Korhan geceyi yarı uyur yarı uyanık geçirdi. Her gözünü açtığında soluğu Emre'nin odasında aldı. Bir daha ateşi yükselirse geç kalmak istemiyordu. Sabah olduğunda uykusuzluğu hiç umursamadan bir kez daha Emre'yi kontrol etti. Huzurlu ifadesi ile uyuyan kadına bakıp içi bir kez daha mutlu oldu. Geceyi rahat geçirmişti ve şimdide iyi bir kahvaltı ile daha da iyi olacağına emindi. Hemen hazırlıklara başladı. İnsanın sevdiği için çabalaması, özel hissettirmek için elinden geleni yapması kadar hoş bir duygu yoktu. Kestiği her dilim ekmekle sevgisini çoğalttı. Minik kırmızı domateslerle aşkını alevlendirdi. Bardağı dolduran taze meyve suyu içinde taşan duygulara tercüman oldu. Diline doladığı şarkı ile hem sallanıp hem hazırlığını tamamladı. Arkasını döndüğünde kapıya yaslanmış kendisini izleyen Emre'yi gördü.
"Sen neden ayaktasın?"
"Uyandım, karnım acıktı. Bir de eğlenen birinin sesini duydum"
"Sana kahvaltı hazırladım"
Korhan kollarını açıp özenle hazırladığı sofrayı gösterdi. Emre masaya göz gezdirdikten sonra tavada pişen omletin yanına gidip kokusunu içine çekti. Bir an bile gözlerini üzerinden çekmeyen adama uzanıp yanağını öptü. O an Korhan'ın kalbi doymuştu. Bir gece öncenin aksine canlı ve hareketli olan kadın, her ne kadar Korhan izin vermese de masayı toplamasına yardım etti. Koşarak odasına giderken "Hemen hazırlanıp geliyorum" dedi. Korhan hızlı adımlarla peşinden gidip odaya girerken kolundan yakaladı.
"Sen nereye?"
"Şirkete"
"Akşam ateşin kaçtı biliyor musun sen?"
"Evet, beş yüz"
Korhan göz devirdi ama Emre gülüyordu.
"Emre bugün evden çıkmıyorsun ve dinleniyorsun. Çok gerekli olursa telefon hakkımızı kullanırız"
"Tek başıma ne yapacağım evde Korhan. Canım sıkılır"
"Kitap çevir, televizyon izle, evi karıştır ama dışarı çıkmak yok"
Emre itiraz edecekken burnunun önünde beliren işaret parmağı ile susmak zorunda kaldı. Yalvaran kedi bakışlar bile Korhan'ı ikna etmedi. Biraz daha dudak kıvırırsa dayanamayacaktı ama neyse ki Emre pes etti. Korhan takım elbisesini giyip odasından çıktığında Emre koridor duvarına yaslanmış duruyordu. Ellerini ceplerine yerleştirip başını yana eğerek Emre'ye baktı. Yine onunla gidebilmek için kandırma çabasına girerse bu defa dayanamayacaktı. Emre'ye hayır demek öyle kolay değildi. İyiliği için bile olsa dilinden zor dökülen bir kelimeydi. Emre yaslandığı duvardan yaylanarak kalktı.
"Hadi git... Beni yalnızlığım ile baş başa bırak"
Korhan bir adımda hemen önünde durdu. Ellerini yanaklarına yerleştirdi. Dün gece onun yanakları yanıyordu ama şimdi Korhan'ın kalbi alev almıştı. Yavaşça yüzüne yaklaştı ve dudaklarını alnına bastırdı.
"Yastığını ve battaniyeni al, salondaki koltuğa güzelce yayıl. Yediklerinin arta kalanlarını sehpanın üzerinde bırak, önemseme. Bolca dinlen. Ben akşam olmadan geleceğim. Anlaştık mı?"
"Senin bu fikirlerin beni benden alıyor"
"Muhteşemim dimi?"
Göz göze gülüştükten sonra Emre onu el sallayarak uğurladı. Madem her türlü özgürlük tanınmıştı, o da sonuna kadar değerlendirecekti.
Korhan şirkete girdiği anda Murat kolundan tutup odasına götürdü. Arkadaşı tarafından neden sürüklendiğini anlamamış şaşkınca bakıyordu. Murat kapıyı kapatıp karşısına geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİME PEMBE KATTIM (Tamamlandı)
Roman d'amourDüz bir çizgide giden hayat sıkıcı olurdu. Bu söze istinaden Volkan hayatı boyunca sıkılacak zaman bulamadı çünkü ne çıktığı ne de indiği yokuş bitti. Omzundaki tozları silkeleyip önüne bakmayı tercih etti. Aşkın her halini sevdi ama bir gün karşısı...