***2 gün sonra
Saat 21.00 civarı olmuştu. Hava genelde olduğu gibi yağmurluydu. Cam kenarında oturmuş , yanan odun ateşinin ışığında elindeki fotoğrafa bakıyordu.
Zaman geçtikçe alışırsın demişlerdi ancak alışamıyordu bir türlü. Alışmak istemiyordu. Öldüğünü kabul edip , hayatına öylece devam etmek nankörlük gibi geliyordu.
Onu unutmak istemiyordu.
Thomas'ı , sevdiği adamı unutmak istemiyordu. Onun buz mavisi gözlerini unutmak istemiyordu.
Aşık olduğu bakışı nasıl unutabilirdi ki ?
Bu yaşına kadar ilk defa bu duyguyu yaşamıştı. Sonrasında bir daha yaşar mıydı , emin değildi.
Kapının tıklanma sesi ile düşüncelerden sıyrılıp , fotoğrafı masaya bıraktı. Kapıyı açtığında karşısında , elinde bir zarfla bir adam duruyordu."Bayan O'Connor , bu telgraf babanıza gelmiş."
"Teşekkür ederim."Telgrafı elinden alıp içeriye geçti. Sandalyedeki yerine otururken yavaşça zarfı açtı.
-Bay O'Connor , acilen görüşmemiz gerekiyor. Silahları daha fazla saklayamam. -
Campdentown , 501 Bavern St
Okuduğu şeye şaşırmıştı. Babasının ne işler çevirdiğini öğrenmiş olmasına rağmen hala sindirmiş sayılmazdı. Bu telgrafı gönderen kişiye bir şekilde ulaşmalıydı. Saat oldukça geç olmuştu. Yarın sabah ilk iş bu kişi ile iletişime geçmeye çalışacaktı.
Masanın üzerindeki fotoğrafı alıp , özenle kutuya koydu. Elinde birkaç tane de mektup vardı. Mektuplardan rastgele birini alıp okumaya başladı.Sevgili Carla ,
Uzun zamandır sesini duymanın hasretini çekiyorum. Bana beni sevdiğini söylediğin andan beri inan uyuyamıyorum. Tek istediğim şey seni görmek ve güzel gözlerine doya doya bakmak.Gülümsedi bu kısmı okurken , sanki kendi gözleri güzel değilmiş gibi yazmıştı.
Umarım yarın her zamanki yere gelebilirsin. O fındık ağacının altında seni bekliyor olacağım. Öğleden sonra.
Thomas
Sonra bir hüzün hissetti içinde. Beklediği gibi oraya gidememişti Carla. Evden çıkmak üzereyken , ayağı burkulmuş ve düşmüştü. 1 hafta boyunca da üzerine doğru düzgün basamamıştı. Gizliden mektup yazıp ona durumu anlatmıştı.
1 hafta sonra görüşebilmişlerdi. Uzun uzun konuşmak yerine sadece sarılıp birbirlerine bakmışlardı. Anılara gülümseyerek mektubu kutuya koyup kutuyu kaldırdı.
Ertesi sabah ilk işi telefon etmek olmuştu."Campdentown , 501 Bavern St lütfen."
"Hatta bekleyin , bağlıyorum."Carla , çok uzun sayılmayacak bir süre bekledikten sonra karşı taraftan derin bir nefes alma sesi duydu.
"Telefonla konuşmak yok demedik mi ? Neden arıyorsun beni ?"
"Merhaba."Adam , Carla'nın sesini duyunca duraksadı.
"Sen de kimsin ?"
"Ben Carla O'Connor. Telgrafınız dün akşam ulaştı bana. Babama yazmışsınız ancak kendisi birkaç gün önce öldü. "
"Ne ? Ne demek öldü! Tanrım sen yardım et ,bittim ben ! Benim küçük çocuklarım var , bu işe hiç bulaşmamalıydım ! Sana birşey söyleyeyim mi küçük hanım , baban pislik herifin tekiydi!"Adam öfkesini kustuktan sonra derin bir nefes aldı tekrar.
"Bak üzgünüm , ruhu huzur bulmaz. O yüzden sana iyi dilek iletemiyorum ama babanın başıma sardığı pislikten kurtulmam gerekiyor. Yoksa canımdan olurum !"
"Sakin olup dinlerseniz , size ulaşma amacımı da anlarsınız. Bu yüzden aradım sizi zaten. Uygunsanız görüşmek istiyorum."
"Birmingham'a gelemem. "
"Oyleyse siz bilirsiniz. "
"Dur ! Tamam , akşam orada olurum. Nerede bulurum seni ?"
"White Lion'da. "
"Anlaştık ."
![](https://img.wattpad.com/cover/306787834-288-k22535.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REBORN // Peaky Blinders
Fanfiction"By order of the you know who ." ❣️ // Peaky Blinders // Thomas Shelby // ⚠️Küfür , argo ve yer yer +18 içerir. Rahatsız olacaklar okumasın . Sorumluluk kabul etmiyorum.