Selamlar!
Oy ve yorum yapmayı unutmayınız lütfen 😍
Arkamdan çekiştirdiğim ağır valiz ile bininci kere ofladım şurada buhar makinesine dönmüştük anasını satayım!
Adar adisi benimle gelmemişti bu yüzden de valizimi taşıyacak kimse yoktu. Bursa'nın aşırı sıcağı saçlarımı alnıma ve enseme yapıştırmış ve ben hep buradayım. Diyerek kendini belli etmişti. Ama özlemiştim ya! Sıcağına bile okeydim senin İskender güzelim.
Babam ve annemin haberi yoktu eve geleceğimden o yüzden onlara sürpriz yapacaktım aşırı özlemiştim canlarımı. Otobüs durağına gelince derin bir oh çekip valizimi yanıma koydum. Kol çantamda bulunan suyu çıkarıp doya doya içtim birazı da aceleci tavrımdan dolayı çıplak bacaklarıma dökülmüştü ama ziyanı yoktu serinlememi sağlamıştı.
***
Evin kapısıyla bakışırken mutluydum hem de fazlasıyla. Üstümden koca bir yük kalkmış yerini müthiş bir hafifliğe bırakmıştı. Özlemiştim ben memleketimi de içindekileri de. Elim tam kapı ziline gidiyorken cebimde ki uğursuz telefon çaldı. Oflayarak kapı koluna uzanan elimi şortumun arka cebine attım.
Çıkan telefonun ekranında görünen isim ile içli bir nefes verdim. Aklımın içine eden ve kalbimi dört bir yandan kuşatan o kişi arıyordu. İstemsiz güldüm. Delirecekti sanırım birazdan vereceğim haberden sonra.
"Alo" hararetli nefes alış verişlerinden sonra konuştu.
"Niye bakmıyorsun mesajlarıma aramalarıma?!" Öfkelenmişti ama kendini dizginliyordu. Önce ki aramalarına cevap vermemiştim çünkü eve dönmeyi bekliyordum işte o zaman onunla konuşacaktım.
"Niye aradın?" Dedim boş bir sesle.
"Konuşmamız gereken bir aşk var da o yüzden." Güldüm. Biraz alaylıydı gülüşüm bu yüzden homurdandı.
"Bunun için fazla geç kaldık bence." Telefonun başında derin bir nefes verdi.
"Farkındayım ama önüme engeli de sen koydun." Histerik bir gülüş kaçtı dudaklarımdan.
"Siktir git Aren, siktir git!" Sustu bir kaç dakika sonra sesi duyuldu.
"Kaldığın binanın yanındaki parktayım gel konuşalım." İşte şimdi yüzümden sahici bir gülümseme oluşmuştu.
"Gelemem."
"Neden?" Dedi sorgu dolu sesiyle.
"Çünkü evde değilim, randevum var."
"Kiminle?"
"Seni hiç alakadar etmez." Ya sabır çekti telefonun diğer ucunda. Güldüm kikir kikir.
"Eder lan! Burada deliriyorum nasıl alakadar etmez?" Yerim... Ay pardon yemem!
"Kudur! Kapatıyorum." Telaşla bağırdı.
"Kapatma! Anla işte güzelim sana ihtiyacım var. O gülünce parlayan koca gözlerine bir tek bana bakan o gözlerine ihtiyacım var... Geç anladım ama yüzsüzce de olsa istiyorum seni!"
Yüzümde ki yarım tebessüm soldu yerini burukluğa bıraktı. elim dondu kaldı. Benim de ihtiyacım vardı... Onun sevgisine onun kalbine ama ben harap olurken yoktu her ikisi de.
"Türkiye'ye döndüm ben, kapatıyorum artık aldın cevabını."
"Ne-" demesine kalmadan aramayı sonlandırdım.
Telefonu tutan elim usulca yanıma düştü. Daha bir kaç dakika önceye kadar yüzümde olan tebessüm içimde olan mutluluk yerini boşluğa bırakmıştı şimdi. Kendime zaman tanımalıydım buna hakkım vardı. Aklımı toparladıktan sonra Aren ile yüzleşecektim.
Bu kez hiç beklemeden hızlıca zile bastım. İçeriden özlediğim annamın sesi geldi. "Geldim, geldim!" Panik halindeki sesi gülümsetti beni. Kapı açılıp annemin yüzü görüş açıma girince kocaman gülümsedim. En büyüğünden.
"Ben döndüm!" Anında gözleri dolan annem bana doğru bir adım attı.
"Mavi'm" dedi içli, içli. Benimde gözlerime yaşlar akın etti. Daha fazla beklemeden annemin beline kollarımı sardım cennet kokusunu içime çektim.
Onun güvenli kolları da beni sarınca ikimizde salya sümük ağlamaya başladık. "Annem özür dilerim." Dedim ciyak ciyak ağlarken. Annem daha sıkı sardı beni.
"Mahalle dizi izliyor." Diyen sesle annemden ayrıldım usulca. Ses arkamdan geliyordu.
Babam.
"Babağğ" diye bağırdım ve koşarak kucağına atladım. Elinde ki market poşetlerini yere bırakan babam kollarını belime sardı. "Cadı kızım." Güldüm. Hem ağlıyor hem gülüyordum.
Sonrası babam, ben ve annem içeri geçtik bol bol hasret giderdim ikisiyle de özür diledim kendimle birlikte onları da üzdüğüm için. Beraber güle eğlene yemek yedik çay eşliğinde sohbet ettik sonunda beni dinlenmem için odama gönderdiler. Önce banyo yapıp üzerimde ki yolculuk yorgunluğunu ve kırgınlığı attım sonra da odamda ki Koreli aktörleri öptüm. Hepsini çok özlemiştim.
Ve sonunda yatağıma uzandım, huzurlu bir şekilde. Telefonumu evin wi-fisine bağlayınca bildirimler akın etti içlerinden en çok Aren'in attıkları vardı hepsini boş verip uzun zaman sonra Instagrama fotoğraf yüklemeyi düşündüm duş aldığım için saçlarım nemli duruyordu yastığa dağılmış saçlarım ve huzurlu yüz ifadem ile yukarıdan tuttuğum telefondan bir kaç poz verip içinden en iyi çıkanı paylaştım ve altına, huzur yazdım.
Telefonu kapatıp komodinin üzerine koyduktan sonra gözlerimi uyku moduna aldım.
_________
Bölüm sonu!
Diğer bölümde Tuana ile uğraşacağız biraz.
Sonra da sıra gelecek ikilinin aşkına.
Sorunlar yavaş yavaş ya çözülecek ya da her şey bitecek onlar gösterecek bize ne olacağını.
Yeni bölüme değin Allah'a emanet olun!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MF'lim -Texting
Teen FictionSiz: pişt, zeki MF'lim Siz: az bak buraya Siz: gör bak, neler yaptın gencecik sınava hazırlanan bir kıza. Siz: yaşıtlarım üniversitedeyken ben burada seninle uğraşıyorum. Siz: işte neye niyet sana kısmet be koçum!