Doruk'un "Baba..." diye inleyişini mutfaktan duyan Volkan haince sırıttı. Emin adımlarla odasına gidip perdeleri sonuna kadar açarak gün ışığının içeri girmesini sağladı. Işıkla beraber gözleri acıyan çocuk başını yastığın altına gömdü.
"Günaydın, içmesini bilmeyen sarhoş oğlum"
"Baba bağırma lütfen"
Yastığı altından çıkan boğuk ses ne kadar acı çektiğini açıkça ortaya seriyordu fakat Volkan'ın durmaya niyeti yoktu. Yastığı çekerek aldı.
"Kalk duş al önce. Hala leş gibi kokuyorsun"
"Midem bulanıyor"
"Hazır gitmişken mideni de yıka yavrum"
"Dalga geçme benimle, kötüyüm ya"
"İşte bu sana ders olsun. Şişenin dibini paranın dibi ile birleştirmemeyi öğrenirsin"
Babasının durmayacağını anlayan çocuk oflayarak yataktan kalktı. Başı ellerinin arasında sallanarak banyoya gitti. Volkan ardından gururla baktı. İçmesinden değil tabii koca adam olmasıyla gurur duyuyordu. Aynı boydalardı ama Doruk daha iriydi. Ulaşım olarak bisiklet kullanması ve arada gittiği spor salonundan dolayı vücudu oldukça atletikti.
Duşunu aldıktan sonra üzerini giyinip daha dinç olarak mutfağa geldi, masaya oturdu. Volkan çayını önüne koyduktan sonra ıslak saçlarını öptü.
"Aman da benim oğlum büyümüş de sarhoş mu olmuş"
"Bir daha asla böyle içmem. İğrenç"
"Aferin sana"
"Baba... Dün akşam bir kızla tanıştım. Çok güzeldi"
Volkan bedeninden bir titreme geçtiğini hissetti. Tarih tekerrür etmemeliydi. Oğlu kendine çok benziyordu ve fazla özgüvenliydi.
"Babacım... Kızlarla tanış, güzel kızlarla da tanış ama hem içki hem kız diyince bana felç geliyormuş gibi hissediyorum"
Doruk ekmeğini ısırırken kıkırdadı. Babasının korkularını çok iyi biliyordu, asla saklamamıştı. Her ne kadar kendine çok düşkün olduğunu bilse de aynı hataları yapmasını istemiyordu.
"Baba, ben hiç bir kızla öpüşmedim"
"Allah'ım çok şükür"
Volkan'ın ciddi duruşu karşısında o sürekli kıkırdıyordu. Babasına sevgisi tarif edilemezdi.
"Artık öğrenmem gerekmiyor mu? Merak ediyorum"
"Yanağından öpmüşündür. Aynı şey"
Ağzındaki koca lokma yüzünden konuşamadığı için kaşlarını kaldırarak başını yana eğdi. Pek inanmış gibi durmuyordu. Volkan'da cevabın saçmalığının farkındaydı.
"Yani... Tam olarak aynı değil"
"Heyecanlanıyor musun?"
Volkan ayağa kalkıp "Kahvaltı bitti Doruk" diyerek mutfaktan çıktı. İşler giderek zorlaşmaya başlıyordu. Oğlunun merakı, haklı bir meraktı. Muhtemelen yakın bir zamanda yaşayacaktı da ama kapılıp gitmemeliydi. Doğru bir konuşma yapması gerekiyordu. 'Hayal ile öpüşmek nasıl olur acaba? Of be çocuk! Neler getiriyorsun aklıma. Hadi şimdi çıkar çıkarabilirsen'
Evin içinde anlamsız bir kaç tur attıktan sonra salonun ortasında ellerini beline koyarak durdu. Doruk olmadık zamanda aklına arsız fikirler sokup duygularını harekete geçirmişti. Daha bir defa yemeğe çıktığı kadın hakkında düşünmeyeceği fikirler aklında birer bulut gibi belirip patlıyordu. Hayal de hayal edilmeyecek bir kadın değildi. İnce boynu bile davetkârdı. Eliyle yüzünü ovuşturdu. Bu böyle olmayacaktı. Hemen ortalarda görünmeyen telefonunu arayıp buldu. Sesini duyarsa rahatlayabilirdi. Hayır, rahatlamazdı. Kendini tanıyordu, duyunca görmek de isteyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİME PEMBE KATTIM (Tamamlandı)
RomansaDüz bir çizgide giden hayat sıkıcı olurdu. Bu söze istinaden Volkan hayatı boyunca sıkılacak zaman bulamadı çünkü ne çıktığı ne de indiği yokuş bitti. Omzundaki tozları silkeleyip önüne bakmayı tercih etti. Aşkın her halini sevdi ama bir gün karşısı...