.FİNAL.

2.9K 243 60
                                    

Bazen hayat size istediğinizi vermez, her şey beklenildiği gibi ilerlemezdi. Kocaeli'nden Zonguldak'a doğru yola çıktığı vakit, aklında olan tek şey anası ve kardeşine iyi bir hayat sunabilecek mi endişesiydi. Lâkin şimdi her şey çok farklıydı. Kezâ şimdiki tek endişesi, anasının onunla bir dâhâ asla konuşmamasıydı.

Üç bavulla çıktığı evinden, bu kez iki bavulla çıkmıştı. Meliha teyze, o geceden sonra ağzını açıp bu konu hakkında tek kelime etmemişti hiç. Tahir, ne kadar konuşup orta yol bulmaya çalışsa da, dönüp yüzüne bakmaktan başka bir şey yapmamıştı yaşlı kadın. 

Hasan, içi burkula burkula kendi bavulunu hazırlayıp koydu kenara. Burada kalamazdı. Anası ona böyle sırt dönmüş gibi kapı duvar olmuşken, yanında duramaz eskisi gibi olamazdı artık.

Öğlene doğru evden çıkmadan önce, yengesine bir bahane uydurup anasıyla kalması için ısrar etmiş, helalliğini almıştı.

Çetin'in gidip gitmemesi konusunda ikilemde kalan Hasan, anasından ayırsa ne olur diye düşünmeden edememişti. Bu sebeple Tahir'le konuşarak en iyisinin onun burada kalması olduğuna karar vermişlerdi. Sabah ilk iş, her şeyden evvel gidip köy okuluna kaydını yaptırmışlardı.

Böyle apar topar ne olduğunu anlamayan yengesine yalnızca gülümsemekten ileri gidemiyor oluşuyla Tahir dâhâ fazla uzatmayarak bavulları arabaya yerleştirdi. Onun yanlarından ayrılmasıyla önce gözleri dolu dolu bakan kardeşine sarıldı sıkıca.

"Abi, biz de gelelim n'olur." diyerek, hıçkırıklarını tutamayan ufak bedeni iyice yasladı göğsüne. Kendisinin de boğazı düğüm düğüm olmuştu.

Anasına baktı çekinceyle. Yanlarında durmuş yere bakıyordu. Derin bir nefes verdi Hasan. Okşadı Çetin'in uzamış kahve saçlarını. "Ama abim konuştuk bunu. Ben evimizi tutayım, alacağım sizi yanıma." diyerek, geri çekti kendini biraz.

Gözleri kızarmış yaşla kaplı duran kardeşine dayanamayarak uzandı ve yanağına bir öpücük bıraktı. "Ben de gelsem olmaz mı? Söz, hiç yaramazlık yapmam. Vallaha..." dediğinde, Hasan artık dayanamayarak eğdi başını. Yaşla dolmuş gözlerini görsün istemedi Çetin'in.

Kesik bir nefes alarak kaldırdı başını zoraki bir tebessümle. "Sen de gelirsen kim bakacak eve? Bir erkek lazım. Hem anam da tek kalır." dedi küçük bedeni ikna etmek için. Çetin, bir abisine bir de anasına baktı. İstemeye istemeye başını salladığında, "Hemen gel ama abi. Özlerim ben seni çok." diyerek yeniden sarıldı.

Tahir, bahçe girişinde durmuş onları izlerken sevdiğinin omzuna binmiş yükü yüreğinde hissediyordu. Meliha teyzeye baksa da kadının tek odağı yerdeydi. Olan bitenden öyle uzak duruyordu ki, Tahir ne dese kâr etmeyeceğini o an daha iyi anlamıştı.

Çetin'le vedalaşan Hasan, son kez kardeşinin saçlarına derin bir öpücük bıraktı. Ondan ayrılıp hemen yanında duran anasına döndü. İfadesiz hâline bakarak uzandı ve elini tutup kendine çekti. Eğildi, öperek alnına yasladı sonra.

"Hakkını helal et ana." diyerek, doğruldu ve ona bakan kadına çekinerek de olsa sarıldı. Onun aksine sarılmayan kadınla hüngür hüngür ağlamak istese de salmadı kendini. Kızarmış gözleriyle geri çekildi yavaşça.

Hâlâ tek kelime etmeyen kadına karşı yutkundu ve yengesine döndü. Yüzünde yeniden zoraki bir tebessüm yer etse de yengesi Nuran, ortada olan tuhaflığın farkında da olsa ses edemedi. Elini öpen Hasan'a hüzünle bakarak sarıldı. "Kendine iyi bak oğlum. Gözün arkada kalmasın, biz bakarız başımızın çaresine. Hem, İbrahim de geliyor hâl hatır sormaya." dediğinde, yengesinin elini bir kez dâhâ öptü Hasan.

"Sağ ol yenge. Ben yine arar sorarım sizi. Allah'a emanetsiniz." diyerek, hepsine son kez baktı ve bahçe girişinde onu bekleyen Tahir'in yanına ilerledi.

MADEN [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin