Merhaba bebisler,,
Nasılsınız?
Ve bu sınır ben bölüm attıktan dört saat sonra nasıl doldu🙂 hesap verin lan
500 sınır koyuyorum çünkü şok oldum? Nasıl bir manyaksınız lan siz...
🌚
Jimin heyecanla oturduğu yerde kıpırdanırken endişeyle kemirdiğini fark bile etmediği tırnaklarını asistanın sesiyle bıraktı.
"Efendim içeri geçmeyecek misiniz? Yaklaşık yarım saat oldu?" Jimin başını sallarken başını ofise çevirdi yine. Sevgilisinin ismi yazılı olan tabelada gözlerini gezdirip ayağı kalkarken tişörtünü çekiştirdi.
Elinde iki soğuk kahve vardı fakat uzun süredir cesaret edemediği için, kahveler artık soğuk olma kısmını geride bırakmıştı.
Üniversiteden çıkınca eve gidip kendi kendine kriz geçirmektense jungkook'un yanına giderek bir şeyler için en azından çaba göstermiş olmaya çalışmıştı.
Sonunda elindeki kahvelerle zorlukla kapıyı açtığında yüzünü içeri uzatmadan jungkook'un sinirli sesini duydu.
"Kapıyı çalmayı bilmiyor musunuz?!" Jimin içeri girip şaşkınca suratına bakarken gözlerini üst üste kırparak şok olmuş ifadesini gizlemeye çalıştı.
"Şey, ben jungkook-" jungkook gördüğü bedenle elindeki kalemi bırakıp geriye yaslandı.
"Üzgünüm sana bağırmamıştım." Jimin başını sallayıp karşısındaki koltuğa geçerken üstündeki bakışlarla yeri boylayacağını düşündü.
"Ben kahve getirmek istemiştim." İlişkilerinin ilk zamanlarında ki gibi hissediyordu kendini.
Jungkook'a karşı hem uzak hemde bir o kadar yakın olma isteğiyle doluydu. Jungkook henüz soğuk bir davranış bile yapmamıştı fakat jimin aklından atamıyordu bu düşünceleri.
Kendisi dahi o sözleri nasıl ettiğine şaşırıyordu, öyle bir insan değildi. Kırıldığı zaman karşıdakini de kırarak zevk alan biri değildi aksine kabuğuna çekilip ortamın soğumasını beklerdi fakat bu seferlik böyle olmamıştı.
"Teşekkür ederim." Jungkook kahveyi uzanıp alırken jimin sözlerini toparlıyordu.
"Jungkook kendimi şuan soğuk hissediyorum. Bana soğuk gibisin. Biliyorum isteyerek yapmıyorsun kırgınsın ve inan elimden geleni yapacağım. Senden asla vazgeçmeyeceğim jungkook. Beni anlayıp özür dilediğin için ayrıca teşekkür ederim. Seni gerçekten çok seviyorum." Jimin bir çırpıda düşüncelerini dile getirirken jungkook dikkatlice onu dinliyordu.
"Jimin benden vazgeçsen bile ben senden geçemem, istemeden soğuk davranıyor olabilirim inan elimde değil. Sözlerinin ne kadar sinirle olduğunu söylesen bile bunlar benim duyduğum gerçeğini değiştirmiyor. Şuan her şeye baştan başlayıp bir şey yokmuş gibi davranırsam ileride dahada kötü olup aldatılma korkusu içimi hep saracak. Sen bensiz bir yere gittiğinde her an, gözün başka yere daldığı her an senin sözlerin beynimde yankı yapacak." Jimin suçluluğu olabilirmiş gibi dahada iyi hissederken jungkook sözlerine devam etti.
"En azından kırgınken, sana karşı bu derece kendimi kötü hissederken bile yanı başında durup yaralarımı sarmanı bekliyorum jimin. Gelip hepsini teker teker öpüp sözlerinle parçaladığın enkazı topla istiyorum." Jimin masanın üstünden büyük elini tutup üstüne öpücükler kondurdu.
"Baban- yani mezara uğradın mı?" Sorarken kendini çok kötü hissetmişti.
"Hayır. İlk defa bu sene uğramadım. Daha lansman bitmeden ben uçağa atlamıştım." Jimin'in ellerini tutan ellerine karşılık vermemiş fakat itmemişti. Jimin'e karşı iradesi bir yere kadar anca dayanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sugar daddy -Jikook
Fanfictionbeni seviyor, bana tüm parasını veriyor. Bu gucci, prada rahat. O benim sugar daddy'im.