı ardından da uzatan elini öptü. "Sağol Meliha teyzem." diyerek anama baktığında anam da gülümsedi.

"Ana Çetin kalkmayacak mı?" Çayıma attığım tek şekeri karıştırırken aklıma şimdi gelen şeyi sorduğumda anam güldü. "Oğul bu gün tatil." dediğinde yeni aklıma gelen şeyle mahcupça başımı salladım. "Doğru, çıkmış aklımdan." diyerek ekmekten bir parça koparıp ağzıma attığım sıra Ufuk'un gülerek, "Dünden beri Leyla oldu geziyor." demesi Hayriye teyzeyi de güldürmüştü.

Kaşlarımı çattım yanımda oturan arkadaşıma. "Aklımdan çıkmış, hemen de başka şeye yor." dedim çayımdan yudumlamadan önce. Bana şöyle bir baktı, ardından başını sallayarak, "Tamam kardeşim, dün aldığın şekerler nerede?" dedi imâyla.

"Ufuk... Dedim ya şeker kalmamış diye. Niye zorluyorsun kardeşim?" dedim utançla karışık sinirle. Tabii canım dercesine dudaklarını büzüp ardından kendini dâhâ fazla tutamayarak gülmeye başladı. Onun gülüşüyle yüz buruşturdum. "Bakkalda şeker kalmamış haklısın." diyerek dâhâ da güldüğünde çayımdan bir yudum alıp ayaklandım.

"Hadi size afiyet olsun." Kapıya ilerlediğim sıra anamın, "Oğul yemedin bir şey?" demesine Ufuk, "Giderken cebine leblebi al terdibim. Doyurur." dediğinde anama bir şey demeden çıktım evden.

Dün akşam üzeri komutanın yanına uğradıktan sonra kafam utançla bulanmış, şeker alacağım yere gidip de leblebi almıştım. Onu bile neye göre aldım bilmiyordum ya neyse..

MADEN [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin