"Hoş geldin Edoşum." dedim kollarımı hızla ona sararak.Sonunda gelmişti.
"Hoşbuldum bebeğim,bak sana ne getirdim." diyerek elindeki poşeti bana uzattı.
Onun çantasını içeri aldık ve salona geçtik.Okul olduğu için 2 gün kalabilecekti ama o bile bize yeterdi.
Bana verdiği poşeti açtım ve içindeki elbiseyi çıkardım.
"Bu..." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek.
"Annenle karşılaştık gelmeden önce,benden bu elbiseyi sana ulaştırmamı istedi ve bir daha oraya dönmemeni." dedi sonunda mırıldanarak.Gözlerim dolmuştu hemen,oraya gitmemi istemiyordu demek.Evet ona kızgındım ama onun bana bunu yapmaya hakkı yoktu.Ayrıca bu elbise 18. yaş günümde aldığı elbiseydi,ister istemez duygulanmıştım.
"Sorun yok." dedim gözlerim silip gülümsemeye çalışarak."Sorun var canım,neden benimle paylaşmıyorsun ki? Kürşat konusunu da benden sakladın,ne zamana kadar her şeyi içinde yaşayacaksın?" dedi kızgın bir sesle.
"Ben..." dedim ama devamını getiremedim çünkü diyecek bir şeyim yoktu.
"Sadece bu kadar olay çok üst üste geldi ve bunlar çok fazla geliyor, anlıyor musun beni?" dedim dalgınca.
Elimi tutarak gülümsedi.
"Seni anlıyorum ve sana destek olmak için burdayım,lütfen daha fazla kendini hırpalama." diyince kafamı sallayıp kollarımı ona sardım."Hâlâ küçük bir çocuksun." dedi geri çekilirken, ikimizde gülmüştük.
"Bu arada yol yorgunu musun?" dedim.
"Yok ya o kadar yorumladım,neden ki?" dedi merakla.
"Ya ablam tutturdu bize gelin diye,dedem sen ben olacağız ya kıskanıyor." dedim şakayla karışık gülerken.
"Hahaha kıyamam ona ya,gidelim tabi özledim onu da." diyince kafamı salladım ve ayaklandım.
"O zaman sen duş alıp hazırlan bende dedemle konuşayım." diyince beni onaylarak onun için ayırdığımız odaya gitti.
Bende dedemi aradım.
"Efendim güzel kızım?""Napıyorsun dede?" dedim gülümseyerek.
"Caner amcan tutturdu bir yemeğe çıkalım diye şimdi onun yanına gidiyorum.Sen ne yapıyorsun, geldi mi Eda?" dedi.
"Evet dedecim,bizde akşam için ablama geçeceğiz oraya gel sende diyecektim."
"Tamam güzelim siz geçin bende gelirim işler bitince." diyince onaylayarak telefonu kapattım.
Ardından koltuğun üstünde duran elbiseye takıldı gözlerim.
Hızla poşetin içine koyup odama çıktım, şimdilik onu görmek istediğimi sanmıyordum.Telefonum çalmaya başlayınca dolabı kapatıp yatağımın üzerine oturdum ve telefonu açtım.
"Ayperi nasılsın?" arayan Gaye'ydi.
"İyi sayılırım galiba,sen?" dedim buruk bir tebessümle.
"Ben seni merak ettim." diyince derin bir nefes aldım.
"Hemen unutamıyor insan tabii ama zamanla unutacağım merak etme." diyince derin bir nefes aldı.
"Benimle görüşmek istemezsen anlarım.
Belki daha çabuk unutursun." diyince kaşlarım çatıldı."Sizinle bir problemim yok ki Gaye,rahat ol hâlâ arkadaşız." dedim gülerek.
Kürşat yüzünden onlarla görüşmemezlik yapmayacaktım,zaten ablamı görmeye gittikçe illa ki karşı karşıya gelecektik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLRUBA
Romance"Buradayım, aklım başıma yeni geldi Ayperi'm.Açmaz mısın bana tekrar kalbinin kapılarını? bize bir şans vermez misin?" diyince kafamı sağa sola salladım yavaşça. "Artık karşında eski Ayperi yok,senin için kendini bile düşünmeyen o kadın değilim artı...