Oy ve yorum lütfen 👉👈
❕ Medyada Tuana için kullandığım modelin fotoğrafı var ❕
⚜️
Tuana'dan.
Bir süre ders çalışa, çalışa beynim artık durma noktasına gelince kendimi evden dışarı atmıştım. Hava kararmıştı ben ise evden bir hayli uzaklaşmıştım. Hava güzeldi gündüz vaktine oranla. En azından sıcaktan bunalmıyorduk. Etrafımda ki binalar, sokak lambaları, banklar, ışıklarını açmış olan Cafe ve marketler hepsi ortaya güzel bir tablo çıkarıyordu bana da bu tabloyu hayranlıkla izlemek düşüyordu. Bir süre daha yürüyünce boş olan çocuk parkına geldim. Geç saatler olduğu için etrafta pek çocuk yoktu. Anneler onları korunaklı sığınaklarına almıştı.
Boş olan salıncağı görünce yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Yakınlarda kimse olmadığı için seke seke salıncağın yanına geldim. Çocukluk ruhumda vardı hâlâ. Bir tanesinde emniyet kemeri gibi olan aparat vardı onunla uğraşmak istemediğim için diğer aparatsızına oturdum. "Keşke çekirdek alsaydım marketten." Dudaklarımı büzerek ayaklarımı sallamaya başladım. Şimdi kalkıp marketten çekirdek almaya üşeniyordum.
Tenime vuran hafif rüzgar ile buklelerim havlansın diye kafamı rüzgarın geldiği yöne çevirdim. Gözlerim kapalı bu huzuru tadıyordum.
Dışarı çıkmak çok iyi gelmişti.
Gözlerimi açınca aniden karşımda gördüğüm yüz ile irkilerek salıncaktan düşüyordum ki belimden tutuldum. O sıra da dudaklarımdan tiz bir çığlık çıkmıştı.
"Sakin ol güzellik." Adar'ın etkileyici sesi ile etkisinden çıkarak kara bakışlarına çatık kaşlarla baktım.
"İnsan geldiğine dair bir ses verir. Ödümü kopardın." Elimi salıncağın zincirinden çekip hızlı hızlı atan kalbime bastırdım. Adar ise hâlâ sırtımdan bana sarılmıştı. Sanırım kalbim biraz da bu yakınlıktan dolayı hızlı hızlı atıyordu.
"Beni bırakabilirsin artık." Dedim gülüşümü saklayarak. Beni sanki her an kaçacakmışım gibi sıkı sıkı tutuyordu. Farkına varması ile kollarını gövdemden ayırdı.
"Pardon." Dedi ve salıncağın direğine omuzunu yasladı. Bu şekilde de insanların yüreğine indirebilecek bir pozisyon almıştı.
Giydiği dar siyah kotu ve asker yeşili tişörtü ile fazla göz alıcıydı. Ona bakınca iç çekmemek için kendimle savaş veriyordum.
"Tek başına ne yapıyorsun burada?" Diye sordu dolgun dudaklarını oynatarak.
Omuz silktim, "ders çalışmak bir süre sonra beni sıkınca dışarı attım kendimi." Deyip kuruyan dudaklarımı ıslattım. "Peki ya sen?" Burada karşılaşmamız beni şaşırtmıştı.
"Arkadaşlarla ayrıldıktan sonra yürümek istedim. Sonra seni burada görünce yanına geldim." Onunla karşılaşmak güzel hissettirmişti.
"Beni sallar mısın lütfen?" Dedim tek gözüm kapalı kafamı yukarı doğru yani onun yüzüne doğru çevirerek. Yüz ifademe bakıp gülümsedi.
Sanırım kalbim bu atağa hazırlıklı değildi.
"Hay, hay." Deyip arkama geçti.
O beni yavaş yavaş sallayınca ben de yüzüme vuran hafif esintiyi hissederek gülümsüyordum. Sonra sessizliği bozarak soru sormaya karar verdim ona.
"Sana sorular sorabilir miyim?"
"Tabii." Dediğin de aklımda olan ilk soruyu sordum.
"Kaç yaşındasın?" Yaşını merak ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MF'lim -Texting
Teen FictionSiz: pişt, zeki MF'lim Siz: az bak buraya Siz: gör bak, neler yaptın gencecik sınava hazırlanan bir kıza. Siz: yaşıtlarım üniversitedeyken ben burada seninle uğraşıyorum. Siz: işte neye niyet sana kısmet be koçum!