Günlük rutinim olan işlerimi halletmiş sonra anne ve babam ile enfes bir kahvaltı yapmıştım. Babam işe giderken annemin izin günü olduğu için evde kalıp biriken ev işlerini yapmaya başlamıştı. Ben de odama geçip üzerimi değiştirdikten sonra Tuana'nın evine doğru yol almıştım.
Onunla yüz yüze konuşmalıydım. Buna, ikimizin de ihtiyacı vardı. Gergin adımlarımı yarıda kesen cebimde çalan telefonum oldu. Kaldırımın kenarında durup cebimde ki telefonu çıkardım ve arayan kişinin ismine baktım. Ceren'in ismini görünce kaşlarım usulca havalandı.
Hayırdır inşallah.
Aramayı cevaplayıp kulağıma dayadığımda Ceren kulağımın dibinde cırladı.
"Mavişşş!" Yavaş lan kulak zarım patladı.
"Ne oluyor oğlum?" Dediğimde güldü.
"Güzel bir açılış yapayım dedim. Bu arada Fransa'dan dönmüşsün çok sevindim." Nereden biliyorsun diyecektim ama geçen paylaştığım story'in konumundan anlamış olabileceği aklıma gelmişti.
"Evet döndüm özlemiştim." Derin bir nefes alıp bir kaç dakika sessiz olunca anlamıştım bana gelecek olan soruyu.
"İyisin değil mi?" Gülümsedim, dershaneden de güzel arkadaşlıklar biriktirmiştim.
"İyiyim, kötü olacak bir durum yok." Benim kendimden emin cevabım onun rahat bir nefes almasını sağladı. Sesi daha neşeli çıktı bu kez.
"Güzel bir haber. o zaman asıl konuya giriyorum." Bekliyorum gibisinden bir mırıltı çıkardım.
"Saat 15.00 gibi boş musun?" Düşündüm. Yani Tuana ile konuştuktan sonra boştum. İlk beni görebiliyormuş gibi kafa salladım sonra tavrımın farkına varıp sesli cevap verdim.
"Evet, neden?" Memnun bir mırıltı çıkardı.
"O saate benimsin, kimseye bırakmam buluşuyoruz sana konumu atarım." Ben cevap vermeden telefonun arkasında öpücük sesi geldi ve kapandı. Şaşkın şaşkın kulağımdan çektiğim kapanmış telefona baktım.
Bu kız beni çıldırtıyordu!
Hem konuşup hem yürüdüğüm için Tuana'ların kaldığı apartmanın önüne gelmiştim. Derin derin nefesler alarak kapı şifresini girdim. Önceden Tuana ile sürekli geldiğim için öğrenmiştim. İkinci katta oturdukları için hiç asansör ile uğraşmadan merdivenleri kullandım.
Dairenin kapısıyla kısa bir an bakıştık. Bana kötü kötü bakıyor gibi hissediyordum bu da benim ne kadar şizofreni olduğumu kanıtlıyordu. Çünkü öyle bir şey yoktu hepsi gerginliğimden kaynaklı benim uydurmalarımdı. Kapı ile bakışmamı, kapıyı açan Tuana'nın annesi böldü. Ve elim ayağım birbirine dolandı.
Kadın beni kapıda görünce yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu hemen bunun beni rahatlaması gerekiyordu ama ben hâlâ çok gergindim. Buna rağmen gülümsemeye çalıştım.
"Aaa, Mavi?" Evet o ben oluyorum her an bayılacak olan o Mavi benim.
"Ferah teyze!" Dedim sonunda salak saçma sırıtarak. Utanınca ayarlarım bozuluyor arkadaşlar.
Elinde ki çöp poşetini kapının kenarına koydu ardından şefkatli kollarını bana açtı. "Gel buraya kız özledim seni." Gözlerim doldu ama çaktırmamak için kafamı eğerek onun kucağına sokuldum. Bende özlemiştim. Ferah teyze ile kapı önünde kısa bir hasret giderme yaşadıktan sonra çöpü atacağını söyleyerek beni içeri sokmuş, Tuana'nın da odasında olduğunu söyleyerek aşağı inmişti.
Tuana'nın odasının olduğu kısıma doğru yürüdüm ve kapının yanına gelince azıcık aralık olduğunu fark ettim tabii bu sırada da onun şarkıya eşlik eden sesini duyuyordum.
Yerde ki halının üzerine oturmuş mavi pamuk pijamaları ve karışmış kızıl saçları ile bağıra bağıra şarkıyı tekrar ediyordu.
"Bilmem kime bakaaar gözlerin, bilmem kimi sarar ellerin..." Tam o sırada, "Denis'in ellerini Sarıyor olabilir," dedim. Kafa salladı önce sonra aniden, "Denis kim ya?" Dedi sonra sanki daha da enteresan bir şey varmış gibi şaşkın suratı ve kocaman açtığı gözleri ile kapı önünde duran bana baktı.
"Mavi?" Soluk yüzüne bakınca içim cız etti. Kendime içten içe küfürler yağdırıp kuruyan boğazımı temizleyerek konuştum.
"Girebilir miyim?" Hâlâ şaşkın şaşkın bana bakan suratı onaylar bir şekilde gidip geldi. Kapının aralık kısmını tamamen açıp odanın içine girdim.
"Merhaba!" Dedim çekinerek. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Böyle anlar bana hep zor gelirdi. Yüz ifadesini toparlayan Tuana bu kez bana boş boş bakıyordu. Bu ise benim canımı daha da sıkıyor ve üzüyordu.
"Neden geldin?" Dedi ters ters.
"Seninle konuşmaya ve özür dilemeye." Dedim kısık sesle.
"Konuşmak istemediğimi söylemiştim." Üzgün olmama rağmen gülümsemeye çalıştım.
"Bende duymazdan gelmiştim o sözleri." Dediğim de alayla güldü.
"Nerden aklına gelebildik biz Mavi hanım?" Öfke ve alay karşımı sesi beni üzsede hak ediyordum bu sözleri.
"Özür dilerim." Dedim omuzlarım yavaş yavaş çökerken. "İyi değildim uzaklaşmak istedim herşeyden, bu şekilde iyi olurum sandım ama yanılmıştım beni affetsen olmaz mı? Sana ihtiyacım var..." Sözlerim hem sitemli hemde yardıma muhtaç birinin sözleri gibiydi. Yüzüne baktım bana karşı kuşandığı tavırları kırılmaya biraz da olsa başlamıştı.
"Ben burada neciydim bana gelseydin ya!" Sinirle saçlarını geriye savurdu.
"Hepsi o şerefsizin suçu!" Bir kaç küfür de ardına yapıştırınca üzgün suratım biran olsun güler moda girdi.
"Beni affetin mi?" Yüzüme ters ters baktı. "Afetmayacağım. Cağım cağım caaağım." Dediğinde engel olamadığım bir kıkırtı dudaklarımın arasından kaçtı.
"Çok özür dilerim ama bu tavıra gülmeden duramıyorum." Kötü kötü bakmaya zorladığı yüzü gülmeye seğirir gibi oldu. Ve sonunda onun da gülüşü odayı doldurdu.
"Lan valla sana kıyamıyorum melek yüzlü şeytan seni!" Deyip kollarını açtı. "Gel buraya nemısız!" Dediğinde dolan gözlerim ve buna tezat olarak gülen yüzüm ile koşarak sarıldım ona.
Bu kız benim her şeyimdi...
Tuana ile oturmuş bol bol hasret gidermiştik sonra da ona Fransa'da olan biten herşeyi anlatmıştım. Adar ile ilgili şeyleri duymayı istemiyordu bende bu konuda üzerine gitmedim. Konu Aren'e gelince Tuana'nın yüz ifadesi gerildi. Bu tavrının tek kaynağı bendim çünkü o beni üzünce böyle bir hâle gelmiştik.
"Affetin mi onu?" Dediğinde bir tık korkmuştum Tuanadan çünkü Aren'i öldürmek istiyor gibi bakıyordu. Tabi bu siniri sadece Aren için değildi Adar da büyük çoğunluğa neden oluyordu.
"Sadece beni sevdiğini söyledi söylediği sözler ve yaptığı şeyler için özür diledi." Tek kaşı havaya kalktı eee dercesine.
"Ben de bir şey söylemedim sonra da gitti." Şüpheli şüpheli bana bakınca sinirlerim bozuldu.
"Valla lan kovdum onu başka da konuşmadan buraya kaçtım." Aferim edasıyla omuzuma vurdu pat pat.
"Güzel, bundan sonra gün süründürme günüdür. O lafı etmeyecekti sana. Aklı başına gelince aff edersin aşk böcüğü olabilirsiniz." Deyince gülümsedim aksine en başından beri tek ihtiyacım olan Tuana'ymış o yüzden yaptığım hatalara içten içe ağlıyordum.
Aklıma Ceren ile buluşacağım gelince hızlıca kolumda ki saate baktım. Saat on ikiye gelmek üzereydi eve gitsem hazırlanıp yemek yiyene kadar yetişirdim. Saatime baktığımı gören Tuana merakla yüzüme baktı.
"Ceren 15.00'te onunla buluşmamı istedi." Tuana anlayışla kafa sallayınca böylece bana yol görünmüş oldu. Ceren'i de özlemiştim her ne kadar her anımızda beni kovalamış olsa da...
__________
Bölüm sonu.
Tuana'nın koca yüreği Mavi'yi anlayışla karşıladı. Çünkü Mavi de sarsılmış ve aklı karışmış biriydi.
Diğer bölüme değin Allah'a emanet olun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MF'lim -Texting
Teen FictionSiz: pişt, zeki MF'lim Siz: az bak buraya Siz: gör bak, neler yaptın gencecik sınava hazırlanan bir kıza. Siz: yaşıtlarım üniversitedeyken ben burada seninle uğraşıyorum. Siz: işte neye niyet sana kısmet be koçum!