Yol-tul

194 14 1
                                    

Oy ve yorum lütfen

⚜️

Taktığım siyah gözlüğüm ve siyah şapkam ile dershanenin 10 metre uzağında bir duvarın arkasında etrafı izliyordum. Aren'e yakalanmak gibi bir hata asla yapamazdım.
Dün yaşadığım o tuhaf anı ölsem unutamazdım. Tuana'yı da bugün iyice paylayacaktım. Duvarın arkasından bir hırsız edasıyla çıktım. Görünürlerde kimse yoktu zaten sırf Aren ile karşılaşmamak için derse geç kalmıştım.

Tek dileğim Aren'in de geç gelmemiş olmasıydı.

Dershaneye girdiğimde içeride ki tüm oksijeni içime çekecek kadar büyük bir nefes almıştım. Bu kısmı temiz atlattık. Darısı sınıfa çıkana kadar inşallah. Normalde somurtarak girdiğim dershaneye bugün kocaman gülümsemem ile girmiştim tabii bu da muhasebe kısmından sorumlu kadını şaşırttı.

"Günaydın Nihal hanım." Dedim, neşeyle şakıyarak.

Nihal hanım yerine arkamdan başka bir ses geldi kalın bir erkek sesi.

"Günaydın Nihal abla." Yüzümde ki sırıtış anında yerini dehşet bir ifadeye bıraktı. Çok erken sevinmiştim çünkü kaçtığım zalımın oğlu tam arkamdaydı. Ama ben şapka ve gözlük taktığım için ve yüzümü görmediği için ben olduğumu bilmiyordu.

Kimse birşey çakmadan kaçmayı düşünüp adım attım ama "günaydın Mavi" diyen Nihal hanım ile ağzımın içinde yüz kızartıcı bir küfür savurdum.

Allah belanı vermeye Nihal çirkefi!

Topukla kızım Mavi, bu yüzleşme bizim sonumuz olur kızım. Aren ile aramda ki mesafe 5 adımlık falandı buna güvenerek koşmaya başladım. Arkamdan ismimi sesleniyordu ama umursamadım.

Oğlum ben senden kaçıyorum ne diye sesleniyorsun ki?

İkinci kattan karşıma çıkan Ramazan hoca ile "geç kaldım hocam ondan." Dedim açıklama gereksinimi duyarak yoksa 'ne deli danalar gibi koşturuyorsun kızım,' derdi. Aren benim gibi yapmak yerine uslu bir çocuk gibi "günaydın hocam." Dedi.

Serseri yicem o olacak!

Sınıfa varınca paldır küldür içeri girdim. Ders felsefe olmalıydı. Meryem hoca halime bakıp kıkırdadı. Tam kafa kadındı, despot hocalara hiç benzemezdi. "Ne bu kılık Mavi'ciğim." Ah, ah hocam anlatsam anlar mısınız ki?

"Şey hocam bugün siyah takılmak istedim." Fazla üstelemedi.

"Yakışmış ama." Diyerek göz kırptı. Teşekkür ederek yerime geçtim kafamı terleten şapkadan ve gözlükten kurtulup Tuana'nın şaşkın bakışlarına kıkırdadım. Az önce üç buçuk atan ben şimdi gülüyordum. Neyse Aren'den ilk etapta kurtulmuştum.

"Ne bu hal Mavi?" Hoca anlattığı konuya döndüğü için masamı Tuana'nın masasının yanına yaklaştırdım. "Gizlenmek için." Kafası karışmış gibiydi. "Kimden?" Senin dün ki hatandan dolayı kankacığım.

"Aren'den." Dediğim de bana kocaman bir göz devirdi. "Kanka sakin ol gözlerin çıkacak." Dedim kıkırdayarak.

"Abartmıyor musun? Alt tarafı seni görüntülü aramadan gördü." Ona en ters bakışımı attım. Masamı tekrar ondan uzaklaştırdım.

"Demiyor da kendi aptallığımdan telefonu düşürdüm." Hadi o düşürdü ne diye alıyor ki telefonu Aren?

İkimiz birbirimize ters bakışlar atınca araya Meryem hocanın sesi girdi.

"Nihilizm diyorduk kızlar."

Hemen hocaya döndüm. "Hiçcilik hocam." Aynen diyerek konuya devam etti. Allah seni de kahretmeye Tuana!

Zaten dersin çoğunda geç kaldığım için çok çabuk teneffüs zili çalmıştı. Hoca eşyalarını toplayıp çıkınca sınıftaki çoğu kişide çıktı. Cenk ve Murat sigara ve çakmaklarını alıp yangın çıkışının bulunduğu yere çıktılar. açık alan olduğu için genelde orada  içiyorlardı. Bende arada hava almak için çıktığım için biliyordum.

Gözüm iki gündür dershaneye gelmeyen Ceren'i aradı ama yoktu. Bu kız niye gelmiyor? Gerçi bende ki de soru bizim sınıfta da dört beş kişi gelmiyordu zaten sınıfta 15 kişiydik geriye 10 kişi kalıyorduk.
Oruçlu oldukları için gelmeye üşeniyorlardı. Haklılar ama ben verdiğim paraya saygı duyan biriyim boşa gitmesine göz yumamam. O yüzden çok kötü olmadığım sürece dershaneye gelmemezlik yapmazdım.

"Kanka Aren sana ne dedi telefon da?" Ne ara dibime kadar girdiğini bilmediğim Tuana'nın sesi ile olduğum yerde irkildim.

"Ödümü kopardın." Elimi damağıma bastırdım.

"İyisin iyi, iyi. Soruma cevap lütfen." Ne mi dedi? he la bu çocuk bana ne demişti.

"Senin yanındaydı duymadın mı?" Hayır anlamında kafa salladı.

"O sıra popomun acısı ile ilgileniyordum." Aman ne güzel! acaba hiçbir şey desem inanır mı?

"Şey dedi" diye mırıldandığımda. Tuana gözlerini kısarak üzerime eğildi. "Sakın yalan söyleme anında anlarım." Evet bu sene tanışmış olabilirdik ama birbirimizi bu kısa zamanda çok iyi tanımıştık.

"Selam kıvırcık afet, dedi." Dediğimde gözlerimi sımsıkı kapatmıştım utanıyordum ve ondan böyle bir selam hiç mi hiç beklemiyordum.

Çok utanıyorum Allah'ım!

Tuana kocaman bir kahkaha attı. "Desene çocuk senin o berbat halinden etkilenmiş." Deyip kızıllarından kıvırcık bir tutamı eline doladı.

Etkilendi mi?

Ulan harabe eve benziyordum, neremden etkilendi?!

"Haha şakacı seni." Dedim koluna vurarak.

"Ne şakası Mavi, çocuk etkilenmiş işte senden." Ciddi ciddi kahkaha attım çünkü bu dediğine babaannem gilin kara kızı bile gülerdi o derece.

Ben kahkahalarla gülmeye devam edince Tuana bir deliye bakar gibi baktı bana. Sonunda nefes nefese gülüşümü durdurdum.

"Ay tuvalete gitmezsem gülmekten altıma kaçıracağım."

"Eğer çocuğun sana ilgisi varsa bu halini gördükten sonra o da biter." Dedi burun kıvırarak. Aman göçüm!

"Benimle uğraşacağına git kendinle ilgilen." Dedim onu arakamda bırakıp sınıftan çıkınca. Tuana'nın hep kısa süreli ilişkileri olmuştu ya o karşıda ki kişiden soğuyordu ya da karşıda ki kişi onu bırakıyordu. Ama özünde uzun bir ilişki istiyordu.

Bir kat tek indim çünkü diğer katta Aren'in sınıfı vardı. Bu riski asla göze alamazdım.

Tuvalet ihtiyacımı giderdikten sonra sınıfa yöneldim. Merdivenlerin başında karşıma bunca zamandır kaçtığım çocuk çıkınca şansıma en afillisinden bir küfür savurdum.

"Sakın kaçma!"

----

Gine kaçar mı dersiniz Mavi?

Bu kaçma kovalamaca işi de monotonluğa geçti geçecek sjsksksk

Diğer bölüme değin Allah'a emanet olun!

MF'lim -Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin