12.Bölüm

62 27 4
                                    


Kafamı kaldırdırıp etrafıma bakındım. Benim güldüğümü gördüyse buralarda olmalıydı. O sırada birden hapşırdım. Sonra birdaha...
Birdaha.. Ve birdaha.

Toza alarjim vardı ve ben kapalı otoparkta olduğum için etraf toz haldeydi.

Birdaha hapşırdığım sırada bir gülme sesi geldi. Sol tarafıma dönüp baktığımda bana kahkaha atarak bakıyordu.

Tam ona cevap verecekken tekrar hapşırdım. Harika.

"Sen.." tekrar hapşırıp "Neye gülü-" ve tekrar.

Kahkaha atarak yanıma geldi. "Önce şuradan bir çıkalım da öyle kızarsın bana." tekrar hapşırmadan onun koluna girip otoparkın çıkışına yürüdük. Bahçeye çıktığımız da rahat bir nefes aldım ve onun bana uzattığı şişeden su içtim.

Hâlâ kahkaha atmasada gülen gözleri hala yerli yerindeydi. Onu gülerken görmek çok güzeldi. Ama bana karşı değil!

"Çok komik." dedim ters bir şekilde. Cevap vermeyince devam ettim. "Sen neden geldin?" Hımm.. Bu sorunun cevabından beklentin ne Duygu?

İç sesim defolup gidebiliridi. Sadece merak etmiştim..

"Geçiyordum öyle.." dedi. "Otoparktan mı geçiyordun?" tek kaşımı kaldırarak sorduğum soruya neredeyse kahkahalarla gülecekti. Ama ben ona ciddi ciddi bakınca ifadesini düzeltti.

"Bir arkadaşa bakmak için." dedi sadece. Bir arkadaş? Bakmak? Ne diyor bu adam Duygu.

"Hımm.. İyi." bozulmuş değildim ama sesim öyle çıkmıştı. Bana neydi ki sanki.kime bakacaksa artık.

"Sen nereden geliyordun?" bir anda ciddileşip sesi ürkütücü bir hal almıştı. Gözlerimi onun o ölüm gözlerinden kaçırdım.

Eğer oradaysa beni Sinanla görmüştü. Umarım bu olmamıştır. Parmaklarını çeneme yerleştirip yüzüne bakmamı sağladı.

Ölüm gibi olan gözleri beni eritecek cinstendi. Saçmalama Duygu.!

"Hiç.." zar zor konuşup kekelemiştim. "Ne işin vardı o herifle." sesi sertti. Bir adamın kafasını sadece sesi ile koparabilecekmiş gibi.
Abartma be Duygu!

Tamam. Tamam.

"Sadece konuşmak istemişti bende öyle olunca geri çevirmedim."

Gözleriyle beni süzdü. İnanmamıştı ama üstelemedi. "Tamam. Sen derse gir." dedi sadece.

Başımı aşağı yukarı sallayıp onu onayladım ve fakültenin kapısına doğru yürümeye başladım.

Birkaç adım sonra durup Arkamı döndüm. Hâlâ o şekilde bana bakıyordu. Telefon gelince gözlerini üzerimden çekip telefona gelen aramayı yanıtladı.

Ben hala ona bakmayı sürdürürken sırtımda bir el hissettim ve geri sıçradım. Bana dokunan kişiyi görünce rahat bir nefes verdim.

"Duygum korkuttum mu?" Aslının telaşlı ela gözlerine bakarken başımı hayır anlamında salladım. "Kaç saattir seni arıyorum nasıl endişelendim senin için insan bir arardı.."

Aslının isyanlarını dinlemek can sıkıcıydı. Aslında ona herşeyi anlatmak isterdim tabii fakat abime kör kütük aşık olduğu için bu pek mümkün değildi. Çünkü en ufak şeyde abime ispiyonluyordu.

"İşim vardı Aslı.." bezgin nefes verip yürümeye başladım." Yok öyle kaçmak! Bundan sonra haber ver meraklanıyorum!"

Ona doğru döndüğümde aslında haklı olduğunu fark ettim. "Tamam söz." dedim ve ona sımsıkı sarıldım. "İyi varsın ela gözlüm." dedim. Bu dediğime sonradan pişman olmuştum.

Ölümün GözleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin