"Oynadığınız yeter." dedi Asahi elindeki çatalı sertçe tabağına bırakırken. Neredeyse fırlatmıştı ve çıkan gürültüyle tüm dikkati üstüne çekmeyi başarmıştı.
Ben şaşkınca ona bakarken gözleri benimkilere takıldı birkaç saniye. Gözlerinden geçen duyguları anlayamasam da üstüme alınmam gereken bir durum yokmuş gibi hissediyordum.
"Ne diyorsun?" Hyunsuk gergince konuştuğunda ona bakmadan önüme döndüm.
Dün gece Haruto'yla konuştuktan sonra uzun uzun bu konuyu düşünmüştüm. En iyisi hiç kimseyle samimi sohbetlerde bulunmamaktı.
En güvendiklerimden Mashiho bile Jihoon'u saklamayı ustaca başarmıştı. Jihoon'a ne kadar kırgınsam Mashiho'ya da o kadar kırgındım. Her anımı görmesine rağmen acımamıştı.
Özellikle Haruto'nun Rosa hakkında söyledikleri inanılmaz derecede gerilmeme neden olmuştu. Sadece korkmam gerektiğini söyleyip gitmişti. Onu köşeye sıkıştırıp nedenini de öğrenmem gerekiyordu.
"Mashiho, Rosa ve Jaehyuk."
Asahi'nin saydığı isimleri duyunca hızla kafamı kaldırıp tekrar ona baktım. Yüzünde bilmiş bir gülümseme ile saydığı isimlerin yüzlerini inceliyordu.
Bu üçünün bildiğim tek ortak noktası Jihoon'du.Garip olsan ise bunu Asahi de biliyordu.
Asahi gözümde gittikçe korkunçlaşırken tekrar önüme dönmek istedim ama o konuşmaya devam etti. "Bize söylemek istedikleri bir şey vardır belki."
Sıranın bana geldiğini düşündüm. Belki de şimdi ben Rosa'nın yerini alıp salağa yatmalı, bilmiyormuş gibi onların üstüne gitmeliydim. Onların bu yaptıklarını hoşgörüyle karşılayacak ve anlayışlı davranmayacaktım. Olayı açıklayıp mantıklı bir açıklama yapana kadar hak etmiyorlardı bunu.
"Ne gibi?"
Susma yeminimi daha ilk dakikadan bozmuş olmanın utancı vardı içimde. Bunu umursamadan cevap bekledim.
"En alakasız üçlüyü saydın, ne anlamamızı bekliyorsun?" Jeongwoo sorgulayıcı bakışlarını Asahi'ye çevirirken Asahi gülümsedi.
Jeongwoo'nun istikrarla olayları çözmeye çalışmasını ama yine de bir şekilde olayın dışında tutulmasını düşündüm o konuşurken. Benden bir farkı yoktu, dün geceye kadar. Haruto olmasaydı hala aptal gibi Jihoon'u aramaya devam edecektim.
Bunu izlemek eğlenceli olmuştur eminim. Hem Mashiho hem de Jihoon için. Rosa zaten acı çekmemden zevk alıyordu, buna şüphe yoktu.
Asahi boğazını temizlediğinde gözlerimi tabağımdan ayırıp ona çevirdim. "Bence Mashiho başlamalı konuşmaya, sence Alina?"
Bakışlar benim üstümde toplanırken gözlerimi kaçırıp Haruto'ya kaçamak bir bakış attım. Sadece izliyordu. Dün geceki samimi konuşmadan sonra böyle yalnız bırakması adice bir davranış olurdu. Ve tam olarak bunu yapıyor gibiydi.
"Ben ne alaka?" dediğimde omzunu silkti. "Bilmem, nefret ettiğin insanla kapalı kapılar ardında ne yaptığına bağlı olarak cevap verebilirim bu soruya."
Şokla kafamı ona çevirdiğimde gülüyordu. Nefret ettiğin adamla kapalı kapılar ardında ne yaptığına bağlı olarak cevap verebilirim... Asahi düşündüğümden daha tehlikeli bir adamdı. Şu halinin ne denli korkutucu olduğunu biliyor ve bunu zevkle yapıyordu.
Gözlerim yine Haruto'ya kayarken onun da benden farkı yoktu. Şaşkınca Asahi'ye bakıyordu.
"Nasıl yani?" Çaprazımda oturan Rosa burnunu soktuğunda şaşırmadım. Konu benimle alakalı bir şey olduğunda bu kızın fazlasıyla ilgisini çekiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/303521001-288-k85453.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hide and seek ❧ jihoon
Fanfiction❧ hide and seek Hayat seni benden kopardığından beri kanatları kesilmiş bir kuş gibiydim. Nereye uçacağımı bırak nasıl uçacağımı bile unutmuştum. ©helenrensa | 2022