Bugün MF'lime hiç mesaj atmamıştım çünkü annem ve babam sabah sabah 'sınava az kaldı sende ki bu gevşeklik ne' diyerek beni doğduğuma pişman ettirmişlerdi. Moralim sıfırdı yazasım yoktu. Somurta somurta dershane kapısından içeri girdim.
Belki bir umut onu görürüm diye geçtiğim MF katını kontrol ettim ama etrafta ona dair hiçbir iz yoktu.
Daha ne kadar yüzüm düşebilirse artık. daha fazla somurttum. Derslerin başlamasına 20 dakika vardı. MF'lim belki de daha gelmemişti. Test kitabı dolu çantamı sırtımdan çıkarıp kucağıma aldım 'ha gayret' diyerek iki kat daha çıkmaya başladım. Ama nasıl ıkına ıkına çıkıyorum. Yüzüm kızarmış nefes nefese bir şekilde sınıfın hemen önüne attım kendimi. zaten merdivenin hemen karşısı bizim sınıf oluyordu. Kapı kapalı olduğu için çantamı tek koluma atıp kapı kolunu kavrayıp kapıyı açtım.
Sınıfta, Nazlı ve Nur vardı. onun dışında bir de en arka sırada sadece çantası bulunan Cenk vardı. Sigara içiyordu kesin yangın merdivenin de.
"Günaydın." Dedim somurtkan halimi hiç bozmadan. Nazlı kafasını baktığı telefonundan kaldırıp "günaydın" karşılığını verdi. Nur'da aynı şekilde cevap verince duvar kenarındaki ortada bulunan tekli masama geçtim.
Arkamda piriz olduğu için Cenk oturuyordu. Kendisi her seferinde bir sevgili edindiği için telefonun şarja çok ihtiyacı oluyordu.
Aman, manitaları kaçar eğer telefonunu elinden bırakırsa.
"Neyin var kız?" Nazlı'yı hemen karşımda bulunca gülümsedim.
"Annem ve babam klasik sınava az kaldı replikleri." Dediğim, de kafa salladı.
"Bizimkiler de dün lafını açmaya başlıyordu ki ben durumu sezip odama kaçtım." Gülerek anlattıklarına sadece küçük bir gülümseme sundum. Sınava iki ay kalmıştı. Oruç zamanı da denk gelince çoğu zaman açlıktan kafam almıyordu. İftardan sonra da mayıştığım için canım ders çalışmak istemiyordu.
Ama bugün oruçlu değildim. Reglımın ilk günüydü.
Orucun bitmesine daha iki hafta vardı. bir hafta Gazi olduğum için tutmayacaktım. Geriye kalan bir haftada da kesin tutacaktım.
Aşkolitam da tutuyor muydu acaba?
Birkaç dakika sonra sınıf yavaş yavaş dolmuş ve hocanın gelmesini bekliyorduk hep birlikte.
İlk ders coğrafya olacaktı hoca iyi kadındı falan Okay da hiçbir b*k anlamıyorduk kadından. dershanede de tek coğrafya hocası olarak bu kadın vardı şansımıza. Biz buraya niçin para ödüyoruz alo!
Telefonumu çıkarıp üst katta olan wi-fiye bağlandım. Şifreyi öğrenince beleş internet kullanıyorduk hocaların haberi yoktu tabii ki.
Panele düşen tek tük bildirimler ile gözüme tek bir şey takıldı.
MF'lim.
Aşkolitam bana mesaj atmıştı.
Yanlış görmüş olabilir miyim diye tekrar baktım ama yok valla atmış la.
MF'lim: hey, N'aber?
Evet sadece bu iki kelime vardı ama olsundu bu bile bana yeterdi.
Siz: siz beyefendi yolunuzu mu kaybettiniz?
Siz: buralar pek size göre değil. Sizi burada çiğ çiğ yerler.
Siz: mesela ben ehehehe 😈😍
Siz: hem hey ne be benim bir ismim var!
Anında yazıyor... Olunca bir şaşırmadım değil.
MF'lim: ismini bilsek hey olur muydun acaba?
Seni gidi gidi aklı sıra beni kandırıyor.
Siz: Aren'ciğim, seni yerim ama böyle şeyler yapma salak olduğunu düşünüyorum.
Hem seviyorum hem ağzına s*çıyorum. Çünkü hoşuma gidiyor.
Ona gizliden yazma sebebim beni sevmesi falan değildi. Sevgili, aşk konusunda tanıyıp tanıyacağınız en utangaç kızdım. Karşısına çıkıp seni seviyorum diyemezdim asla. ya da onun bunu bana söylemesini kaldıramazdım. Ona göre minik olan kalbim hayata gözlerini her an yumabilirdi öyle bir anda.
Kiminize göre saçma gelebilirdi bu ama ben hep böyle olmuştum. Öz güveni düşük kendi halinde, kalabalık ortamlarda gerginlikten bayılacak gibi olan. Biri iltifat etse anında yanakları kızaran, tahtaya sunum yapmak için çıkınca eli ayağı birbirine dolanan utançtan sunum yapamayan bir kızdım.
Bir soru için kalkınca bile yüzüm kızarırdı. Ateş basmış gibi terlerdim.
Yanaklarım alev almış gibi sıcak olurdu. Yalnız olmaktan hiç hoşlanmazdım. yalnız bir yerlere bile gitmezdim ama artık biraz da olsa bu huylarım yerini rahatlığa bırakmıştı. Ara ara elbette utangaçlığım tutuyordu ama eskisi kadar kötü değildim.
Yani anlayacağınız hiçbir zaman MF'limin karşısına çıkmayacaktım. Uzaktan yetinecektim artık. Sanaldan hiç çekinmeden konuşurdum çünkü o kişi karşımda değildi.
Telefonumun yanan ışığı ile kendime geldim iç dünyamdan çıkararak.
MF'lim: kızım sen beni sevdiğine emin misin?
MF'lim: daha çok ağzıma sıçar gibisin.
Siz: kızın mıyım lan ben senin.
Siz: sana olan sevgimi hiç kimse sorgulayamaz buna sende dahilsin.
Siz: o kadar!
----
Bu bölümde kızımızın amacını öğrendik. Neden bilinmeyen numaradan yazdığını falan.
Özünde utangaç ama söz konusu sanal olunca şakıyan bir kuş adeta sjskks.
İsmine gelince diğer bölüm öğreniceksiniz inşallah.
MF'linin ismini de öğrendiğiniz artık.
Aren hakkında düşünceler;
Peki bu bölüm de ilk MF'linin yazması şoku.
İş var desenize bu çocukta eheheh.
Selametle kaçar ben. Oy+yorum istiyorum plissss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MF'lim -Texting
Ficção AdolescenteSiz: pişt, zeki MF'lim Siz: az bak buraya Siz: gör bak, neler yaptın gencecik sınava hazırlanan bir kıza. Siz: yaşıtlarım üniversitedeyken ben burada seninle uğraşıyorum. Siz: işte neye niyet sana kısmet be koçum!