7

448 40 14
                                    


***

"Neil !"

Koşup sıkıca sarıldı.

"Bu halin ne ? Nefes nefese kalmışsın . Birşey mi oldu ?"

Neil'i inceledi. Oldukça yorgun görünüyordu. Kendi derdiyle onun zamanını almak ona haksızlık olurdu.

"Yok , birşey olmadı. Sabahtan gelemedim bazı işlerim vardı."
"Sana gelme demiştim zaten. Birkaç gün sonra gelseydin."
"Çalışmak için gelmedim. Şu silah olayı ile alakalı biriyle görüşecektim ama geç kaldım. Bu arada Neil , babamın adını verdiğin için sana kızgın değilim. Birisi bedel ödemeliydi."
"Bunu nerden biliyorsun ?"
"Bana anlattıklarından. Peaky Blinders senin işin içinde olduğunu zaten biliyordu ama asıl istedikleri kişi sen değildin. Silah olayından bilgin olsa da saklandığı yerle ilgili birşey bilmiyordun. Babamın adını da senden öğrenebilirlerdi ve yine biliyorum ki ; ailenle tehdit edilmemiş olsaydın isim vermezdin."

Neil ağlamaya başladı , yakındaki sandalyeyi çekip oturdu.

"Asla ! Sana bu kötülüğü yapmazdım."
"Neil , kendini suçlama. Babam gitmiş olabilir ama bana bambaşka birşey kazandırdın. Yalnız birşey sormak istiyorum."
"Tabii."
"Babamda başka ne var ?"
"Ne gibi ?"
"Sen söyle. Aslında babama ait olmayan ama sakladığı ne var ?"
"Bunu da nerden çıkardın?"

Carla da karşısındaki sandalyeye oturdu ve elini tuttu.

"Geçen gece , onun adına gelen telgraflarla dolu bir kutu buldum. Telgrafların bazıları sendendi. Sen bir süre Sparkhill'de yaşamışsın. Oradan yazmışsın. Birinde şöyle birşey yazıyordu ' Mavi sende biliyorum. Onu ailenden uzak tut. ' Mavi olan yazması kafamı karıştırdı. Biraz araştırınca bu tabirin safir için kullanıldığını öğrendim. Bu safir sana mı aitti ?"
"Carla... Zeki bir kızsın. "
"İltifat değil , gerçeği duymak istiyorum Neil."
"Pekâlâ... Bana ait değil. Elbette ki bana ait değil. Safir , çingene laneti taşıyor."
"Hadi ama ! İnanıyor musun böyle birşeye?"
"Kimde kaldıysa ölümden , hastalıktan başka birşey getirmedi. Kendi gözlerimle görmesem inanmazdım Carla. O safir lanetli ve baban onu benden aldı."
"Sana iyilik yapmış olur öyleyse."
"Bana iyilik başkasına felaket. "
"Nerde saklıyor o safiri ?"
"Evde sanırım , bilmiyorum."
"Evde olsa bulurdum. Başka bir yerde olmalı ama nereye koymuş olabilir bilmiyorum. Yoruldum Neil. Şu birkaç gündür çok zor sınavlar veriyorum. "
"Biliyorum , sana destek olmak isterim ama kendime bile olamıyorum Carla , üzgünüm."
"Yapma Neil , sadece iyi ol yeter bana. Sen erken çık bugün. Ben idare ederim. "
"Bir süre uzaklaşsam idare edebilir misin ?"
"Ne kadar bir süreden bahsediyorsun ?"
"Bilmem. Belki birkaç gün."
"Elbette. Dinlen biraz ."
"Bu arada Carla, bir adam gelmişti seni sordu ancak bugün gelmeyecek demiştim. O olabilir beklediğin kişi. Fotr şapka takıyordu."
"Tamam , teşekkür ederim bilgi için."

Neil buruk bir şekilde gülümsedi. Tavırlarındaki değişikliği farketmişti Carla ancak üzerine gitmek istememişti.
Birkaç saat geçmişti ki fötr şapkalı bir adam ağır kabanı ve botları ile içeriye girdi. Sakalları uzun ve beyazlamıştı. Başı öne eğik olduğundan yüzünü görememişti.

"Merhaba ."
"Merhaba. Açıkçası güveninizi kırdığımı ve tekrar gelmeyeceğinizi düşünüyordum. "
"Pardon kimsiniz?"
"Ah tabii ya! Ben Carla. Carla O'Connor."

Adam başını yerden kaldırıp yüzüne baktı. Gülümseme oluştu yüzünde.

"Çok genç ve güzelsin ama bok çukurunun içindesin."

Carla'nın havadaki elini görmezden gelip şapkasını çıkarıp askıya astı. Yakındaki bir sandalyeye oturdu.

"Neden burada buluşmak istedin ?"
"Burada çalışıyorum çünkü."
"Hmm... Hem güzel , hem genç hem de barmen. Yazık. Böyle harcanmamalıydın. Ah ama tabii öyle bir babaya sahipken başka türlü nasıl bir hayat olabilirdi ki ?"

REBORN // Peaky BlindersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin