Bölüm 29

2.9K 574 184
                                    

Kısa aralıklarla herkes uyanmış, uzun bir kahvaltı sofrasının etrafında toplanmışlardı. Sofranın üzerinde dolanan eller, havada uçuşa sohbetler tekneye canlılık getirdi. Kahvaltı sona erdiğinde Olcay yol aldı. Memnun etmesi gereken müşterileri vardı. Her ne kadar gürültücü olsalar da hallerinden memnun olmaları, dert tasa olmadan zaman geçirmeleri iyiydi. Bir sonraki senenin planını yapmaya başlamışlardı. Emre'yi seneye onlarla beraber olması için ikna etmeye çalışıyorlardı. Emre ise kendini naza çekmiş "Bakarız" diyordu ama onlardan hevesliydi.

Dalış için hazırlık yaparken bir önceki günün programını aynen uyguladılar. İlk korku, ilk endişe atlatılmış ve ne yapacaklarını biliyorlardı. Emre bir kez daha dikkat etmeleri gereken hususları tekrarladı. Ciddi ve hata kabul etmez ses tonu ile konuşuyordu. Dile hâkimiyeti inanılmazdı. Bir Fransız kadar akıcı ve düzgündü. Korhan tüplerini hazırlarken bir kulağı Emre'de onu dinliyordu. Tonlaması, vurguları, ses seviyesindeki değişimler kendini dinlettiriyordu. Pervin seslenince ona döndü.

"İkinci defa sesleniyorum"

"Pardon, Emre'yi dinliyordum. Duymadım"

"Söylediklerini anlıyor musun?"

"Hayır... Yabancı bir şarkıyı da anlamazsın ama dinlersin ya... Onun gibi"

Pervin "Âlemsin" diye gülünce o da güldü. Gerçekten de anlamadan dikkatle dinlemişti.

"Hadi bir değişiklik yap, sende dal bizimle. Ben yardımcı olurum"

"Yok, Korhan... Su yüzeyi benim için yeterli. Altı beni korkutuyor ama sonra beraber yüzeriz"

"Tamam, yüzeriz tabii"

Korhan, kadının çenesini hafif sıkıp bıraktı. Kendisi gibi de Pervin de ilişkinin yolunda gitmediğinin farkında olduğunu biliyordu. Tutukluğundan anlaşılıyordu. Olması için zorluyorlardı. Bir ümit diyerek boşa kürkler çekiliyordu. O umut olmasa pek çok güzellik heba olurdu hayatta. Kadını kırmak istemese de sükût onu huzursuzluğa sürüklüyordu. Bazen olmuyor diyerek ipleri koparmak gerekiyordu. Korhan ipleri kolay koparan bir adam değildi. Çabalamadan bırakmazdı. İçinde iki ses vardı bu aralar, biri yürü git diyor diğeri az daha diyordu. Vicdanının ağır sözleri durduruyordu onu.

Denizin altına girerek dış dünyadan soyutladılar kendilerini. Burası başka bir yerdi. Pek çok keşfedilmeyeni olan, güzelliği hem büyüleyen hem korkutan bir dünya. Evet, güzellik de bazen korkutucu olabiliyor.

Dalış tamamlandığında yine en son Emre ve Korhan sudan çıktı. Çıktıkları platforma oturup ayaklarını suya sarkıttılar.

"Yorulduk yine"

"Evet, tecrübesiz oldukları için ekstra dikkat gerekiyor yoksa çok keyifli"

"Çok tecrübelisin"

"Lisedeydim dalmaya başladığımda. Uzun yıllar geçti"

Pervin arkadan gelip platforma indi. Üzerinde sadece bikinisi vardı.

"Korhan yüzelim mi?"

"İyi, atla hadi"

Pervin merdivenlerden inmeyi tercih etti. Emre ayaklarını toplayıp kalktı. El sallayarak "Size iyi yüzmeler" dedi. Korhan da kendini suya bırakıp Pervin'in yanına gitti.

Öğlen hafif bir müzik çalıyordu ve teknenin dört bir yanına serilmiş insanlar vardı. Kendi hallerinde anın tadını çıkarıyorlardı.

"Olcay bunları yarın karaya bırakacağız ya... Akşam eğlence yapalım"

"Olur, ayarlarız"

"Ne ayarlayacaksın acaba? Sanki dansöz getireceksin"

"Kızım iki oyun havası çalsam, burada dansöz olacak bir dolu kız var. Ne diye masraf yapayım"

MAVİME PEMBE KATTIM (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin